Öyle Bakma

212 21 4
                                    

Dikkat etsene öküz.

Burnumu buruşturulmuş kağıda benzeten (şuan öyle göründüğünden eminim) danaya saydırmak istedim. Başımı kaldırdığımda hem endişeli hem de sinirlenmiş bir çift gözle karşılaştım. Kimdi bu ? Okulun tip ortalamasına bakılırsa altın madalyayı alıp diğerlerine fark atardı , yakışıklıydı. Çirkin desem çarpılırdım herhalde. Neyse konumuz bu değil. Sonuçta az önce bu dana burnumu kırdı.
"Napıyorsun sen ya ! " diye çemkirdim.
"Asıl sen napıyorsun kızım ? Tatilde kapıyı çok mu özledin. Abanmışsın. "

"Öküzlük sende! Kapıyı niye suratıma geçiriyorsun ? Ne gücü var sende ayı mı ? "

" 5 dakikada bir sürü hakaret. Öküz , ayı. Ayrıca ayı gücü değil. Çoğu kızın ölüp bittiği mükemmel kaslarım var ve ayı ya da öküz değilim. Sen hiç bu kadar yakışıklı ayı ya da öküz gördün mü ? "

Sırıtıp gitti. Kim bu ya kim ?.
Zeynep uzaktan bakıp gülüyordu. Ayaklarımı yere vura vura yanına gittim.
"Zeynep sen niye gülüyorsun? Hem kim bu ne işi var bizim sınıfta ? "

"Hıı ben daha sana söyleyemedim. Bizim sınıfa geldi. Yakışıklı değil mi ? "

Yine sırıttı. Zaten sinirim bozulmuştu. Evet yakışıklıydı ki bunu kendisi de söylemişti. Ukala.

"Hiçte yakışıklı değil. Yakışıklı görmemişsin sen. " dedim. Bu dediğimden sonra çarpılmadığım ya da pinokyonun burnu gibi burnumun uzamadığı için Allah'a teşekkür ettim. Tabi uzayacak burnum kalmadı ama.
Siyaha çalan kahverengi gözleri yine aynı şekilde siyaha yakın koyu kahverengi bakımlı saçları , uzun boyuyla çok iyi görünüyordu. (Tabi kaslı kollarıyla da. )

Bense 1.60 ya var ya yokum. Kilo almaya çalışıpta 50 kiloyu görünce dışarı çıkıp çikolata dağıtmıştım. Yeşil gözlerim , açık kahverengi saçlarımla çok çirkin sayılmazdım ama 《bu dananın》 yanında hiç kalırdım.
Sahi adı neydi ? Bu merakımı Zeynep'e belli edersem farklı anlamlar çıkarabilirdi. Susmak en iyisi diye düşündüm.

"Zeynep sınıfa girelim hadi" . Koridorun onun az önce gittiği kısmına baktım. Yoktu. Gelirdi, zaten 1 yıl bu ayıya katlanacaktım. İçeri girdiğimizde koşup Rüzgar gelmişti. "Asya sonunda geldin. Zeynep sabahtan beri başımı şişirmişti."
Zeynep Rüzgar'a dik dik baktı. Bu hareketine hepimiz güldük. Sonra Rüzgar'a《canım arkadaşıma》 sarıldım.
Rüzgar, Zeynep'in ikizi. Aslına bakarsak Zeynep'e sarılamadım daha. Zeynep'le Rüzgar tatildelerdi. İzmir'de dedesinin otelinde güzel bir tatil yapmışlardı. Beni de çağırmışlardı. Eğer yüzme ve piyano derslerim olmasaydı giderdim. Tek çocuk olduğum için Zeynep ve Rüzgar her zaman kardeşim gibi olmuşlardı. Yüzmeyi seviyordum. (Bu 3 ayda aldığım piyano derslerinin ileride beni çok farklı yerlere getireceğinden daha haberim yoktu.)

Rüzgar heyecanlı bir şekilde "Yeni geleni gördün mü ? Bizde İzmir'de tanıştık. Bu sene bizim okulda hatta sınıfta okuyacak" dedi.

Zeynep "Tabi. Asya çok yakından tanıyor" dedi. Dirseğimi karnına bir güzel geçirmiştim. Rüzgar anlamamış gibi yüzüme baktı. Gülümseyip yerime geçtim.
Zeynep'le Rüzgar benim oturduğum sıranın önündeki sırada oturuyorlardı. Rüzgar karizması çizilmesin diye gözlük takmazdı. Hoş yeni gelen ayıya kadar okulun en tiplisi Rüzgardı. Bir gözlüğün etkileyeceğini sanmıyorum. Tahtadaki cümleleri Rüzgar bulanık gördüğü için Zeynep yanında oturup cümleleri söylüyordu. Rüzgar Zeynep'ten daha zekiydi. Sorularda Zeynep'e yardım ederdi. Genellikle çoğu şeyde kavga ederler ama birbirlerine yardım etmeleri hoşuma gidiyordu. Bu senede önceki yıllarda olduğu gibi oturacaktık.
Hıı söylemeyi unuttum. Rüzgar, Zeynep ve ben çocukluk arkadaşıyız. Yaşadığımız site de evlerimiz yan yana. Evimiz dubleks. Odam çatı katı. Özenle tasarladığım odam genellikle Zeynep'le dertleştiğimiz yer.
Tabi o konuşur ben dinlerim.
Zeynep'in odasıyla benim odam karşılıklı. Bazen aşağıya inmeye üşenipte pencereden muhabbet ettiğimiz oluyor...

Hayır yaaa. O mükemmel sitilettolarla ancak bu kadar kötü yürünebilirdi. İlk ders Ahu hocaya mı ? Neyse bir günaydın çocuklar faslından sonra yerime oturdum. Yazın ne yaptığımızı soracağından eminim. Yıllar geçse de bu değişmez. Ki öyle oldu. Duvar kenarında oturan arkadaşlardan biri anlatmaya başladı. Çok sıkıcı değil mi yaa ?
Kapı çaldı. Oh be dedim . Dedim de sonradan aklım başıma geldi. Daha gelmemişti. Ya geldiyse. Dudaklarımdan dökülen o üç kelimeyi farkettim. "Nolur o olmasın."

İçeri girdi. Kendinden emin adımlarla hocaya doğru yöneldi. O kaba sesiyle "Hocam kusura bakmayın. Buraya nakil oldum
Birkaç işlem için müdürün yanındaydım. Kendimi tanıtayım. Ben Gökhan".

Demek sabahtan beri öküz, ayı, dana diye hitap ettiğim kişinin ismi Gökhan'dı. Yinede benim için öküzdü. Burnum hala acıyordu. Öküz olsa da Gökhan isminin ona çok yakıştığını söylemeliyim. Bunları düşünürken yanıma biri oturdu. Başımı çevirdiğimde gördüğüm yüz (Bundan sonraki hayatımın her saniyesinde görmek istediğim biri olacağını şimdilerde kestiremiyorum) bana bakıyordu. Gülümsedi.

"Öyle bakma, bütün sıralar dolu."

SENSİZLİKTE KAYBOLURKEN (Düzenleniyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin