~Haklısın iyi olmak için hiç bir neden şart değildir.
Bunu demişti en son. Ve ben kısa bir süre cevap vermedim. Belki ne diyeceğimi bilmediğim için. Sadece kafa dağıtmak istemiştim o kadar. İse yaramadı fakat düşüncelerimden az da olsa uzaklaşmamı sağlamıştı.
Ayna da solgun yüzüme baktım. Kısa siyah saçlarım ve yeşil gözlerim. İnce dudaklarım.. Ruhsuz biri gibiydim. Bedeni çalınmış birinden zaten canlı gibi etrafta dolaşmasını beklemek aptalcaydı. Ellerimi bu defa boynuma götürdüm.. Sanki hala o günün izlerini taşıyormuş gibiydi.. Tırnaklarımı batırdım etime, kanatana kadar. Buğulanan gözlerimi yumdum sımsıkı.. Bağırıp, çığlık atabilirdim. Tıpkı bir deli misali gibi. Yapmadım. Bunun yerine karnımın üstünde birleşen ellerin üzerine koydum sol elimi ve baş parmağımı gezdirdim sıcak tende.
''Aç o gözlerini.. ''
Dediğine uydum. Yavaşça açtım yaşlı gözlerimi. Boğazımda takılı kalan yumruyu yutmaya çalıştım. Olmadı.
''Yapma. '' dedi dudakları boynumda ki kana giderken. ''Yakma canını.. '' sesi acı çekiyormuş gibiydi. Kanayan yeri öptü. ''Yakma canımı.'' Dudaklarını bastırdı, dilinin ucunu kana değdirdi. ''Acırsa canın, acır canım '' dedi.
''Yok oluyorum Kaan.'' dedim çatallaşan sesimle. ''Gün gün ölüyorum.. '' dedim.
Sımsıkı sarıldı. Saçlarımın üstünü öptü. ''Yanındayım. Ölene kadar. ''
Ağlamadım. Direndim. Acımı paylaştığım biri vardı. Bana herşeyim diyen biri vardı.
~~~~
Sonbaharın arsız havası içimi ürpertirken tepkisiz kaldım. Adımlarımı koca binaya çevirirken bedenim de yerini alan utanç duygusunu hissetmemeye çalıştım. Umursamamalı ve devam etmeliydim. İnsanların boş beyninden çıkan iki kelimeye dikkat edip kendimi daha fazla sıkmamalı ve insanlardan korkmamalıydım. Ve erkeklerden..
İçeri attığım ilk adımım da bakışların bende toplandığını hissede biliyordum. Titreyen ellerimi saklamak amaçlı deri ceketimin ceplerine koydum. Acıyan bakışları yok sayıp sınıfıma ilerledim.
Sırama oturduğum da kimseye bakmamak için cebimden telefonumu çıkardım ve o uygulamaya girdim. Mesajına cevap vermek için parmaklarımı klavye ye götürdüm.
~Şartlara bağlı kalmak acıtır.
İçimden geçenleri dökmem güzeldi. Elimde ki telefon titrerken şaşkınlığımı maskemin arkasına alıp mesaja baktım.
~Şartsız yaşamak mümkün mü?
Mantıklı bir soruydu. Yine de cevap verdim.
~Yaşamak için şartlar gerekli mi?
Gerekli değildi. İnsanlar sadece gerekli görüyordu.
~Değil.
Kısa bir cevap vermişti. Ardından tekrar mesaj attı.
~Neden bu kadar soğuksun?
Ruhsuzca gülümsedim. Ben buydum. O günden sonra böyleydim. Zaten eskiden de böyle değildim ki. Ben hep, Herkese karşı soğuktum.
~Bilmem. Sıcak olmam için gerekli bir şey yok.
Evet sonuçta onun kim olduğunu bile bilmiyordum. Sahi adı neydi.
~Bu arada ben Beritan. Sen?
Dedim. Evet dünden beri tek tük te olsa konuştuk ve adını sormak aklıma gelmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Gizli Aşkım!
General FictionYorum yapacaksanız da aklınızın varlığı ile yorum yapın. Gereksiz yorumlara gerek yok!