Sabah odanın dört bir yanına kurduğum saatler ötmeden önce uyandım ama babam benden önce uyanmış olmalı ki kahvaltı hazırlanmıştı. Mutfağa geçerken babamı menemen hazırlarken buldum. Çok severim ve babam bunu daha çok benim mutlu olmam için yapar ama bugün hiç mutluluk oyunu oynayacak havamda değildim. O mutfaktaki işine devam ederken ben odama geçip hazırlandım. Çantamı alıp evden çıkacakken babamın bana seslenmesiyle arkamı döndüm. Yemek masasındaki her zamanki yerine oturmuş baba bakıyordu. Yüzü yine ifadesizdi.
"Kahvaltı yapmayacak misin? "
" Hayır. Yapmak istemiyorum biraz antrenman yapacağım"
Tekrar çıkmak için yeltenecekken babamın sözüyle durdum yine.
" Otur ve kahvaltını yap. Bir daha tekrarlamak istemiyorum "
Aslını söylemek gerekirse babamdan biraz ürküyordum çünkü gözlerinde hep bir ifadesizlik olurdu. Yaptığım bir şeye kızıp kızmadığını çözemezdim ve genelde kızdığını hissederdim.
Yerime geçip oturduktan sonra babam devam etti.
" Antrenmanlarını aksatmaman çok iyi. Biliyorsun seçmelere çok az kaldı. Bu yüzden daha çok çalışman gerekiyor "
" Ben de bunun için dışarı çıkıp antrenman yapacaktım" dedim bıkkınlıkla.
" Bunu yapabilmek için enerjiye ihtiyacın olduğunun farkındasındır umarım"
Bir şey söylemeyip önüme döndüm. Menemene ekmek banıp yediğimde yine şaşkınlığımı gizleyememiştim. Bu adam nasıl oluyor da bir menemeni bu kadar lezzetli yapabiliyordu? Kahvaltımı yaptıktan sonra evden çıkmadan önce babam alnıma bir öpücük kondurdu ama hala ifadesizliğini koruyordu.*****************************
Sahile gelmiştim ve koşuyordum. Ciğerlerim patlayana kadar koşmak. Nefes nefese kaldığım zaman sahildeki banklardan birine oturdum. Kıyıya vuran dalgaları izliyordum. Hiçbir şey düşünmüyor ve sadece onların kıyıya vuruşlarını izliyordum. Soğuk bir esintinin vermiş olduğu refleks ile titredim. Hava kararmaya başlamıştı. Kafamı sağa çevirdiğimde yanımda oturmuş beni izleyen birini gördüm.
" Neden üzgünsün? "
Ben daha kim olduğunu ve neden yanımda oturmuş beni izlediğini çözemezken o bana bir soru yöneltmişti.
" Üzgün olduğumu da nerden çıkardın? "
" Çünkü ağlıyorsun".
Elimi yanağıma götürdüğümde ağlamış olduğumu fark ettim. Neden bilmiyorum ama ağladığımda ya da elimi kestiğimde bunu hissedemiyorum taki kesiği görene, göz yaşlarını görene kadar. Dengesizlik böyle bir şey olsa gerek. Birinin yanında ağlamaktan nefret ediyorum çünkü ağladığımda yanındakine sarılmak istiyorum ve bu zayıflara göre. Korumasız ve korunmaya muhtaç gibi.
"Bu seni ilgilendirmez " diyip yerimden kalktım.*****************************
Saatlerdir spor salonunda antrenman yapıyordum. Kendimi kaptırdığım düşüncelerin arasından kum torbasının yırtılmasıyla çıktım. Kitlenmiş vaziyette dökülen kumları izlerken yan taraftan alkışlayarak bana doğru gelen birinin sesini duydum.
"Bravo! Soluksuz yumruklarınla kum torbasını patlatmayı başardın"
Sahilde yanıma oturan çocuktu bu.
"Yine mi sen? Ne işin var burda? "
Bir süre soruma cevap vermedi. Gülümseyerek yanımdan geçti ve patlatmış olduğum kum torbasını söküp yerine yeni bir kum torbası taktı. O bununla uğraşırken ben de onu inceliyordum. Öncelikle söylemek gerekirse harika bir gülüşü vardı. Bunu yanımdan geçerken fark ettim. Uzun boylu ve oldukça kaslıydı.
" Bakışlarınla beni taciz etmeyi kesecek misin? " dedi ve çarpık bir gülüş göndererek işine devam etti. Sanki o uygunsuz şeyler yapıyormuş gibi hızla arkamı döndüm ve gözlerimi sımsıkı yumdum. Bu arada kendime sövmeyi de ihmal etmedim tabi. Ben ne yapıyordum böyle? Bu arada kim bu çocuk? Önüme dönüp "bana hala kim oldugunu söylemedin" dediğim anda üzerindeki tişörtü çıkardığını görmemle "hiiii" diye cıyırmam bir oldu. Tekrar arkamı döndüğümde ondan gelen kahkaha senini duyabiliyordum.
"Ciyaklaman bittiyse şimdi antrenman yapmam gerekiyor " dedi. Benim hemen buradan çıkmam gerekiyordu yoksa gereğinden fazla kas görmekten gözlerim kör olabilir. Çantamı almaya giderken olabildiğince ona bakmamaya çalıştım ama bu imkansızdı. Yeni taktığı kum torbasına yumruklar savunuyordu ve bu onu daha çekici yapıyordu.
"Ah! Kendine gel Eylül ne yapıyorsun sen böyle? " diyip söyledim kendime. Yorulmuş olacak ki kum torbasına vurmayı kesip soluklanmaya başladı. Fark etti sanırım onu izlediğimi.
"Bakışlarınla fazlasıyla beni taciz ettin. Sanırım bundan sonra sapık olduğunu düşüneceğim"
Kulağıma bu fısıldadıklarıyla yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Aptallıktı yaptığım bunu ben de biliyorum ama bunu onun yüzüme çarpması daha fazla utanmama neden oldu. Ben burda utanmış renkten renge girerken o bu durumdan keyif almış olacak ki " hem beni taciz ediyorsun hem de utanıyor musun? Sapıkların utanabildiğini bilmiyordum" dedi alaylı ses tonuyla. Sorduğu soruya cevap vermeden öfkeyle çantamı alıp çıkacağım sırada " eğer daha fazla taciz etmek istersen ben her gece burda antrenman yapıyorum. Gündüzleri pek burada olamıyorum ne yazık ki" dediğini işittim. Söylediklerini takmadan oradan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL
ChickLit"Eylül gidişin başlangıcıdır " der babam "hüznün ilk zamanları, yüreğin kışına doğru yolculuktur Eylül "