Tatlı bir yel eserken huzurla onu izliyordum aslında.Ama o ne bunun farkındaydı açıkçası, ne de umrunda.Bir kaç gündür sadece sessizce onu izliyorum oturmuş kenarda.Sadece ama sadece onu izleyebilmek için kaçıyorum o zorla tutulduğum odadan ya da sadece zorunda olduğum için tutuluyordum orda.Ama ne fark eder ikiside zorla.Sonunda dayanamayıp gittim onun oturduğu banka. Bu bank onun için çok değerli olmalı.Günün ortalama üç saatini sadece burada oturmak için harcıyor gibi.Ama insanların kararına saygı duymak zorundayız dimi ?Yanına çekinerek oturduğumda fark etmedi bile beni.Daha doğrusu tenezzül bile etmedi bakmaya.
-"Neden burada günlerdir tek başına oturuyorsun? Ya da neden sadece tek bir noktaya odaklanmış oraya bakıyorsun?"
diye sordum bir anda. Hiç birşey demedi. Sadece susmakla yetindi.
-"Peki susmak en iyi cevaptır diyorsun, anladım."
Kalkarken bir anda konuşmaya başladı.
-"Bakamıyorum ki!"dedi.
-"Nasıl yani?"
-"Burası nasıl bir yer? Ben nerdeyim? Söylermisin bana?"diye sordu.
-"Se-sen göremiyor musun?"diye sordum kekeleyerek.
-"Görmekten çok aciz olduğum için açıyorsun dimi bana?"diyerek kendini küçümsedi bir anda. Yanına tekrar oturup, elimi kaldırıp tereddütle yanağına dokundum.
-"Göremiyorsan, hissedersin."
-"Göremiyorsak, hissederiz...Birlikte"diyerek ekledim anında.O zaman farkına vardım aslında hayatı tam olarak hissedemediğimizin, o zaman anladım aslında ölmek için daha çok genciz. Yaşamak için genç bir ruha ihtiyacımız yok aslında. Ruhumuz yaşlı olsada döndürebiliriz tekrar hayata ve o zaman anlarız ki ölmek için daha az yaşama isteği olmalı insanda. Ölmek için fazla iyiyiz ve ölmeyi isteyecek son kişiyiz...KAOS
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAOS
Mystery / Thriller-"Seni merak ediyorum Esila."dedi zorlanarak. -"Seni görmek istiyorum; gözlerin hangi renk mesela?gülerken kırışıyor mu kenarları? gamzelerin var mı mesela?, sevincin sığıyor mu? Saçların uzun mu yoksa kısa mı?Uzun olmasını isterim galiba. Nedenini...