~12~

639 25 12
                                    

Aradan geçen 1 yılda tam anlamıyla bütün herşeyi öğrenmiştim. Artık sürümün gerçek lideri olabilirdim. Morgana ile geçirdiğim süre zaafında birbirimize daha çok yakınlaşmıştık. O bende kocasını görüyordu, bense ondan eğitim alıyordum.

Ama artık ayrılık vakti gelmişti. Kanlı ay buluşmasına az bir süre kalmıştı ve ben sürümün yanına dönmeliydim. Tam olarak beden gelişmemde tamamladığı için beni burda tutacak bir sebep kalmamıştı.

Odamda valizimi doldururken Morgana içeri girdi.

"O gün geldi çattı demek" üzgün çıkan ses tonu ile konuştu Morgana.

Elimdeki kıyafetleride valize koyup valizin ağzını kapattıktan sonra Morgana ya dönüp sarılmak için ellerimi açtım.

"Bugün gelicekti Morgana ikimizde bunu biliyorduk zaten, üzülme lütfen." Teselli olması için sarf ettiğim cümleler beni bile tatmin etmemişti.

Başını göğüsüme yaslayıp sarıldığında bende ona sarılıp saçını okşadım. Ne kadar gitmek istesemde Morgana'yı burda bırakmak içimde kötü hisslere yol açıyordu.

Morgana burda tehlikedeydi. Her an her dakika buraya saldırı olabilirdi ve Morgana'nın düşmanı çoktu Tyrese'dan ötürü.

Yavaşca ellerimi Morgana dan çekip valizimi elime aldım. Morgana ne kadar güçlü bir kurt olsada bana karşı zaafı vardı.

Daha doğrusu Tyrese e karşı bir zaafı vardı. Kafasına küçük bir öpücük kondurup yanından geçip odadan dışarı attım kendimi.

Onu bu halde görmek beni üzüyordu. Ama burda kalamazdım sorumluluklarım vardı. O da benimle gelmiyordu.

Merdivenlerden yavaşca inerken bu şatoda geçirdiğim günler gözümün önünde canlanmaya başlamıştı. Yavaşca evden dışarı doğru kendimi attığımda bahçedeki yakın dövüş eğitimlerim aklıma geldi.

Morgana'nın beni her defasında yere devirip dövüşü kazanması ve sonunda sevişmelerimiz.

Daha çok duygulanmamak için aklımdaki düşüncelerden kurtulup elimdeki valizi kapıda bekleyen korumalardan birine verdim. Gömleğimin yaka cebinden çıkarttığım güneş  gözlüğünü taktıktan sonra arabaya doğru yürümeye başladım.

Geri dönücek olmamın sevinci ve Morgana'yı burda bırakmamın üzüntüsü birbiri ile savaşırken arabaya varmıştım bile. Arabanın arka kapısını açarken son bir kez dönüp şatoya baktım.

Morgana benim odamın camından yaşlanan gözlerle bana bakıyordu. Sahte bir gülümsemetakınıp el salladım.

O da aynı şekilde üzülmemem işin sahte bi gülümseme ile el salladı.

Gülerken ortaya çıkan gamzeleri beni mutlu etmişti. Arabaya binip şoföre gidebiliriz dedim.

Arabanın içindeyken bile gözlerimi ondan alamıyordum.

Yoksa aşıkmı olmuştum?

Morgana'ya karşı bi duygu beslemek şuan benim için kötü olurdu.

Ne de olsa yaşı benden bir kaç asır fazlaydı bedeni genç olsada!

Bir sürü düşmanı vardı, ve ben düşman edinmek için daha genç biriydim.  Daha kanlı ayda kendimi kabul ettirmem gerekiyordu.

Bütün yolu düşünerek geçirdiğimden ne ara havaalanına geldiğimizi fark edememiştim. Şoför " geldik efendim" lafını bir kaç kere tekrarladıktan sonra bir noktaya dalan gözlerimi kaldırıp etrafıma baktım.

Son zamanlarda çok dalıp gidiyordum. Çok şey düşünmekte yoruyordu beni. Şoföre "teşekkürler" diyip arabadan indim.

Güneş gözlüğümü çıkartıp Morgana'nın benim için ayarladığı özel jete binip koltuğuma yerleştim.

Artık bu lüks hayatını yadırgamıyordum alışmıştım, ama nerden geldiğimide unutmuyordum.

Bir kaç saat sürücek yolculuğumu uyuyarak geçireceğimden hosteslere "rahatsız edilmek istemiyorum" dedim ve koltuğumu geriye doğru yatırıp iyice yerleştim.

Aradan birkaç dakika geçtikten sonra uçağın titremeye başladığını gördüm.

Titreme beni rahatsız edince yattığım koltuktan kalkıp "neler oluyor" diye seslrndim kokpite.

Çok geçmeden sağ elinin bileğinde küçük bir kurukafa döğmesi olan orta boylu esmer bir hostes gelip;

"Türbülans efendim birazdan düzelir" demesi ile tekrar koltuğa yaslandım.

Kokpitten gelen bağırma sesiyle tekrar ayaklandım.

Hostes odadan çıkmamıştı bile ve bana doğru dönerek "efendim sorun yok koltuğunuzda kalın" dedi. 

Tam yerime oturucakken tekrar bir erkek bağırmasıyla,

"Neler olduğuna kendim bakıcam"
diyip hostesin üzerine doğru yürüdüm.

Hostesin göğüsümün tam ortasına attığı tekme ile koltuğuma doğru sürüklenip oturmam bir oldu.

Tam kalkmak için yeltendiğimde hostes üzerime çıkıp.

"Büyük beyin sana selamı var" demesi ile boğazımı bacağından çıkarddığı hançer ile kesmesi bir oldu.

Son AlfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin