85. Perde 'Gizemler Ortaya Çıkmak Üzere'

158 8 0
                                    

7 Temmuz 2022 - İntihar girişiminden 72 gün sonra. 

Mahalledeki lokanta da çay içen Ufuk dalgın dalgın bakarken karşısındaki sandalyeye biri oturdu. Gözleri bakmaya görsün. Hele kimi görsün? Candan'ın babası karşısında. 

Baba: Evlat çay içecektin de bizim evin yolu mu uzak göründü?
Ufuk: Ben şey... (Ne diyeceğini bilemez)
Baba: Koluna ne oldu senin?
Ufuk: Aslında düştüm.
Baba: Bu nasıl düşmek? 
Ufuk: Yok önemli bir şey değil. 
Baba: Nasıl oldu bu? Yoksa bizim kız mı yaptı? (Gülümseyerek) Çekinme söyle.
Ufuk: (Tebessüm ederek) Yok merdivenden düştüm. 

Baba: İyi öyle olsun bakalım. (Kinayeli bir biçimde) Artık dikkat edersin merdivenin basamaklarına. 
Ufuk: Ederim. (Mahcupluk halinden kurtulamıyordu Ufuk)
Baba: Candan'la aran iyi mi?

Ufuk: İyi gibi.
Baba: İyi mi değil mi?
Ufuk: Kötü sayılmaz diyelim.
Baba: Bu evlilik işleri çocuk oyuncağı değil. Candan'la evleneceksen ailenle gel iste. 
Ufuk: Candan acele etmeme taraftarı da.
Baba: Ben de acele edin demiyorum. Sözlenin sonra istediğiniz kadar sözlü kalın. Beni ilgilendirmez orası. Ama benim kızım eğlenilecek kız değil. Erkeklere oyuncak olsun diye büyütmedim ben onu. Çok meşakkatli bir yoldan geçti benim kızım. Üzülmesini istemem. Kırılmasını hiç istemem. Kıracaksan da o kırıklar sana batar söyliyim. Şimdi içinden diyorsundur: Bu adam bana böyle nasıl konuşuyor diye. Kızın olsa sende aynısını konuşursun emin ol.
Ufuk: Yok estağfurullah. Haklısınız.

Baba: Kızımı bilirim öyle evlenilecek kız diyemem. Hoppala, pervasız, kafasına eseni yapar. (Ufuk'un yüzünde bir gülümseme belirdi) Ben ona bu yüzden asla baskı kurmadım. Çünkü kaçar giderse bir kuş yakalayamazsın kolay kolay. Sende onu böyle kabul edeceksen et. Koşul koyma, zoraki bir şey yaptırmaya çalışma. O kendi olmakta çok güçlük çekti. Sakın onu üzecek bir şey yapma. Mutlu edemeyeceğine inanıyorsan çık git hayatından.
Ufuk: Ben ne diyeceğimi bilemedim. Kan revan içinde bıraktınız beni. Ama şunu diyebilirim ki: Kızınızı kendimden çok her şeyden çok seviyorum.Mutlu etmek onu tek gayemdir. Bende sizin kadar onun hep mutlu olmasını istiyorum. Bunun içinde elimden gelenin fazlasını yapmaya hazırım. 
Baba: İyi, umarım başarırsın. (Masadan kalkar) İstersen gel biz de bekle. Madem bu kadar damat olma heveslisin. Aileden sayılırsın. 
Ufuk: Çok teşekkür ederim ama burada beklesem daha iyi olacak. 
Baba: İyi sen bilirsin Hadi Eyvallah. (deyip gitti)

Ufuk: (İçin içini kendine söyleniyordu) Söylesemiydim acaba hasta olduğunu. Adamın hakkıdır be. Gidip söylesem mi acaba? Söz verdin Candan'a. Söyleyemezsin. Şimdi gidip hep ne diyeceğin. "Kızınız hasta ölmek üzere tedaviyi de kabul etmiyor mu?" diyeceksin. Adam aileni al iste diyor. Kızı beni istemiyor ki ben nasıl kızı istiyim Allah'ım. Ah bana bir yol göster Yarabbim. Nasıl bir derdin içine düştüm ben. Bir çıkış yolu göster.

Kafasında elini dolaştıra dolaştıra bir düşünceden diğerine atlıyordu. Yalnızlıkla birlikte içtiği çay, sadece beklerken vakit öldürme çayıydı. Akşamın şu saatinde aileler toplaşıp televizyon karşısında içerken çaylarını. Dizi ya da film hakkında yorum yaparken o aile üyeleri. Ufuk bir ailesi olacak mı diye düşünceler içindeydi. Ne düşüncelerden çıkabildi. Ne de gözyaşı düştü. Düşmeden hep silerdi zaten göz altlarındaki derin kuyuları.

Saat 9.30 olduğunda Candan'ı gördü. Hemen hesabı ödeyip koştu peşinden. Arkasından bir bağrış.

Ufuk: Hey! Candan?(Arkasına döndü, baktı, devam etti) Dursana yahu. 
Candan: Ufuk bir kolun kırık diğerini de ben kıracağım. Gelme diyorum. Peşimden gelme.
Ufuk: Çatlak canım benim kırık değil. Ayrıca kırsan da gelirim. 
Candan: (Tebessüm ederek) Anlaşıldı ayaklarını kırmak gerek. 
Ufuk: Senin bence inadını kırman gerek. 
Candan: Benim inat ettiğim yok. Sevmiyorum seni bunu bir anla. İstenmiyorsun artık. Hatta öyle bir şarkı vardı. Aç dinle belki anlarsın. 
Ufuk: (Derinden) Anladım zaten onu. 
Candan: (Durdu) Eeee o zaman?

Ufuk: Sevmeme inadı demedim. Hastalık inadı diyorum. Tedavini ol. Hayatından çıkıp gideceğim. 
Candan: Ya tabi. Çıkar gidersin. Unutursam her şeyi gelirsin yine sırnaşırsın be sen. 

Ufuk: Söz veriyorum öyle bir şey yapmayacağım. (Candan'ın koluna elini koydu)
Candan: (Elini çekerek) Bana dokunma! Defol şimdi de.

Ufuk: Sen nereden geliyorsun? Kaç saattir bekliyorum seni.

Candan: Ya sen hasta mısın çocuk? Ben mi sana beni bekle dedim. 
Ufuk: Babanı gördüm. Daha doğrusu o beni gördü.
Candan: (Bir kez daha durup Ufuk'a çatık kaşlarıyla baktı) Ne ne ne? Anlamadım.
Ufuk: Lokantada oturuyordum geldi yanıma oturdu. Dedi: "Kızımı ne zaman istemeye geleceksin" falan.
Candan: Sende dedin ki: "Hiçbir zaman". Değil mi?
Ufuk: Yok öyle demedim.
Candan: Elimde kalacaksın Ufuk. Ne dedin peki geleceğim mi dedin. Kahveyi üzerine dökerim söyliyim.
Ufuk: Tuz atmak yok mu?
Candan: Onu kızlar sevdiği erkeklere yapar. Ben ise senden tiksiniyorum. 

Ufuk: Babana tedavi olmazsan ölmekte üzere olduğunu söyleyeceğim Candan!
Candan: (Ufuk'un yakasından tutarak) Sen gerizekalı mısın? He gerizekalı mısın sen? Söz demedin mi lan bana. Ne vızıldıyorsun şimdi? Bir bok bildiğin yok. Senin ailen değil onlar. Benim ailem. 
Ufuk: Baban sende aileden sayılırsın dedi ama.
Candan: İyi bu akşam babama senle bütün bağımı kopardığımı bir güzel anlatırım. 
Ufuk: Benden niye kaçıyorsun? Çok sevdiğin için mi?
Candan: Senden kaçtığım falan yok.
Ufuk: Azraili benden çok sevdiğini düşeneceğim neredeyse. 
Candan: Sana oyun geliyor galiba bu durum. 
Ufuk: Sana asıl oyun geliyor galiba. Artık yeter beni deli ettiğin. Tedavini ol yollarımızı ayıralım işte.
Candan: Yollarımız ayrıldı zaten. Sen harbi gerizekalısın. Aileme söylesen de hastalığımı ben yine de tedavi olmayacağım. Ben ölüyüm Ufuk sadece nefes alışıma aldırış ediyorsun. Onunda vakti gelecek alamayacağım. Ölüyü sevmeyi kes o yüzden git kendine canlı birini bul.
Ufuk: He sen kadın Frankenstein'sın yani. O da uyar bana.
Candan: Of gerçekten saçmalıklarını çekemeyeceğim. Hoşçakal hatta elveda. 
Ufuk: (Candan'ın kolunu tutar) Yeter uzattığın tedavini ol bitsin. Yaşamaman için sebep yok.
Candan: Kolumu bırak.
Ufuk: Tedavi ol.
Candan: Kolumu bırak yoksa bağırırım.
Ufuk: Tedavi ol dedim sana dinlemiyor musun beni?
Candan: (Kolunu çekerek) Defol!
Ufuk: Tamam özür dilerim. 

Candan: Siktir git!
Ufuk: Candaaan! Candaaan! 

Apartmanın kapısını suratına kapadı. Tartışmayı gören Canan ile arkadaşı arabanın arkasından gizli gizli olayları izliyordu.
Canan: Anlaşılan ayrılmışlar. 
Canan'ın arkadaşı: Bu kim ki?
Canan: Ablamın sevgilisi. Artık sevgilisiydi desem daha doğru olur herhalde. 
Canan'ın arkadaşı: Koluna ne olmuş bunun?
Canan: Ne bileyim ben be?

Ufuk gidemezken apartmanın önünden son bir kez dönüp baktı Candan'ın balkonuna.

Canan'ın arkadaşı: Aaa bu Ufuk abi değil mi?
Canan: Sen nereden tanıyorsun be?
Canan'ın arkadaşı: Ya sen hatırlamıyor musun? Şey işte ya. Sen söylesene.
Canan: Kızım patlatma adamı söylesene?
Canan'ın Arkadaşı: He hatırladım valla.


AŞK BÖYLE OLMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin