"Allah der ki,
Kimi benden çok seversen onu senden alırım.
Ve ekler:
Onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım.
Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur,
Sabır taşar, canından çok saydığın yar bile bir gün el olur.
Aklın şaşar dostun düşmana dönüşür.
Düşman kalkar dost olur.
Öyle garip bir dünya!
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.
Düşmem dersin, düşersin.
Şaşmam dersin şaşarsın.
-Mevlana
5 yıl önce
Hayallerimi avuç içlerime bırakıp, alıp başını gidiyor hayat. Akıp gittiği her saniyenin izi bedenimize nakış olurken, bizim için biçilen rolleri oynuyoruz. Tıpkı sessiz sinemanın anlamlandırılmaya çalışılan tek kare görüntüsü gibiyiz.
Hayallerinin peşinden gitmeye eskiden çok hevesli bir kız çocuğuyken, hikayem hayalleri çalınan, hayal kurmayı dahi bırakmış prenses hakkında. Bence her kadın prensestir. Kül kedisi ya da Sinderella... Hepsi bizim kendimize verdiğimiz değerle alakalı aslında. Bizi değiştirecek bir perimiz yok sadece. O peri ve ışıltısı sadece içimizde. Sadece bunu fark etmek gerekiyor. Ben de bunu çok geç fark ettim. İşte benim hikayem. Ben İz Köklükaya.
Eğer nasıl hayal kurulacağını bilmiyorsanız, sizin için tehlikeli olabilir.
Yatağımda limona sarılmış, derin uyku çekmenin verdiği rahatlıkla gözlerimi araladım. Ekranımda 24 cevapsız arama ve 15 mesaj var. Yok, ben kesinlikle uyunmadım. Bu kadar sayıyı başka görme ihtimalim yok çünkü.
Bu arada Limon oyuncak pelüş ayım. Öyle huysuz bir ayı ki, suratındaki ifade bana limonu anımsatıyor. Limon deyince ağızında ekşi tat oluşanlar af etsin. Son kez daha ona sarılıp telefonumdaki cevapsız aramalara baktım. Çoğu biricik arkadaşımdan gelen arama olduğu için ayrı bir rahatlıkla bacak bacak üstüne atıp dolabımın önünde durdum. Hava da buz gibi ne giysem ki? Bugün sevgilimle 5. Ayımızı kutlayacağız. Asel sahibi oldukları kafenin açılışına davet ettiği için ilk olarak oraya gidecektik. Tahmin edeceğiniz üzere aramasına hala dönmedim çünkü açılış öğlen 12'deydi ve benim uyandığım saat 13.30.
Kot ve tişört giymeye karar verdim. Hava zaten iç gıdıklayıcı durumda, bir kapatıp bir açıyor böyle insanın ruhum daralıyor. Kıyafetlerimi giyip aynanın karşısına geçtim. Uzun kumral saçlarımı salık bırakıp alt kata indim. Annemi eli belinde beni beklerken gördüm. Kavisli kaşı hafifçe çatılmış bir halde kısa voltalar atıyor. Beni görünce biraz daha kızgın görünmeye çalışarak konuştu.
"Küçük Hanım, nihayet aramıza teşrif edebildiniz!"
"Uyku öyle tatlı ki, uyanasım gelmedi," diye yanıtladım.
"Yiyeceksin şimdi anne terliğini uyanmak nedir göreceksin," dedi tüm gülümsemesiyle. Her ne kadar gülümsese de elbette ki 38 numara anne terliği yemekten de tırsmıyorum değil. "Lütfen anne, atacağın her terlik darbesi ergen hücrelerimde tahribe yol açabilir. Maazallah ergenliğim hiç bitmeyebilir sonra."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki İz(Yeniden Yazılıyor)
Teen FictionBeyaz atlı prensimin heybetli atı şaha kalkıp kişnedikten sonra tüm hızla bana doğru ilerledi. Kalbim onun gelmesinin heyecanıyla gümbürderken, atın nallarından çıkan tok sesler ile bekleyişim sürmeye devam etti. Bekledim, bekledim... Sonunda prens...