BEN ŞOK BEN İPTAL BEN BİM

215 16 8
                                    

Her zaman olduğu gibi lanet olası alarmın sesiyle uyandım. Yine belli ki sıradan bir gün olacaktı. Çünkü gerizekalı, aptal, şizofren, bir o kadar da huysuz kardeşim tepeme binmiş beni uyandırmaya çalışıyordu ama benim uyandığımdan haberi yoktu. Bugün kesinlikle havamda değildim. Kalkıp kardeşimi tepemden attıktan sonra, dolabımın karşısına geçip formamı aldım ve üstüme geçirdim. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Biraz saçlarıma da şekil verdikten sonra hazırdım. Çantama kitaplarımı ve defterlerimi koydum, aşağı indim. Nurgül abla -evimizdeki yardımcımız- yine döktürmüş. Gidip yanağını öptüm "Ellerine sağlık Nurgülüm." dedim. O da bana gülümsemeyle karşılık verdi. Sofraya oturup bir şeyler atıştırdıktan sonra servisin sesini duyduğum gibi sofradan aniden kalktım. Hızla koşup çantamı kaptığım gibi evden çıktım. Servise atladım ve "Devam et Hayri abi." dedim. Hayri abi hafiften tebessüm etti. Tabi adam beni tanıyor hiç garipsemedi. Sürmeye devam etti. O an fark ettim ki telefonum yok!! Bir an panik oldum. Ama çantama bakınca sanki içime bi su serpildi. Telefonum tabiki çantamdaymış. Telefonumu bulmanın verdiği huzurla oturduğum yere iyice yayıldım. O an orada bir şey canlandı. Aman Allahım!!!! Çok yakışıklı bir çocuğun üstüne bacaklarımı atmışım!!! Çocuk birden bana "Ne yaptığının farkında mısın!?!? Ayağını nereye koyduğuna dikkat et!" dedi. Ben şok, ben iptal, ben bim, ben migros. Tamam saçmaladım. Ama cidden şaşırmıştım. Ayağımı nereye koyduğumu o çocuk söyleyince fark etmiştim. İnanamıyorum. Cidden ayağımı çok kötü bir yere koymuştum. Hemen ayağımı oradan çektim. Adını bilmediğim yeni çocuk "Sonunda!" dedi. Çocuğun yüzüne boş boş baktıktan sonra"Çok özür dilerim. Seni fark etmemişim de." dedim. Adını bilmediğim çocuk " 1.80 boyunda benim gibi taş, muhteşem, harika ve senin gibi sıradan kızların hayali bir çocuğu nasıl görmezsin?" dedi. Histerik bir kahkaha attım ardından kaşlarımı çatıp "Pardon gözlük numaram büyümüş de." tabiki bunu demedim saçmalamayın. Onun yerine "Ben seni fark etmemiş olabilirim ama senin kadar ukala değilim küçük bey." dedim. Doğru düzgün bir cümle kurduğum için kendimi içimden tebrik ettim. Çocuk çok beklemeden "Sen az önce bana küçük bey mi dedin, ben mi yanlış anladım?" dedi. Tam adını bilmediğim ukala küçük beye cevap verecekken Hayri abi birden " Hadi hadi bekleme yapmayalım. Hızlı olun gençler." dedi. Herkes ayaklanmaya başlayınca bende oturduğum yerden kalktım ve servisten indim. Okula girdiğim anda en iyi arkadaşım Yağmur ismimi herkesin duyacaği bir şekilde bağırarak yanıma koşuyordu. Aman Allahım.
"Itııırrr, Itıırrrr..." O sırada kulağımda bir ses " Demek adın Itır'mış." dedi. Sesin geldiği yöne döndüğümde küçük beyle burun buruna geldik. Kalbim hızlıca atmaya başladı buna rağmen gözlerimi devirip sınıfa çıktım. Yağmur arkamdan sınıfa dalıp " Beni neden orada bıraktın." dedi ve hüzünlü bir bakış attı. Ona baştan sona olayları anlattım zaten sonrasında zil çaldı ve ders başladı. Her zamanki gibi Ekin yine geç kalmıştı. Sınıfa dalıp hocadan özür diledikten sonra yerine geçti. Bütün dersleri küçük beye ne diyeceğimi düşünerek geçirdim. Son ders zili çaldı ve servise binmeden yürüyerek eve gittim. Evden içeri adım attığım an telefonum çaldı. Ekrana baktığımda arayan kişinin Ekin olduğunu gördüm. Fazla bekletmeden telefonu açtım. Ekin "Kanka bugün hiç konuşamadık. İşin yoksa konuşalım mı biraz?" dedi. Ben ise homurdanarak "Ekin kanka ya çok özür dilerim ama bugün cidden çok yorgunum. Yarın okulda konuşsak olur mu?" dedim. Ekin beni anlayışla karşıladı ve telefonu kapattık. Odama çıkıp ödevleri yaptıktan sonra biraz kitap okudum. Zaten uyuyakalmışım.

BU BÖLÜM, İLK BÖLÜM OLDUĞU İÇİN ÇOK UZATMAK İSTEMEDİM.
VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLIYORUM.

MULTIMEDIA ITIR.

MASUMİYETİN BEDEN BULMUŞ HALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin