Oklahama,yılın bu zamanında oldukça sıcak olurdu.Güneş,şehrin tepesine çökmüş sanki şehri kavurmaya çalışıyordu.Hudson,şimdiden terlemeye başlamıştı bile.Babasıyla küçükken sık sık Oklahama City'nin basketbol maçlarına gelir,sesleri kısılana kadar tezahurat ederleri.Maç çıkışında babasıyla beraber bir sosili yiyip eve gelirlerdi.
Gittiileri son maçta Oklahama,109-107 gerideydi.Maçın bitmesine saniyeler kalmıştı.Golden State 4 periyot boyunca bastırdıktan sonra son 10 saniyede pençelerini bırakıp savunmaya çekilmişlerdi.Kevin Durant elindeki topla hücum sahasına doğru ilerliyordu.Son 5 saniye...Bütün herkesin nutku tutulmuş,sessizce Durant'i izliyorlardı.3,2,1....Elindeki topu 3 lük çizgisinin dışından potaya fırlattı.Bütün gözler artık dua ederek topa bakıyordu.Top panyadan çarpıl basket girmişti.Spiker avazı çıkıncaya kadar bağırdı:Ve Sayı !
Oklahama şampiyon olmuştu.10 saniye önceki sessizlik tamamen kaybolmuş,herkes bağırmaya başlamıştı.Bruce,Hudson'u tek hamlede sırtına attı.Hudson bir an babasının onu sahaya fırlatacağını zannetmişti.Ama korktuğu başına gelmedi.Seyirciler stadı boşaltıyor,ellerindeki sigarayı yakmak için can atıyorlardı.
Betsy'nin onu dürtmesiyle ruh aleminden kopup gerçek dünyaya geri döndü.
-İyi misin Hud ?
-Ahh evet.Kesinlikle.
-Güzel.Cinayet mahaline varmak üzereymişiz.
-Bu kadar çabuk mu ?
-Sanırım biraz fazla derinlerine dalmışsın.Oklahama ismi,Çoktav dilinde "kızıl millet" anlamına gelen "okla"ve "humma" kelimelerinden geliyordu.Hudson bu gereksiz bilgiyi yıllar önce lisede okurken tarih dersinde öğrenmişti.Pencereden dışarı bakarken camı aralayıp sigarasını yaktı.Arabayı Matthew kullanıyordu.Betsy kafasını Hudson'un omzuna dayamıştı.Güvendiği tek adama.Bundan 2 yıl önce kadar sınıfındaki Jeff adında biriyle başarısız bir aşk yaşamış,erkeklere olan güveni fazlasıyla sarsılmıştı.Ama Hudson öyle değildi.Ona fazlasıyla güveniyordu.Başını omzundan çekip dışarıya baktı.Oklahama City'ye doğru gidiyorlardı.Neredeyse varmak üzereydiler.Betsy Hudson'a ne kadar güvensede hayatında ilk defa bir ceset görecekti.O gülümseyen yüzünü birden korku kaplamıştı.Ne kadar saklamaya çalışsada yanında bir dedektif oturuyordu.Ne kadar anlamamasını istesede Hudson çoktan fark etmişti bile.
-Korkmana gerek yok canım.Cesetler seni yemez.
-Ama bu manyak herif yiyebilir.
-Emin ol yiyeceği tek şey benim yumruklarım olacakBetsy gülümsedi.
-Senin bile baş edemeyeceğin şeyler var koca adam.
-Biftek pişirebilen bir adamı küçümseme küçük hanım.Matthew,kafasını arka koltuğa doğru çevirdi.
-Hey çifte kumrular muhabbetinizi bölmek istemem ama gelmek üzereyiz.
Arabayı uygun bir yere parkedip indiler.Karşıdaki sarı şeritlere doğru yürümeye başladılar.Hemen karşılarındaki bir güvenlik görevlisi onları durdurmaya çalışıyordu.Hudson,rozetini çıkartıp görevliye gösterince şeridi kaldırıp onları içeriye aldı.Sarışın kadınlar hemen karşılarında duruyordu.Betsy kendini tutamayıp kafasını diğer tarafa doğru çevirdi.Kadınların bu sefer sadece kanları boşaltılmamıştı.Bu sefer kolları da yoktu.Hudson karşısında duran görevlinin yanında duruyordu.
-Pekala,ne biliyoruz ?
-Efendim kadınların kimlikleri üstündeydi.Onun dışında pek birşey bulamadık.
-Ne yani kanlarını boşaltıp kollarını kopardıktan sonra bize yardımcı mı olmak istemiş ?
-Hiçbir fikrim yok Dedektif.Ama sırtındaki yazıyı belki görmek istersiniz.-Olay yeri incelemeden bir adam kadınları yüzükoyun biçime getirdi.
KÖTÜLÜK EDENLER CEZASINI ÖDERLER !
Hudson,şaşırmıştı.Ne yani şimdi bu adam kötü insanları mı öldürüyordu ? İlk defa kendisi gibi birini görüyordu.Sövmek istedigi bu adama artık hayranlık duymaya başlamıştı.Kimdi bu adam ? Betsy korumaya çalıştığı bu adam kendisinden farksızdı.
-Kimliklere bakabilir miyim ?
-Tabii.Adam Hudson'a kimlikleri gösterirken elleri titriyordu.İlk defa ceset gördüğü her halinden belli oluyordu.Jessie Krood,Rebecca Bnitze,Marry Youger.Bu isimler ona hiç bir şey çağrıştırmamıştı.
-Matt,bir şey bulabildin mi ?
-Emin ol dostum bulabileceğimiz hiçbir şey yok.Herif bizimle dalga geçiyor.Bu adamı bulmak uzaylıları bulmaktan daha zor olacak.
-Sanırım haklısın.Hudson köşede oturmuş,kusmaya çalışan Betsy'yi gördü.Ona cesetleri gösterdiği için kendini pişman hissediyordu."Tabii ya hiç korkunç değiller.Sadece kolları yok.Tanrım,tam bir salağım."
-İyi misin ?
Betsy kafasını evet anlamında salladı.
-Tanrım seni buraya hiç getirmemeliydim.Ben,ben gerçekten çok üzgünüm.
-Önemli değil Hud.Bir dedektifle çıkıyorsam sanırım bunlara alışmam gerekecek.Hudson,Betsy'nin yanına oturdu ve onu alnından öpüp kafasını omzuna yasladı."Herşey geçecek."
Betsy,kendini Hudson'un yanında sanki ölmüşte cennete uyanmış gibi hissediyordu.Fazlasıyla rahat.O aslan görününümlü adamın içinde küçücük bir kedi yattığını düşünüyordu.Ama aslında içinde daha büyük bir şey yatıyordu ; bir yırtıcı.
Hudson,kafasını kaldırdığında karşısında duran Matthew'i gördü.Telefonla başında dikeliyordu.
-Birisi seni arıyor koca adam.
-Kim olduğunu söyledi mi ?
-Sanırım bir hayranın.Uzanarak telefonu Matthew'in elinden aldı.
-Alo ?
-Merhaba Hudson.
-Siz kimsiniz ?
-Şimdi olduğun yerden ayrıl ve beni dinle.Bütün cinayetleri işleyen benim.Seninde benim gibi olduğunu biliyorum.Bu kadınların hepsi ölmeyi hak ediyorlardı.Bana yardımcı olman gerekiyor.
-Kesinlikle benzediğimizi sanmıyorum.
-Anlayamadım ?
-Ben insanları senin gibi vahşice öldürmüyorum.Hudson,artık fısıldayarak konuşmaya başlamıştı.
-İnan bana neler yaptıklarını bilsen kesinlikle bana katılırdın.
-Pekala bay gizemli.Ne istediğinizi sorabilir miyim ?
-Benim için birini öldürmeni istiyorum.
-Ne yani o kadar insanı öldürdükten sonra birini öldürmem için benden yardım mı istiyorsun ?
-Yapabilecek olsam emin ol senden yardım istemezdim.
-Kimmiş öldürülmesi bu kadar zor olan kişi ?
-Daniel Thomkins.Hudson,ismi duyduğunda şok olmuştu.Öldürmesini istediği kişi Interpol'ün müdürüydü."Harbiden zor adammış."
-Bunu benim yapabileceğimi nereden çıkardın ? Ayrıca yapmam için ortada bir sebep göremiyorum.
-Ahh siz gerizekalı dedektifler.Gerçekten onun sadece masasında oturup bütün gün hamburger yediğini mi düşünyordun ? O şeytanın ta kendisi.Hudson'un içine artık bir kurt düşmüştü.Kurt,içgüsünün etrafını sarmış,onu ısırmaya çalışıyordu.Ama pes etmemesi gerekiyordu.En azından şansını denemeden.
-Hadi ama dostum bahsettiğimiz kişi Daniel.Hem doğru olsa bile sana nasıl güveneceğim?
-Fotoğrafları e posta adresine yolladığımda bana katılacağını düşünyorum dedektif.Bu arada unutmadan sakın beni bulmaya çalışma.Telefon kayıtlarımız konuştuktan hemen sora otamatik olarak silinecek ve sonsuza kadar yok olacak.Ayrıca bu telefonu takip etmeye çalışmaklada zamanını boşa harcama.Ben iyi taraftayım.Herşey düşünülmüştü.
-Belki adını söy....
Adam telefonu çoktan kapatmıştı.Hudson'un iç güdüleri pes etmiş,savaşı kaybederek kendini kurdun ısırığına teslim etmişti.Kurdun zehri içgüdülerini yavaş yavaş aktif hale getirmeye başlamıştı bile....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KATILLERDE AĞLAR
ФэнтезиSoğukkanlılıkla işlenmiş cinayetlerin ardı arkası kesilmiyordu.Çocukluktan gelen bir öldürme iç güdüsü Hudson'u öldürmeye teşvik ediyordu.Bütün bunlardan kurtulmanın bir yolunu aramıştı yıllar boyunca.Koyduğu kurallara göre değer verdiği kimse olmam...