Yıldızlar.
Yılbaşı gecesine has koyu olan gökyüzünü daha da özel kılan, minik parıltılar. Tıpkı bir ressamın tuvale gelişi güzel attığı fırça darbelerine benziyorlardı.
"Yıldızların birazdan olacaklara şahitlik edecek olması ne kötü," diye sessizce mırıldandı çatının üzerinde oturan, umutları gibi kalbi de kırılmış genç kız. "Oysa sadece iyi anıları içlerinde sakladıklarına ve bu anıların güzelliği sayesinde parladıklarına inanırdım."
Dakikalardır esen, ruhunu nazik dokunuşlarla okşayan hafif rüzgar aniden şiddetlenip kırbaç misali tenine çarpınca, hırkasını çıkarıp kırık tuğlalara doğru fırlattı. Soğuğu iliklerine kadar hissediyordu. Bunu oldu olası sevmişti, rüzgar yüzüne acımasızca çarptığında düşüncelerinde ve duygularında barındırdığı tüm kötü şeylerden arınıyordu sanki.
Arkasında hissettiği hareketlenme ile bir endişe dalgası yayıldı vücuduna. İlk defa bu gece yalnız kalmak istiyordu. Yıllardır geceleri hep korkuyla geçirmiş, sürekli yanına sığınacağı ve onu koruyacak birileri olsun istemişti. Asla istediklerine sahip olamayacağını anlaması uzun zamanını almıştı, ilk defa bu gece korkuyu değil huzuru hissediyordu.
Bakışlarını gökyüzünden alıp duyduğu sesin kaynağını aramak için arkasına döndüğünde, küçük bir kedinin tuğla yığınlarının yanına sindiğini gördü. Rüzgardan ve soğuktan tüyleri kabarmıştı, karanlık görüşünü zorlaştırdığı halde titrediğini görebiliyordu. Vücudunu saran endişe yerini uzun zamandır hissetmediği yabancı bir duyguya bıraktı: acıma.
Kediyi almak için bacaklarını sarkıttığı yerden çekip ayaklandığında, gittikçe şiddetlenen rüzgar yüzünden dengesini kaybetti bir an. Neredeyse düşecekti. Kısa süre içinde toparlandıktan sonra, kedinin yanına yaklaştı, daha ilk adımı atar atmaz kedi varlığını hissetmiş ve hızlıca alçak tuğla yığınlarının arkasına kaçarak gözden kaybolmuştu. Kedinin gittiğini görünce yerine geri dönüp oturmak yerine bir süre olduğu yerde kaldı. Anıları zihnine üşüşmüştü ve rüzgarın şiddetli esintisi bile onları dağıtmaya yetmiyordu.
Kedi ondan kaçmıştı. Tıpkı yıllardır sokaklarda ona sanki bir seri katilmiş gibi bakan ve uzaklaşan insanlar, korkan çocuklar gibi.
Gözlerinden istemsizce akan birkaç damla yaşın sıcaklığını teninde hissettiğinde, hırsla yanağını sildi ve ağlayacak acizliği gösterdiği için kendinden bir kere daha nefret etti. Halbuki bu gece ağlamayacağına dair söz vermişti kendine, ama tutamamıştı içinde biriken kini, nefreti. Rüzgarın bile alıp uzaklara götüremediği duygularının gözyaşlarıyla birlikte akıp gittiğini hissetmek istedi.
Ama olmuyordu. Kendine ve çevresine karşı duyduğu kin tam sol yanındaydı. Sanki nefret çelikten bir eldi ve sert parmaklarını sıkıca kalbinin etrafına kenetlemişti.
Ağlamasını güçlükle bastırınca en uç köşeye doğru yürümeye başladı, saniyeler sonra yeniden bacaklarını aşağıya sarkıtmıştı. Huzuru, tamamiyle hissediyordu. Birbirlerinden farklı duyguları aynı anda hissetmesini saçma buldu. Aslında kendini kandırıyordu, hissettiği şey huzur değil sadece huzurun kılığına bürünmüş korkuydu.
Bakışlarını yeniden gökyüzüne çevirdiğinde içine bir ağırlık çöktü. Yılbaşı geceleri, gökyüzü ona göre daha bir karanlık oluyordu. Belki de beş yıl önce bu gece başına gelenler yüzünden her yılbaşı gecesini daha koyu, daha kasvetli hissediyordu.
Aklına ailesi ve arkadaşları geldiğinde ağlamamak için dişlerini kırarcasına sıktığını fark etti. Beş yıl önce bu gece her şeyini kaybetmişti, artık dayanacak gücü bulamıyordu. Hep aşağılanmış, hor görülmüştü. Herkes tarafından sevilen ve kıskanılacak şeylere sahip birinin aniden kendini sefil bir hayatın derin sularında yüzerken bulması kolay değildi.
Bileğindeki saate baktığında yeni yıla sadece bir dakika kaldığını gördü. Göz kapaklarını indirdiğinde, usulca yanaklarına süzülen birkaç damla gözyaşının verdiği acıyı hissetti. Sıcak damlalar teninde değdiği her yeri yakıyordu sanki. Çaresizlik yüklü gözyaşları, beş yıldır taşıdığı ve ağırlığı altında ezildiği acı gerçeklerin kanıtıydı.
Gözlerini açtığında, metrelerce aşağıda duran evlerin renkli ışıkları yansıtan pencerelerine baktı. Kulaklarında sıcacık şöminelerinin önünde yeni yıl için ondan geriye doğru sayan mutlu, umutlu insanların neşeli sesleri yankılandı. Ve o da ondan geriye doğru saymaya başladı.
Nihayet bitirdiğinde, kurumuş dudaklarını yeniden araladı ve çatlayan sesiyle yıldızlara bakarak konuşmaya başladı.
"Eminim yaşadıklarımın yerlerini iyi anılara sahip insanların hissettikleriyle dolduruyorsunuzdur, o yüzden hiçbir zaman umut ışığınız sönmedi. Daima parlayın, ve insanların hayallerini verdiğiniz umutla besleyin. Işığınız daimi olsun."
Sertçe burnunu çektikten sonra, suratına buruk bir gülümseme yerleştirdi ve korkuyu yeniden hissetmesine fırsat vermeden kendini boşluğa bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut
Short Story"Yıldızların birazdan olacaklara şahitlik edecek olması ne kötü," diye sessizce mırıldandı çatının üzerinde oturan, umutları gibi kalbi de kırılmış genç kız. "Oysa sadece iyi anıları içlerinde sakladıklarına ve bu anıların güzelliği sayesinde parlad...