Hazan doğurdu acıların en tazesini
Yürüyorum kalbimin rengarenk kaleleri arasında
Gecenin saçları paslı bir jilet gibi kesmiş ellerini
Uçuyorum altın ve gümüş yakamozlar arasında
Geçmişi kirli bir sokak kadını gibi şu gözlerim
Göz önünde saklanır en namussuz sözlerim
Mavi bir vapur geliyor uzaktan, soyunurcasına
Günün geceyi doğurması gibi özlerim
Ömrümün coğrafyasını kuşatmış sarmaşıklar, zehirli
Bir gidiş bir geliş densizce dizili
Yaşamın kanlı saçlarını okşuyor ölümün eli
Bir bir düşüyor saltanatlar
Artık çektim ecelin nefesini ciğerlerime
Sarp ömürler, yeşil gözyaşları, göğüs kemiğimi yoklayan sis
Şakaklarımda sıcak bir mermi gibi düşüncelerim, üzeri bir karış is
Dağlara boyun eğdiren bu yamaçta küçük yorgun bir kentteyim
Hayal kervanları gibi tırmanıyorum içimdeki dorukları
Bir düşünce bu denli acıtır insanı
Son yağmurları bu, yüreğime yağan
Son güneşler bu, birbiri ardınca doğan
Son mevsim bu, yapraklarını bırakan
Son öpücük bu, utancıma dokunan
Ve son veda bu, en derini acıtan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM
Poetryöldüremeyeceğini yaralamayacaksın, yaralayamadığın da bırak şiir gibi kalsın