"Kendimi mutsuz hissediyorum","sanki bu dünyaya ait değilim",negatif insanları kendime çekiyorum" diyordu bayan X.
ilişiklerim istediğim gibi gitmiyor diye ekliyordu.İnsanları suçluyordu.kendisini anlamadıklarını düşünüyordu.kırgındı,üzgündü,kolu kanadı kırılmıştı.
"Ben neden böyleyim?" sorusuna cevap aramak için bana gelmişti.
Arkadaşlarına olduğundan daha fazla ilgi göstermesi,değersizlik yargısının en önemli göstergesiydi.Kız arkadaşı ile küstüğü zaman dahi,aşk acısı çeken ergen kız psikolojisine bürünmekten oldukça şikayetçiydi.
Kendisini değersiz hissediyor,ilgi satın almaya çalışıyordu.Arkadaşlarına aşırı düşkünlüğü ve normalden fazla verici olmasının tek sebebi vardı.
"Beni sev,beni bırakma"
Aslında satın almaya çalıştığı;bana değer ver,bana değerli olduğumu hissettir güdüsüydü.
Başı her sıkıştığında yanına koşar,arkadaşlarına "hayır"diyemez,onları dinler,problemlerini çözmek için gayret eder,gerekirse cebinde ki parayı onlara verirdi.Değerlilik satın almaya çalışan bayan X.
Fakat kendisi arkadaşlarına ihtiyaç duyduğunda aynı ilgiyi ve fedakarlığı onlardan göremez,kırılır ve küserdi.
Arkadaşları bu kadar ilgiyi ondan talep etmemişlerdi,dolayısıyla bayan X'in satın almaya çalıştığı duygudan haberleri yoktu.Onlar normal davranıyorlar ama bu ilgi danışanımıza yetmiyordu.
Karşı cins ile ilişkisinin sağlıklı yürümemesine sebep olan temel problemin de,değersizlik yargısı olduğundan haberi yoktu.
Nereden geliyordu bu his? Kendisini değersiz hissetmesine sebep neydi?
Gözlerini kapattı.hafif bir trans altında,uyku ile uyanıklık arası bir yerde konuşmaya başladı.
34 yaşındaydı.Çocukluğunu anlatmaya başladı.
Küçük bir şehirde dünyaya gelmişti.iki kız,bir erkek,üç kardeşin en büyüğüydü.Babası devlet memuru,annesi ev kadınıydı.Babaannesi de kendileriyle yaşıyordu.
Geçim sıkıntıları yoktu.Orta ölçekli bir gelirleri vardı.Babası sevgisini göstermeyen bir yapıya sahipti.Beni sevdiğinden eminim ama bir gün olsun saçımı okşadığını görmedim derken ,gözleri dolu dolu oluyordu.Annesinden bahsederken gözlerinde ki yaş yerini gülümsemeye bıraktı.Annem melek gibiydi dedi.
Annen ile baban arasında ki ilişki nasıldı diye sorduğumda;
Yüzü yeniden gerginleşti.Yanakları titremeye başladı.Kapalı olan göz kapaklarının altında göz bebekleri sağa sola gidip geliyordu.Yutkunmak istedi,başaramadı.
Babam dedi sustu.
Neden sonra toparlandı."Babam,annemi dövüyordu dedi".Gözlerinden yaşlar süzülürken rimelinin siyahı,iki yanağında bir çizgi oluşturmaya başlamıştı.
Babam annemi döverken ben hiç bir şey yapamıyordum,anneme yardım edemiyordum diye ağlamaya devam etti.
Annemin bir suçu yoktu. Babaannem babama şikayet ederdi.Babaannem çok kötü bir kadındı.Annemi ve bizi sevmezdi.
Babam bağırdığında kardeşlerimi alır bir köşede onlara sarılır ağlardım.O bağırtılar kulağımdan hiç gitmiyor diyordu.
Aradan yıllar geçmişti.34 yaşında bir kadının hayatı,çocukluğunda yaşadığı olaylar nedeniyle bu kadar etkilenebilir miydi?
Anne değersizdi.Baba ve Babaanne annesine değer vermemişti.
Babasının dokunmadığı,öpüp koklamadığı,kucağına alıp oyunlar oynamadığı küçük bir kız çocuğu!
Kendisini nasıl değerli hissedebilirdi?
Çocukluğunda kendisini değerli hissetmeyen birinin,yetişkinken insanlardan beklentisinin bu kadar yüksek olabileceğini hangimiz bilebilirdik?
Yeni bir hikaye ile Devam edecek....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TERAPİSTİN ANILARI
Short StoryBir terapistin anıları.Yaşanmış hikayeler. Danışanlarımdan izin alarak yazdığım ilginç hikayelerinin meslektaşlarıma katkı,okuyuculara örnek,bazen de ibret olması dileğiyle...