Eve gürültüler kesildikten hatta ışıklar kapandıktan sonra girmiştim. Yani yaklaşık 1-2 saat sonra. Eve girdiğimde annem hala uyumamıştı; beni beklemişti sanırım.
''Neredeydin kızım?'' dedi ellerimden tutarak ardından;
''Bak ellerin buz gibi olmuş. Üşümüşsün sen şurada oturup bekle ben sıcak su kaynatayım. Sıcak su torbası hazırlamış olurum.'' diyerek beni koltuğa getirdi. İtiraz değil hiçbir laf etmedim ev kesinlikle daha sıcaktı. Dışarıda gecenin bir saati havanın sıcak olması beklenemezdi ya. Mutfaktan su sesi ardından da kettlenın suyu kaynatmaya başladığını belirten sesi geldi. Su içinde fokurdamaya başlamıştı bile ardından 'tık' sesi geldi ve suyun bir yere boşaltılma sesi. Ardından annemin ayak sesleri...
''Al, ısıtır seni. Ayrıcaıykun gelmiştir senin için şu koltuğu hazırladım sakıncası olmaz herhalde, değil mi?'' dedi bir yandan da sıcak su torbasını bana uzatırken.
''yok olmaz, teşekkürler anne.'' Dedim. Ve diğer koltuğu doğru geçtim zaten montumu çıkarıp koltuğun ayak ucuna koydum gidip asamazdım şuan cidden çok uykum gelmişti. Yorganın içine girdim. Annem de üzerimi iyice örtüp alnımdan öperek;
''iyi geceler kızım'' dedi
''sana da diyerek karşılık verdim. Annem ışığı kapatırken uykuya daldım.^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Sabah uyandığımda saat öğleye geliyordu; işe geç kalmıştım. Tabii sabaha doğru uyursam ne olacaktı... Necati abi kesin merak etmişti. Hızlı olmam gerekiyordu. Hemen banyoda yüzümü yıkayıp, üzerimi değiştirdim. Salonda telefonumun ve cüzdanımın yanında yeni bere ve eldiven takımı gördüm. Annem benim için örmüş olmalıydı. Teşekkür etmek için annemi aradım ama mutfakta da kardeşimin odasında da yoktu muhtemelen yatak odasındaydı ve o odaya şuan hiç girmek istemiyordum. Daha yeni kavga etmiştik babamla, hemen yüz yüze olmak istemiyordum.
Kapıyı çekip dışarı çıktığımda bisikletime yöneldim zaten geç kalmıştım bir de yürüyerek zaman kaybedemezdim dolmuş durağı da evimize uzaktı zaten; yani şuan benim için bisikletten başka kullanışlı bir seçenek yoktu. Bisikletimin yanına geldiğimde tekerinden direğe kilitlediğimden kilidi açmak için eğildim ve kolyemdeki anahtarla kilidi açtım. Ardından kilidi bisikletimin ön sepetine koydum ve hemen bisikletimin üzerine atlayarak pedalları çevirmeye başladım. Mahallede İrem'le karşılaşmadık. Zaten önceden de daha erken saatlerde karşılaşıyorduk. Muhtemelen o da işe giderken yollarımız kesişiyordu ve o çoktan gitmişti. Ben de işe yetişmeliydim.
Caddeye çıkabildiğimde kalabalık dünden farksızdı. Yine etrafta insanlar bir o yana bir bu yana koşuşturuyorlardı. Kaldırımlar genişti ama yayalar her tarafa dağıldıkları için bisikletle ilerlemek bir hayli güçtü. Etraf ciddi anlamda insan kaynıyordu. Ve şuan dün geceki cadde ile şuan gördüğüm cadde biraz farklıydı. Dün daha güzeldi sanki; sanırım hava karardığında ışıklandırmaları açmalarından dolayıydı.
Sonunda cafenin önüne gelebildiğimde bisikleti cafenin yanındaki direğe kilitledim. Ve cafeye daldım. Hızlı girişimden dolayı birkaç müşterinin dikkatini çeksem de bu saatlerde burası kalabalık olmazdı. Hemen mutfağa yöneldim ve mutfağa girer girmez;
''Çok özür dilerim Necati abi iki gündür geç kalıyorum ama cidden isteyerek olmuyor; uyuya kalmışım bu seferlik bunu görmezden gelsen olmaz mı?'' dedim ve beklentili gözlerle Necati abinin yeşil gözlerine baktım. Necati abi biraz şaşkındı. Acaba çoktan kovulmuş muydum? Tabii ben de bu şansla telefonumun alarmını nasıl kapattıysam hiç şaşırmamalı.''Sahacığım bir şey diyeceğim, aslında soracağım.''
''Dinliyorum Necati abi.'' Dedim hemen.
''Senin BUGÜN burada ne işin var?'' dedi. Ah, haklıydı. 2 gün üst üste geç kalmıştım. Tabi ki beni kovacaktı.
''Özür dilerim, peki bir şans daha versen şuan yeni bir iş bulmam zor olur.'' Diye zorladım biraz. Belki olur da küçük bir şansla ya da bende olmayan küçük bir şansla...
''Hayır canım, ondan bahsetmiyorum.'' Dedi ve gülmeye başladı. Ben olayı daha kavrayamamışken mutfağa Selen girdi.
''Sahara? Tatlım, bir sorun mu var?'' dedi
''İşe geç kaldım da özür diliyordum.'' Diye bir açıklama yaptım bu sefer Necati abinin gülüşlerine Selen'inkiler de eklenmişti. Şimdi de ben sordum;
''Bir sorun mu var?'' diye. Selen abla konuştu;
''Tatlıım, biz bugün noel olduğu için dün sana yarın izinlisin demedik mi?'' dedi ve işte her şey o an dank etti.
''Ah evet. Hatırladım. O zaman bu yaşanmamış gibi yapalım ve ben gideyim.'' Dedim. Kıkırdayarak kafalarını salladılar. Ben kendi kendime gülerek cafenin çıkışına oradan da bisikletime yöneldim. Kilidi açtım ama bu sefer bisiklete binmek yerine bisikletimin yanında yürümeye başladım. Bir yandan da ne yapacağımı düşünmeye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILBAŞI UĞURU #WattyTR2016
Historia CortaYılbaşı uğuru var mıydı? Eğer varsa Sahara'ya neden uğramıyordu? Sahara şanssız olduğunu düşünürken, Buğra onu yılbaşı uğuruna inandırmaya çalışırken, yılbaşı uğuru onun karşısına nasıl bir şekilde çıkacaktı? Hayatına giren yeni biri ile mi, en başı...