Adam bara girince sıkıntıyla yüzünü buruşturdu. İçerisi haddinden fazla gürültülüydü. Her sene aynı şey diye düşündü. İnsanlar, Yılbaşı gelince çıldırıyorlardı. Oysa o sadece içki içmek istiyordu.
Zor olsa da kendini barmen tezgahının önüne atabilmişti. "Sek viski." dedi tok sesiyle. Saniyesinde önünde konan içkisini kafasına dikti ve etrafına baktı. Herkes her yerdeydi. Kızıl saçlı kadın bağırarak dans ediyor, garsonlar içkileri su gibi taşıyorlardı. Öpüşen, dans eden, kahkaha atan çiftler etrafı sarmıştı.
"Yeni yıl bir tek seni heyecanlandırmamış gibi duruyor."
Adam kulağının dibinden gelen sesle gözlerini kalabalıktan çekti ve Yanındaki kadına baktı.
"Gelecekten beklentin olmadığında heyecanlanmıyorsun." Çaktırmadan kadının inceledi adam. Kadın güzeldi, gerçekten güzeldi. Uzun kirpikleri yüzüne gölge yapmış, çıkık elmacık kemikleri ise yüzünü güzelleştirmişti.
"İçkine eşlik edebilir miyim?" Diye sordu kadın. Kafasıyla onayladı adam.
"Senin de çok heyecanlı göründüğünü söyleyemem." Kadın cevap vermeden önce içkisinden bir yudum aldı.
"Bugünlük mutlu değilim, ondandır."
Hafifçe sırıttı adam.
"Mutsuzluğunun ne kadar süreceğine karar verebiliyorsun öyle mi?"
"Ben izin verdiğim kadar mutsuz olabilirim. Fazlası değil. Sen nasıl dans etmeden oturabiliyorsun?" Kadın az önce yorgun oturan o değilmiş gibi enerjik bir zıplamayla ayağa kalktı.
"Ben dans etmem."
"Kaç defa etmeyi denedin ki. Hadi." Kadın adamı elinden tuttuğu gibi kaldırdı, piste çekip kollarını adamın boynuna doladı. Adam kadının sıcaklığıyla bir an donakaldı ama yüzü ifadesizdi.
"Hiç de fena değilmişsin." Kadın ilk halinden çok farklıydı, artık yüzünde kocaman bir gülümseme vardı, olduğu yerde hafifçe sallanıyor, kolları adamın boynundan ayrılmıyordu. Kadının gülümsemesinde adamı etkileyen bir şeyler vardı, o yüzden sevmese de bozmadı, dansına uyum sağladı.
"Her gördüğün adamla bu kadar hızlı kaynaşabiliyor musun sen?"
"Hayatımda ilk defa tanımadığım biriyle dans ediyorum aslında. Etkileyici bir görüntün var."
"Yapma. Güzel bir yüz seni kandırmaya yetiyor öyle mi" Adamın elleri kadının belini sardı.
"Güzel bir yüz değil sadece. Gözlerin derin bakıyor." Parmakları adamın gözlerini okşadı.
"Çok güçlü görünüyorsun." Adam gülümsemesini saklamadı.
"Komik olan ne?"
"Hiçbir şey. Hadi devam edelim."
"Hoşuna gitmeye başladı galiba."
"Galiba." Diye onayladı adam. Elleri kadının saçlarında dolaştı. Müzik artık o kadar da gürültülü değildi adam için. Kadının ise karnında yeni hisler filizlenmeye başlamıştı bile.
"Yeni yılı bu kadar mutsuz karşılamamalısın."
"Nedenmiş o?" Kadının saçları adamın dikkatini dağıtıyordu, inanılmaz bir kokusu vardı.
"Hiç mi duymadın? Yeni yıla nasıl başlarsan öyle devam eder."
"Benim her senem diğerinden kötü geçiyor be." Kadını ileriye doğru savurdu, kollarına geri döndüğünde kadın halinden memnun görünüyordu.
"Bu sene farklı olacak. İnan bana."
"Öyle mi olacak cidden?" Saçını hafifçe öptü adam. Kadının fark etmemesini umdu. Kadın anladı ama tepki vermedi.
"Öyle olacak. Senin için değişiklik olur bir beklentin olsun." Gözlerine baktı adamın, adam da kollarını daha sıkılaştırdı. Zaman donmuş, mekan kaybolmuştu. Kadın nefes alamayana adamın tişörtü ter basana kadar dans etmeye devam ettiler. Adam kollarındaki kadına bakarken dans etmeyi neden sevmediğini sorgulamaya başlamıştı.
~~~~~~"Dışarıdan bakılınca çok güçlü biri gibi görünüyorum öyle mi" diye sordu adam sırıtarak. Zor da olsa pisten inmişler, eski yerlerine oturmuşlardı. Kadının cevabını beklerken dalgınca parmağını bardağının kenarında gezdiriyordu adam.
Kadın başını sallayarak onayladı onu. Önündeki içkiyi kafasına dikti ve dudaklarını silerek yüzünü adama çevirdi.
"Yıkılmaz ve soğuk. Sinirlerin alınmış gibi. Sanki ne gelirse gelsin seni yıkamaz."
"Tuhaf. İntihara meyilliyim aslında." Sırıtması iyice genişlemişti adamın, sesi de alay doluydu artık.
"Sen de başına gelenleri kaldıramayan zavallılardan mısın yoksa? Uzaktan mücadeleci biri gibi duruyordun."
"Her şeyle mücadele etmek bir süreden sonra bıktırıyor insanı. Yaşadığın her şeyi silip atmak istemedin mi hiç?"
"İstemedim." Diyerek itiraz etti kadın. "Muhteşem bir hayatım yok belki de asla olmayacak. Ama hiçbirini unutmak istemezdim. Yaşadığım en büyük acıdan en küçük tebessümüme kadar her şey capcanlı bir şekilde duruyorlar hafızamda."
"Benimkilerde durdukları karanlıkta tozlanıp tamamen yok olup gitmeyi bekliyorlar." Adam sandalyesini kadına yaklaştırdı ve gözlerine baktı.
"Yok mu hiç tutunduğun mutlu bir anın? Her insanın mutlu olduğu bir an vardır." Kadın da dayanamadı, avucunu adamın yanağına yasladı.
"Var bir kaç tane. Ama tutunamayacak kadar küçükler."
"Büyült o zaman sen de onları. İntihar etmek işin kolay tarafı." Gözlerini kapatarak kadının eline yaslandı.
"Büyütmemi sağlayacak biri yok ki ya da bir neden."
"Bulursun mutlaka kendine tutunacak birini. Olumlu tarafından bak biraz da."
"Dünyaya Pollayannacılık oynamaya gelmedik ki be güzelim."
"Gargamel gibi olmaya da gelmedik ama."
"Gargamel olup her şeyi kötü görmek değil benim yaptığım sadece gerçekçi olmak." Adam, kadının artık kaçıncı olduğunu bilmediği, içkisini kafasına dikerken itiraz etti kadına, yanağını çekti ve barmene içkisini yenilemesini işaret etti.
"Bütün gerçekler kötü değil ki."
"Doğru diyorsun, öyle değil aslında. Benim şansıma iyileri gelip bulmuyor beni."
"İntihar fikrini kafana takıp durma, tutunacak şeyler ara kendine. Sürekli ölümü düşünürsen güzel şeyleri fark edemeyecek hale gelirsin." Adam konuşmadan önce derin bir nefes aldı. Gözleri durgunlaşmıştı. İzin ister gibi kadınının gözlerine baktı. Sandalyesini biraz daha yaklaştırdı, kafasının kadının boynuyla omzu arasındaki boşluğa yasladı. Konuştuğunda sesi kısık geliyordu, kadın zorla duyabilmişti.
"Onu kafama takmama gerek yok zaten hep var benim başucumda, beynimin bir köşesinde. Sessizce bekliyor. Bir gün boşluğuma gelip kendisine ilgi göstermemi istiyor sadece."
"Senin hakkında yanılmışım." Dedi kadın sıkıntıyla. Bu sefer bardağıyla oynayan oydu, düşüncelere dalmıştı.
"Güçlü biri olmadığımı anladın artık ha?"
"Ruhsuzsun sen. Kalbini o kadar uzun süre yoksaymışsın ki artık orada olduğunun bile farkında değilsin. O yüzden senin için bütün dünya siyah, görebildiğin tek çözüm intihar. Hayatın renklerini göremiyorsun ya da daha doğrusu görmek için fırsat tanımıyorsun kendine." Konuşurken adamın saçlarını okşadı yavaş yavaş.
"Belki de diğer renkler siyahın gerçekliği kadar ikna edemiyor beni? Ondan görmek istemiyorum."
"Sana ne lazım biliyor musun?" Diye cevap vermeye başladı kadın. İçkisini bitirdi ve yerinden kalktı. Adam bu ani hareket yüzünden şaşırmıştı. Kadın tezgahın üstüne birkaç tane para bıraktı ve gitmeden adamın gözlerinin içine tekrar baktı. "Sana mutlu olmayı öğretebilecek biri."
"Öyle biri var mı ki sahiden?" Adamın gözlerindeki pırıltıyı kadın kaçırmamıştı. Uzaktan görüp yanına geldiği bu adamda bir şeyleri değiştirdiğini düşünüyordu. Baştaki boş gözler yerini çok az olsa da umutlu bir ifadeye bırakmıştı. Son 20 saniye diye bağırdı DJ. Kadın gülümseyerek baktı o tarafa.
"Elbette var ve onu bulmanı bekliyor. Aramadan onu bulamazsın. Artık siyahtan başka bir renk görmenin zamanı gelmiş." Ve kadın arkasını dönerek oturdukları yerden uzaklaştı. "Ya gözlerim kamaşırsa diğer renklerin parlaklığından?" Adamın sesi bu sefer kendine güvenli halinde çıkmıyordu, fısıldamıştı. On, dokuz diye saymaya başlamıştı kalabalık.
"Siyaha alıştığın gibi onlara da alışırsın. Korkma ve sadece dene." Adamın bir şey demesine fırsat vermeden dudaklarını adamın dudaklarına kapattı kadın. Kalabalık saymayı bitirmiş, şampanyalar patlamıştı. Ama ikisinin de duyduğu tek ses birbirlerinin nefesleriydi. Adam başta şaşırsa da kolay uyum sağladı ve kadını kendine çekti. Hafifçe öptü adam, yumuşakça karşılık verdi kadın. Uzun sürmedi, kadın çabuk geri çekildi. Adama bakmadan hızlıca yürümeye başlamıştı bile.
"Hey! Adını bile söylemedin." Diye seslendi kadının arkasından.
"Sanki sen söyledin de. Ara ve bul beni. Belki beklentin olurum." Hafifçe gülümsedi ve hızla karanlığa karıştı kadın. Adam ise oturduğu yerde kaldı, kadının gittiği yere baktı.
~~~~~Ve yeni bir yıl daha başladı. Adamın ruhunda umut filizleri açmaya başlamıştı, kadın ise daha önce olmadığı kadar heyecanlıydı. Basit bir dokunuş iki insanında hayatını değiştirebiliyordu.
Hayatın güzelliği de burdaydı işte. Her şey bitti derken karşınıza ne çıkaracağını tahmin bile edemiyordunuz.
Yeni yıl adam için yaşama isteği getirmişti, kadının yalnızlığına ise bir parça mutluluk.
Belki bu sefer yeni yıl başladığı gibi geçerdi ha?
Bu bölüm yarışmaya katılmam için iki ayağımı bir pabuca sokan canım arkadaşım kimolmakistersem e ithaf ediyorum. Seviyorum seni :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Parça Yalnızlık #WattyTR2016
Teen FictionBelki bu sefer yeni yıl başladığı gibi geçerdi ha?