Selam :D
Sizden istediğim bir şey var. Öncelikle bölümü okumadan önce voteleyin ve lütfen kitabı okuyan herkes ama herkes bir kereliğine sessizlik kuralını bozsun ve yorumunu yazsın. Eğer kitabı sevdiyseniz ve hala okuyorsanız bunu yapın lütfen. Sadece bir bölümlük sessizlik kuralınızı bozup yorumunuzu yapın.
Hepinizi gerçekten seviyorum. Buna inanın. Ve lütfen bana kızmayın. :(
------------------------
Eve geldiğimde sarhoş olduğundan dolayı uykuya dalan sadece Zayn değildi. Louis ve diğerleri de sarhoş olduklarından uykuya dalmışlardı. Dışarıda korumalar sayesinde kalmamıştık. Çünkü evden çıktığımızda Waliyha yada ben anahtar alma gereği duymamıştık. Olanlara göz devirip gece karası saçlarını okşadım. O kadar mükemmel uyuyordu ki.
"Thea?"
Fısıldayarak seslenen Waliyha ile ellerimi saçlarından çektim. Daha sonra ise yatağın örtüsünün üstüne yattığından dolabı açıp bir battaniye aldım ve üzerine örttüm. Waliyha'nın elindeki battaniyelerde çocuklar içindi. Zayn yine iyi durumdaydı çünkü yatakta yatıyordu fakat diğerleri hepsi koltukta uyumuştu ve onları nasıl kaldıracağımız hakkında fikrimiz yoktu. Kalkarlarsa odalarına götürecek kalkmadıkları takdir ise kanepede uyumalarına izin verip sadece üstlerini örtecektik. Sessiz olmaya özen göstererek dışarı çıkıp kapıyı yavaşça örttüm. Gerçi sarhoş olup uyumuştu şuan uyanması imkansız gibiydi ama. Waliyha'nın elindeki dört battaniyeden ikisini aldıktan sonra konuşmadan salona geçtik. Umarım uyanırlardı. Sabah kalktıklarında boyun ağrısı çekemezlerdi birde burada yatarlarsa. Çünkü içtikleri için zaten başları ağrıyacaktı.
"Liam'ı uyandıralım ilk."
Sessizce kafa sallayıp elindeki battaniyeleri köşeye bıraktı benim elimdekileri de alıp oraya koyduktan sonra Liam'ın yanına geldik. Gri bir kazak ve siyah bir pantolon giyinmişti. Uyurken melek gibiydi ve bu çok şekerdi. Waliyha'da benim gibi düşünüyor olmalıydı çünkü sırıtıyordu. Ellerimi yanağına götürüp hafifçe vurdum. Waliyha ise dürtüyordu.
"Liam, uyan canım."
Birkaç kez mırıldanıp kafasını arkaya doğru attı. Dürtme ve tokatlama işini biraz daha devam ettirdiğimizde ise yavaşça gözleri aralandı.
"Blue?"
İsim tüylerimi ürpertirken Payno'ya üzülüyordum. Kıza ısınamasam da umarım Liam'a evet deyip onu sonsuza dek mutlu ederdi. Waliyha duyduğu isim ile yüzünü buruştururken ben sağ o ise sol koluna girip kanepeden kalkmasını sağladık. Ağır olduğundan ikimizde taşımakta güçlük çekerken "Thea merdivenin yukarısına kadar taşıyamam fazla ağır, benim odamda uyusa?" diye fikir yürüttü fısıldayarak Waliyha. Bu öneriyi anında kabul edip bize yakın olan odaya ilerlerken Liam biraz daha açılmış gibiydi. Nihayet yatağa gelip yatırdığımızda Waliyha battaniye için odadan çıktı.
"Thea?"
Sesi uykudan ve sarhoşluktan kırık çıkarken "Biliyor musun?" dedi. Kaşlarımı çattım.
"Neyi biliyor muyum canım?"
Kıkırdadı. Sonra kahkaha atmaya başladı. Elinde battaniye ile odaya girip Liam'ı anlamadığını tek kaşını kaldırarak belirten Waliyha'ya iki elimi yana açarak cevap verdim. Sonra ilerleyip battaniyeyi aldım ve Liam'ın üzerine örttüm. Boğazına kadar battaniye çektiğim sırada kafamı bir anda kendine çekti. Sonra dudaklarını ve nefesini kulağımın kenarında hissettim.
"O benim oldu artık sadece bana ait. O beni seviyor."
Kafamı kaldırıp gözlerine baksam da kıkırdayıp sessizliğe büründü. Hadi ama bunu hangi anlamda söylediğini az çok tahmin edebiliyordum ve ah... sanırım sevgililerdi. Bu güzeldi.