Saat öğlen 11 civarları. Dördü de gözlerini yeni yeni açıyordu. Bugün haftasonuydu.
Selin yatağında son bir hafta içinde yaşadıklarını düşünüyordu. Hayatının hiçbir haftası bu kadar yoğun, yorucu, olaylı ama bir o kadar da güzel ve eğlenceli geçmemişti herhalde. Bir hafta içinde nefret etmişti, bir hafta içinde arkadaşlık kurmuştu, bir hafta içinde aşık olmuştu. Evet hepsi aynı kişiydi. Gözlerini, onun o mavi gözlerinden alamaz oldu. Bu aşkın adını koymak gerekirse en doğrusu nefret aşkı olurdu tabiki. Ama Ali çok kafasını karıştırıyordu. Nasıl bir insan olduğunu hala çözememişti Selin. Bir yandan da onu çok sevdiği ve bu sevginin de içinde günden güne büyüdüğü kesindi. Sessizce "Nefret aşkım" dedi ve gülümsedi.
...
Zeynep de olanları düşünüyordu. Cumartesi sabahı yapılacak ilk şey 'Haftaiçinde yaşadığımız şeyleri aklımızdan geçirmek'. Zeynep geldikleri ilk güne döndü baktı. Sanki aylar geçmişti. O kadar yoğundu ki bu hafta.. Sonra dün gece uyuya kalmadan önce Kerem'in geldiğini, o gidince kendine bir şey itiraf ettiğini hatırladı. Gözlerini ayırdı. Renk değiştirmeye başladı. Daha bir hafta öncesine kadar İzmirli bir aşkı yok muydu? Ona nolmuştu? Tuhaf ama bu hafta hiç aklına bile gelmemişti. Sadece Kerem'i düşünmüştü. Bu kızarak da olsa, mutlu olarak da olsa. Hep Kerem vardı aklında, hep Kerem'li olaylar yaşamıştı. Ve dün dediği şeyi tekrar tekrar söylemeye başladı "S-seviyorum ya! Seviyorum, seviyorum, seviyorum.. Sonra yataktan doğrulup penceresine çıktı. Gülümsüyordu. Temiz havayı içine çekti. Kerem'in evine bakarak "Nefret aşkım seviyorum seni" dedi. Nasıl oldu da bu kadar çabuk affede bilmişti kendine anlam veremiyordu..
...
Ali için aslında pek de aylar geçmiş gibi değildi bu hafta ama dolu doluydu. Bir kız gördü. Her kıza yaptığı gibi onun gururuyla oynamak istedi oynadı da. Sonra ne olduysa o kızın üzülmesine dayanamaz oldu. Onunla birlikte acı çekti. Onunla birlikte mutlu oldu. Gözlerini, onun o koca gözlerinden alamaz oldu. Son olarak da bu kimseye söyleyemeyeceği şeyi kendine itiraf etti "Seviyorum ya!" diyerek. Nefretten aşk da doğabiliyormuş. Şimdi acı çekmeye devam edecek. Çünkü bu kelime kimseye söyleyemeyeceği kelime. Ali MERTOĞLU'nun da aşık olacağı günler gelecekmiş vay be!
...
Kerem de herkesin yaptığı şeyi yapıyordu elbette. Zeynep aklındaydı. Geri uyumak istese de olmuyordu. Dün gece naptığına da anlam veremiyordu. Bunu içinde tutamazdı. Nefret ve sonrasında gelen aşk.. Şaka gibi ama gerçek. Yataktan kalktı. Odasında gezinmeye başladı. Penceresi Zeyneplerin evinden taraftaydı. Bi an çıkıp çıkmamakta tereddüt etti. Ya o da penceredeyse? Sonra dayanamayıp çıktı. (Multide) Sessizce "Zeynep" dedi. O da oradaydı etrafa bakınıyordu. Ona görünmeden girmek istesede artık çok geçti Zeynep görmüştü bile. El salladı Zeynep, Kerem gülümsedi. Zeynep hızla içeri girip telefonunu aldı ve mesaj attı, geri pencereye çıktı.
-Günaydın :)
Kerem'in bu mesajla birlikte yüzündeki gülümseme arttı ve o da cevap yazdı.
-Günaydın :) Nasılsın?
Zeynep mesajı okuduktan sonra Kerem'e baktı, ellerini iki yana açtı ve gülüşünü biraz daha arttırarak "İyi görünmüyor muyum yeterincee!" dedi Kerem'e sesinin gideceği şekilde.
-Çok iyisin!
Diye bağırdı Kerem'de.Sabah kalkıp onu düşünmek ve sonrasında ilk onun yüzünü görmek.. Daha nasıl mutlu olmasınlar? Birbirlerine bir süre baktıktan sonra son kez gülümseyip ikiside içeri girdi. Mesajlaşmaya devam ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefret Aşkı (ZeyKer&AlSel)
Fanfictionİnsan hiç kalbini kıran birine aşık olur mu? Ona bağlanabilir mi delicesine? Ya bende onun kalbini kırdıysam? Ya o da benim ondan nefret ettiğim kadar nefret ediyorsa benden? Ne farkeder ki... Ben onu artık çok seviyorum. Acaba o da beni sevecek mi...