Merhaba ben İris,hayatta şansa inanmam yani inanamam.Çünkü,saçmalık gibi bir şey!! hayatımda ne elimden tutan ,nede bana yardım eden oldu. tam aksine elimden tutup ta bırakanlar ,beni bile bile üzenler oldu.Ama hayattan vazgeçebilmek çok zor.Denedim olmuyor!!
Bu gün her zamanki gibi evden restoranda gittim çizim yapmalıydım karikatür çizmeliydim önemli bir projem vardı ve onu başarmalıydım.Gideceğim restoran bana ilham veriyor.Hızla evimden çıktım ailemi kırk yılın başında görürüm hayırsız evlat ben oluyorum galiba ama malesef babam ve annemin,kardeşimle birlikte hayatımı mahvetme çabalarını unutamıyorum.Ama görünen o ki,kardeşim o kadar geri zekalı ki hayatını onların yönetmesine izin veriyor.
Evden çıkar çıkmaz Esintiyi aradım Esinti tuhaf bir isim ama ben severim.
''Alo ESİNTİ NABER!''
''iyi be İris senden''
''İyi''
Sesi kaygılıydı bu projeden umutlu olmadığını biliyordum ama bu kadar da değil.Her neyse motivasyonunu yüksek tutmasını sağlamaya çalıştım ama pek işe yaramadı.Telefonu kapadıktan sonra yürümemi hızlandırdım.Sonra ayağım bir şeye takıldı ve yere düşmemi sağladı sokakta oynayan çocuklar bana gülünce ''Dağılın lan''diye bağırdım peh birde şansa mı inanayım bende ki bu bahtsızlıkla!!
Ayağıma takılan şeye baktım.Bu bir küre ve muhteşem güzel elime alıp yürümeye başladım.Ve ardından söylenmeye başladım ''Şu çocuklarda hep gülüyor ya sinir oluyorum!Bir gün umarım onlarda yere düşer''Ve sokakta ki bütün çocuklar yere düştü aynı anda!!OHA!!
Hayatımın ilk şanslı gün bu mudur!?Hayır bir grup çocuğun yere düşmesi şans getiremez.Hem o bana uğramaz yani şansı görmeden inanmam!!Bu küre de neyin nesiydi peki?yani tuhaf ilgi çekici güzelliği vardı.Ve içinde dönüp dolaşan bir toz bulutu bulutun altında ise küçük bir gezegen...Elimle camı silip restorana girdim.
''Esinti!''
Diye seslendim yanına oturup küreyi bir kenara bıraktım...Esintinin gözleri kısıktı ''Bu kürede neyin nesi İris''
''Ne bu mu bilmem yolda gördüm aldım.''
''Kızım kafan mı güzel''
''Yo''
''Geri götür onu''
''Of tamam dönüşte bırakırım''
Gözlerimi devirerek Resim defterimi çıkardım.Garsondan bir bitki çayı istedim..Çizerken umutsuzca bana bakan esintiye en sonunda kızdım.
''yeter!Neden güvenmiyorsun kendine.Neden hep küçük projeler hiç büyüyemez miyiz biz ha!Hem ben tarihin tozlu sayfalarında kalmak istemiyorum.Başarılı olmak istiyorum yoksa üzgünüm ama galiba böyle devam edersen tek kişi çalışmam gerekecek''
Esintinin gözleri yeniden kısılmıştı sinirlenmişti.
''Bak İris yeter anlıyor musun yeter.Bütün kararları sen veriyorsun.Ben hiç bir zaman görüşümü söyleyemedim.Ama ne biliyor musun başaramayacağız!Üzgünüm ama sen bilirsin galiba ortak olmak kötü bir fikirdi''
''Yarın evrakları sana götürürüm imzalarsan ayrılırız''
''Tamam''
Hızla yerimden kalktım küreyi kucağıma alıp yürümeye devam ettim...O sırada küreyi aldığım sokağa girdim.Ya inanamıyorum Esintinin sözlerine inanamıyorum başaracağımıza inanmıyorsa ortak olmak evet kötü bir fikir.
Simsiyah kıyafetli saçları gerçekten siyah ve güzel bir kadın.Sokakta etrafına bakınıyordu.Kadın beni fark edince ''Ha!!Hanım efendi küre benim verin lütfenn''Tıslarcasına konuşuyordu,hiç bir şey diyemeden küreyi ona uzattım o tam alacakken
''Bizi ona verme lütfen!''
Bu seste nereden çıktı.Kadın telaştan mahvolmuştu etrafıma bakındım kimse yoktu kadın tekrar eline tam küreyi alacakken ''Ya hayır lütfen bizi pardon küreyi ona verme''
Sanki üç küçük kız konuşuyor gibiydi.KÜREYİ VERME!!neden bilmem ama içimden bir ses vermememi söyledi.Ve küreyi birden kendime çektim.Kadın siyah pelerinini arkasına doğru uzattı.Ve tıslarcasına konuştu.
''SSen küçük fare benimle oyun mu oynadığını zannediyorsun ha!Ver şunu bana!!''
Son cümlesini hızlıca ve bağırarak söylemişti.Bir adım geriye gidip ''Şey üzgünüm''dedim.Ve hızla koşmaya başladım.Kadın ellerini havaya kaldırıp tam bir şey yapacakken durdu.Ve ayağını sertçe yere vurdu.Bir şey yapamamıştı arkamdan bağırdı bağırdı susmadı.
''Sseni küçük şeytan!!Güçsüz bir sıçansın ve seni bulup ellerimle boğacağım.DUYUYOR MUSUN HA!''
Hemen evime girdim masamın üzerine küreyi bırakıp ''Ne yaptım ben!!''Diye kendime kızmaya başladım ardından bir öksürük sesi:
''öhü öhü!!şey bence iyi olanını yaptın!Bizi ona verseydin hayatın kararırdı.Dünya yok olurdu falan filan''
Hızla arkamı döndüm havada uçan küçük kanatlı bir peri.Aslında kanatları sim saçmıyordu ve pembe değildi.Onun kanadı bembeyazdı
''Sende kimsin''
Elime tava ve soğanı aldım o ise alaycı bir ses tonuyla:
''Ah yapma!Ben ne vampirim nede bir fare şimdi o tencereyi yere bırak sakince yoksa kafana yapışırım''
''Ha''
Afallamıştım.Ya ne oluyordu sinirden çatlayacaktım.''Sen nesin''
''Bir tutsak bir tatlılık abidesi bir bir tamam ben bir periyim.''
''Ne saçmalık''
''Uçuyorum kanadım var kürenin içinden çıktım sen ne içtin kaymaklı bira mı''
''O ne''
''Gezegenimizin birasıdır tadı harika''
Onun sesi bir çocuğun sesinden farksızdı.Sonra küreden bir sren sesi.Peri hemen küreye doğru uçtu ve tam yanına oturdu.Bende o tarafa doğru ilerledim belli olmayan bir ses geldi küreden:
''Sen İris olmalısın şu şansa inanmayan sihirin olmadığını zanneden''
Ses çok olgundu.Yerimden sıçradım ve ''Ya çık çıkıyorsunuz evimden def olun yada beni biri çimdirsin kesin rüya görüyorum''
Küçük peri beni çimdirerek ''Sus!''dedi!Kürenin sesi yeniden konuşmaya başladı.
''Ah sen bizi kurtarabilirsin ama şu iki seçenekten birini kazanacaksın!O da normal bir hayat mı yoksa sonsuz sihir mi'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şehrin melekleri
FantasyAslında sihre inanmayan bir kızın hayatına bir sihir çıksa.TUHAF!!tamam tekrar başlıyorum: Sihre asla inanmayacağını zanneden bir kızın karşısına hiç olmadık zamanda bir küre gelir.Bu küre her gün kızı bir sınavdan sokar.Ama en sonunda bir soru sora...