Bugün... Onur üniversiteye gelmemişti. Gülüşünü bugün görememiştim. Neler kaybettiğimin farkında mısınız? Gülüşünü görememiştim... ve bunun sorumlusu bendim. Dün düşünmeden konuşmuştum ve galiba kalbi kırılmıştı. Ben kendimi düşünürken sevdiğim çocuğu es geçmiştim. Bana o kadar kötü bakmıştı ki... sürekli o an aklıma geliyor ve garip bir acı hissediyordum. Galiba abartıyordum. Bilmiyorum başıma ilk defa böyle birşey geliyordu ve ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Bir de dün zorlada olsa eve gitmiştik. Evi terk etme yolcuğumuz sona ermişti. Dedem hala evlilik fikrinden vazgeçmemişti. Bu demek oluyor ki her an gerisin geri gitmeye adaydım. Dersi dinlemeye çalıştıkça aklım başka yerlere kayıyordu. Bir türlü kendimi veremiyordum. Dersleri şu sıralar çok boşlamıştım. Not falan da tutmuyordum. Ders bitince birinden notları almam lazımdı. Sınav haftası yaklaşıyordu.
"Zehra iyi misin?" Yarenin koluma dokunmasıyla irkilip yastık niyetine kullandığım sıradan kalktım.
"Efendim?!" Ne dediğini anlamamıştı.
"İyi misin dedim?!" Öğretmen fark etmesin diye fısıldıyordu. Kafamı sallayıp hafifçe güldüm.
"Peki ne düşünüyorsun öyle kara kara?!"
"Seni!" Diyip gözlerimi devirdim. Bana ölümcül bakışlar atarken. "Tamam tamam Onuru! Dün iddiayı kazandıktan sonra çekip gitti. Galiba Dorukla akşam yemeğine çıkmama kızdı."
"Kızım Doruktan bahsediyoruz. Gözler senin üstünde. Onunla yemeğe çıkan ilk kızlardansın. Herkes seninle tanışmak için can atacak. Bu fırsat kaçar mı? Bırak Onur kızarsa kızsın. Hem o kim ki? Daha sevgilin bile değil!"
"Gaza getirme beni kızım yaa... Sabahtan beri ilk defa bu kadar uzun süre kafama bir şey takmışım..." güldü. Güldüm. Hocanın tahtaya ses çıkması için vurduğu kalemle yanımıza gelip "Kızlar çay falan da ister misiniz?"
"Yok yaa ben çay sevmem." Dediğimde sınıf gülmeye başladı. Hoca bana daha çok sinirlenip "Dışarı çık hemen!" Diye bağırdı. Eşyalarımı toplayıp Yarene öpücük atıp koşarak dışarı çıktım. Oha be sonunda... ömrümden 10 yıl gitti dersin bitmesini beklerken. Koşarak kantine gittim. Bir sürü çikolata ve bisküvi aldım. Boş olan bir masaya gidip tıkınmaya başladım.
Tıkınmam bitmek üzere iken geriye yaslanıp bir 'oh' çektim. Ne yedik bee... Neyse artık gerisi akşama... Kantinden içeri Doruk ile Yankı girdi. Benim bulunduğum masaya doğru geldiklerinde onlara garip garip bakışlar attım.
"Selam Zehra!"
"Bakıyorum adımı ezberleme zahmetinde bulunmuşsun."
"Tamam kızım sende yeter artık. Doğru düzgün konuşmaya geldim."
"Pardon bir an 'senle' 'konuşmak' hemde doğru düzgün... vay be isteyince insanda oluna biliyormuş..."
"Ya sen beni görünce laf sokmaya mı kuruldun?!"
"Ha hissettin yani laf soktuğumu..." diyince konuşmadan sandalye çekip oturdu. Yankı bana hala trip yapıyordu. Benden en uzak köşeye sandalyesini çekip dışarıyı izlemeye başladı. Sanki umrunda değilim havası katmak için. Zaten bende ona tripliydim. Onun yüzünden çoook sevgili kıymetli müdürümle aram açıldı.
'Ne zaman kapandı ki?'
'Bi beni bozmasan diyorum iç ses!?'
"Seni saat 7 gibi alırım. Sakın beni bekletme. Üstüne de benim yanıma yakışır birşeyler giy. Benimle yemeğe çıkacaksın unutma!!"
"Ukala!" Diye kendi kendime mırıldandım. "İddayı kazanan benim canım. Ben ne istersem onu giyerim. Unutma bugün ukalalık yok!!" Sandalyeyi itip ayağa kalktım. Yankı bana yandan bir bakış atarken ona bakmadan kantinden çıktım. Ders bitmiş olması lazımdı. Yareni bulmam lazımdı. Daha alışverişe gideceğiz. Saat kaç oldu?! Anca hazırlanırım ben daha. Yareni koridorda Işılla konuşurken buldum. Ben gelince hemen sustular. İkisine de 'noluyor?' Bakışları attığımda Işıl gitmesi gerektiğini söyleyip gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
× KUZEN ×
MizahAşkların içinden çıkmaya çalışırken ihanete de uğraşmayı unutmayan iki kuzen... Öyle saçma sapan olaylar yüzünden başları derte giriyor. Sizin bile hayret edeceğiniz komedi karışık aşk ve dram gibi olayların bir şekilde buluşması. ♥♥♥ "Ananas kafa...