Binadan içeriye girer girmez her zamanki gibi sağ tarafta Bay Buruşuk-Gerçek Adı Suat ama Deniz ve Bay Pröf ona buruşuk diyor.Adam çok uzun boylu sıska ve yaşlı.Supernatural dizisinden Death buna en iyi örnek-onları karşılıyor
"Merhaba bayan Deniz,sizi görmek ne kadar da güzel, uzun bir zaman oldu,öyle değilmi..."
Bir insan bu kadar samimiyetsiz olabilrdi.
"Evet, tam 1460 gün oldu ve...evet!burdayım işte !"Deniz kimin ne olduğunu çok iyi biliyordu bu adama da bir zıttı vardı.Sanki bir şeyler saklıyor gibiydi.Berk onunla öyle konuşmuştu ki kimin ne olduğunu çıkaramıyordu.Bugünkü olaylar hâla aklından çıkmıyordu 4 yıldır görmediği bir arkadaşı sabah kafede onunla buluşmuştu.Hayatının onlarla olmadan riskli olacağından bahsetmişti sonra ton ton bir yaşlı tarafından öldürülmeye çalışılmıştı.Şimdi de buradaydı...Her şey çok çabuk gelişmişti,ilginç.
Bunları düşünürken bir kaç genç binanın salonundan,girişte,Berkle Denizi izliylordu.Bunlar en fazla 22 yaşındaydı.Denizi çaylak biri gibi süzüp kendi aralarında gülüyorlardı.
"Berk şu büyük salondaki,bizi izleyen şapşallar kim?"
"Onlar...daha yeni sayılır"
"Anlamadım?Şirket yeni ajanlar mı yetiştiriyor bundan mı bahsediyosun?Eğer öyleyse onları kim eğitiyor?4 yılda neler oldu?"
"Sakin olun Bayan Deniz bu kadar soruyu bir anda sormamaya çalışın sadece rahatlayın ve biraz süt için boyunuz benim gibi uzar ve yukarıda neler olup bittiğini bilir,dünyaya geniş açıdan bakabilirsiniz.İsterseniz size hava raporu verebilirim,nedersiniz?"
"Gülmedim.Hemde hiç."
"Ah!Pekâla sen gittin.İşler bu 4 yılda biraz değişti,en iyi ajanları bir araya topladılar.Bu ajanlar kendilerine guruplar yaptılar.Her profesyönel,bir gurubu eğitiyor.Böylelikle işler daha kolaylaşıyor."
"Peki ya göreve çıktığımızda?Bilirsin bu zamana kadar hep tek çalışmışımdır."
"Genellikle gönüllüler gider,bu gönüllülerde hep profesyöneldir ve tek kişidir.Ama iş citti olduğu zaman 2 kişiyi yolluyolar"
"Hmm...pekâla ben salona geçiyorum.Oda işini halledermi..."
"Tabikide.5 dk sonra yanındayım Buruşukla biraz konuşacağım,büyük salonda bekle."
Pröf...En yakın dostu...Ve dünyanın en şapşal insanı.Uzun boylu,harkia gözlüklü zayıf-fakat giydiği siyah palto onu biraz daha yapılı gösteriyor-siyah saçlı mavi gözlü...Onunla bu binaya ilk geldiğinde tanışmıştı.İlk başta Merhaba ! Merhaba !O kadardı konuşmaları,şimdi ise araları harkiyadı...İyiki de Pröf vardı...Ortam her ne kadar sert olsa bile bir şekilde yumuşatıyordu...Fakat yeri geldiğinde herkesten ciddi oluyordu -Deniz hariç- .
Dostunu beyninde bu kadar övdükten sonra,Deniz büyük salona doğru geçti.Az önce gülen şapşallar kendi aralarında fısıldaşıp,Denize bakıyordu.En sonunda sözcü olarak düz,siyah saçlı,dar bir siyah pantolon ve siyah ceket giyinen ve özgüven patlaması yaşayan seçilmiş kişi konuştu.
"Merhaba Yeni ! Ben Sinem,sanırım yolunu kaybetmişsin,burası senin gibiler için fazla sert bir ortam..."
Deniz gülmemek için kendini zor tutuyordu.., "Yeni!"...4 yıllık çalıştığı bir yerde aptal bir kız tarafından Yeni olarak adlandırılmak...Cevap vermek pek istemiyordu.Kız,arkadaşları arasında gayet havalı biri gibi görünüyordu.Alttan aldı.Daha sonra kız tekrar konuştu.
"Aptal gibi sırıtacağına sana sorduğum soruya cevap versen senin için iyi olur!"
Bu laftan sonra yanındaki bir kaç arkadaşı."Ooo!!woohoow!!"diye sesler çıkarıp ıslık çalıyorlardı.Tamaam bu kadarı bu şapşal için biraz fazlaydı.Ayağa kalktı ve kıza yavaşça yürümeye başladı...
"Bak canım.Henüz kim olduğumu ve nasıl biri olduğumu bilmiyorsun.O tatlı elmacık kemiklerini karpuza dönüştürmeden önce çeneni kapatmanı tavsiye ederim."
Bunu söyledikten sonra Deniz bir kaç saniyeliğine düşündü...Karpuz...Karpuz mu?...
Kız fazla ukalaydı kafasını kaldırdıp konuştu...
"Aydınlat beni !"
Bu Deniz için "Karpuzları severim!Hey neden bana yumruğundan tattırmıyosun?Yeni, ben fazla havalıyım ve dayak yemeyi severim... " anlamına geliyordu.O sırada.Berk telefon flaşını kızın suratına tutup,açıp kapatıp en şapşal bakışını attı...
"Yeterince aydınlık oldumu?...Çaylak."
Kız ne diyeceğini bilemiyordu.Deniz de öyle...En sonunda anahtarı eline verdi ve odasını göstermek için kolundan tutup çekiştirdi...
"Telefonunun flaşı mı ? Ciddimisin"
"Hadi amaa kızın nasıl baktığını görmedin mi ? "
İkisi de Haykırıyorlardı.
"Ha bu arada Deniz,sanırım kim olduğunu buradaki yenilerin bilmesi lâzım,az sonra bir konuşma yapıcaksın,benim ufak işlerim var dosyaları toparlayacağım,başarılar!"
NEE !! Konuşma mı yapıcaktı !!! Hahahahah şaka yapıyordu herhalde!Bu konuda berbattı!Neyden bahsedecekti onlara...Yanında harika bir naneli sakız taşıdığından mı? İlkokul anılarından mı ? Bir ajan olarak günde kaç kez dayak yediğini mi?Doğal olacaktı sakinleşmeliydi sadece bir konuşma,niye abartıyordu ki sakin olmaya çalıştı ve 20 dk sonra Bay Pröf geldi...
"Deniz hazırsan herkes seni salonda bekliyor..."
"G-Ggeliyorum..."
Müdür şirketle ilgili bir kaç sıkıcı konuşma yaptıktan sonra,çaylaklara görevleri hakkında bir kaç uyarıda bulundu ve Denizin adı duyuldu...
"Bayanlar ve Baylar karşınızda...Bayan Deniz"
Salonda ki alkış beklediğinden azdı.Bu gayet normaldi çünkü onu tanımıyorlardı.Bu arada hâla eşofmanı ve gri hırkası üstündeydi.saçları sabahki gibi dağınıktı tokası bile yoktu yanında.Kendi olmayı seviyordu.Doğal olmayı.Kimse için rahatını bozamazdı.3 merdiven çıktı.Ve kürsüye doğru yürümeye başladı bu arada sahnenin sol tarafından gelen fısıltılar onun sırıtmasına neden oldu.Arkasına bakması gerek yoktu çünkü fısıldayanın Bay Pröf olduğu gayet açıktı...
"Hey Yeni ! Aydınlat onları..."
...
Kitapla ilgili soruların yada,düşüncelerin varsa,bana bildirirsen çok sevinirim...Teşekkürler *-*
Oylamayı ve gelecek bölümü okumayı Unutma ! ^-^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son kurşun
Ficção Geralİnsanoğlu doğar büyür ve ölür Hayatı değiştirmek sizin elinizde. Şu an o harika yatağınızın üstünde yada sadece bir göz atmak için bu yazıyı okuyor olabilirsiniz... Yada gecenin bir yarısı geçmişinizde yaptığınız hataların değerlendirmesini yapabili...