hüznü ağzına vurmuş kadının, şarkılara hikayeler yazarmış
konuşmadan haykırırmış cebinde küçük notlarda yazılan sözcükleri
kuşlarsa dinlemiş onu, yaz yağmurundan kalma şiirlerini
tanıman lazım
dalgalarla kaybolan köpükteki kadını
heceleriyle oluşturduğu ipekten şalını görmen,
dikiş makinesinin sesleriyle şarkı yazmasını bilmen lazım
ama bilmeyiz
arsızız biz
yuva yıkan kötü kadın kadar masumuz
sokak sanatçılarına mendille istek parça yollayanlar biziz
ve bir anda konumuza geri döneriz
aniden şalını çıkardı genç kadın
çırılçıplak soyundu vücudu, ben bunu yazana kadar
mumlar dizdi karla kaplı evinin, mumlar yaktı onu.
o ise yanan her muma ithafen sigara
yaşlandı kadın, mum kokulu evinde
fitili bitti bir sonbahar müzikalinde
ve son mumla beraber sönerken, gülüşünü görmeliydiniz
göremezdiniz
çünkü hiçbiriniz hayatınzı bir mumla takas etmezsiniz
ve dünyanın en mutlu mumu en mutsuz kadınıyla söner gider