17.Bölüm

2K 148 16
                                    

Burcu
Kendimi en son ne zaman bu kadar kötü hissetmiştim bilmiyorum. Sabah uyandığımda Berk yoktu. Çekip gitmişti. Gece bana söyledikleri, şans istemesi beni çok umutlandırmıştı. Hatta bir ara nerdeyse evet diyecektim. Ama kendimi tuttum. Çünkü bizim sonumuz büyük bir karanlıktı. Bir birimizi yakıp geçmeden sakinleşmeyecektik. O yüzden böyle bir yükün altına giremezdim. Buna cesaretim yoktu. Oysa Berkin gözlerinde o ışığı görmüştüm. Beni kendine çağırıyordu. Gözlerine takılıp kalmıştım. Ama yapamadım. Bir türlü ağzımdan evet kelimesini çıkaramadım. İçim yanıyordu, alevler her yanımı yara bere içinde bırakmıştı. Berk ateşiyle yanıp tutuluyordum. Ama bir şey yapamıyordum. Çaresizdim. Kalbim Berk Berk diye bağırırken, aklım alarm sinyalları çalıyordu. Çünkü Berk benim kalbimi ezip geçecekti ve ben bunu kaldıracak bir bünyeye sahip değildim. Kendimi hep güçlü biri olarak görüyordum. Ama meğersem, değilmişim. Berk bunu bana çok acı bir şekilde ispatlamıştı. Güçsüzdüm, cesaretsizdim. Sevdiğim adama bile kendimi yenik düşüremiyordum, riske atamıyordum. Artık neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bile bilmiyordum.
Yataktan ruh gibi bembeyaz şekilde kalkmıştım. Çok yorgundum, yıpranmıştım. Elime geçen ilk kot pantolonla siyah tişörtümü üzerime geçirip apartopar evden çıktım. Sete geç kalmıştım nerdeyse. Aklım fikrim hep Berkteydi. O üzgün, ama bir o kadar da umutlu bakışları gözlerimden önünden bir türlü gitmiyordu. Sete vardığımda güçsüz şekilde arabadan inerek dışarıda duran karavana doğru yürümeye başladım. Ayaklarımı nerdeyse yerde süründürüyordum. Manevi olarak o kadar çok halsizdim ki, kaslarımda sanki tüm güç yok olmuştu. Aklımın dumanlı olmasına rağmen, etrafımdaki set çalışanlarının bana garip bakışlarını sezmedim değildi. Kaşlarımı kaldırarak onlara baktığımda ise, sadece gülümseyip gidiyorlardı. Omuzlarımı silkerek onları aldırmadan karavana girdim. Hande, Tolga ve Berk oturup sakince konuşuyorlardı. Benim geldiğimi görünce birden Berkin üzerine bir gerginlik ve öfke çöktü. Sert bakışlarla beni süzdü. Yüzümü buruşturdum. Ağzımı açıp bir şey demek isterken, Berk hızla ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Çıkmadan karşısını kestim.

"Berk? Noluyor? Neden böylesin?" Sakince sorduğumda soğuk bakışlarını gözlerime doğrulttu.

"Dün gece baya bir eğlenmişsiniz, Burcu hanım. Neden şimdi bana öyle cevap verdiğini daha iyi anladım." Sözleri bıçak gibi kesiyordu. Ses tonu çok sertti.

"A-anlamadım? Neyi anladın sen? Neler oluyor?" Gergince sorduğumda Berk alayla gözlerini devirdi.

"İzin verirsen ben bir hava alacağım, yoksa burda kalırsam, kalbini çok kötü kırabilirim" dişlerinin arasından diyerek yanımdan geçip hızla karavandan çıktı ve arkasınca kapıyı sertçe vurdu. İrkilerek gözlerimi kıydım ve şaşkınca Tolgayla Handeye baktım. Onlara doğru giderek kendimi Handenin yanına attım.

"Noldu şimdi? Ben hiç bir şey anlamadım"

"Ciddi olamazsın, Burcu. Manşetleri görmedin mi?" Hande kocaman gözlerle sorduğunda başımla inkar ettim. Tolga yanındaki gazeteyi üzgünce bana uzattı. İlk sayfada kocaman benim ve Berk Cankatın resmi vardı. Gözlerim büyüdü. Hızla gazeteyi Tolganın elinden alarak yazıya baktım.

Burcu Özberk ve Berk Cankat: yeni star çifti mi?!

"Bu ne saçma bir başlık? Bu ne abi?" Çığlık atarak sinirle karşımdaki ikiliye baktığımda ikisi de omuzlarını silkti.

"Sana sormalı, güzelim"

"Hande, bak beni sinir etme! Biz sadece birlikte ordan çıkıp sahilde bir az yürüdük o kadar!" Sinirle diyerek gözlerimi bir kez daha gazeteye yönlendirdim. Otelden çıkarken çektikleri fotoğraftı. İkimiz de gülümsüyorduk. Berk C.ın (bundan sonra ismi böyle gidecek, sizin kafanızı karıştırmamak için) ceketi benim omuzlarımdaydı. Tabii uzaktan bakana bir çift gibi gözüküyorduk. Sinirle gazeteyi bir kenara fırlatarak ellerimile yüzümü kapattım. Şimdi Berkin neden öyle tepki verdiğini anlamıştım. Tabii, bu manşetlerle gece dediğim sözler üst üste düşmüyordu.

Aşkın Sen ANı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin