Bu bölüm, benim favorim oldu. Sizi bilemeyeceğim fakat yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar. Seviliyorsanız güzel kalpli insanlar💖
-
Binlerce duygu ve binlerce düşüncenin, tek bir cümleye yansıması en büyük haksızlıktı. Söylenecek binlerce cümlem vardı, söylemeye çalışsam ömrümün yetmeyeceği kadar. Yarım kalmışlığım, kırılmışlığım vardı. Fakat öyle bir şeydi ki adını aşk koydukları illet, tek bir kötü cümle çıkmamıştı dudaklarımın arasından. Aklıma ihanet etmişti, dudaklarım ve kalbimin en sadık kulu seçilmişlerdi.
Bazen düşünmekten vazgeçmeyi dilediğim oluyordu. En ufak bir ayrıntıyı bile düşünüyor, düşünmekten yaşayamıyordum. Bir kere yaşamak uğruna kaç kez ölmüşlüğüm olması gerekiyordu, bilmiyordum. Kafamda susmak bilmeyen sesler vardı, bastırılmış alt benliğim ve ona galip gelen üst benliğim. Kafamın içi savaş yeri gibiydi, bazı anlar bir silah patlatıp, her şeyi susturmak istiyordum. Sonsuza kadar sessizliğin düşüncesi bile mutlu olmama yetiyordu.
Aslında düşününce kaybedecek bir şey olmadığını fark ediyorum. Çünkü ne kadar yaşarsam yaşayayım, öldüğüm zaman basit bir anıdan ibaret kalacağım hafızalarda. Aradan geçen bir on yılın ardından neredeyse unutulmaya yüz tutmuş bir anı. Bir zamanlar yaşadığım bile bilinmeyecek, varlığım namına hiçbir şey kalmayacak. Kaybedecek neyim var ki diye düşünüyorum, sonra yaşayamadıklarım aklıma geliyor. Bu kadar yaşanmamışlık ile dolup taşarken hayatım, ölmek için biraz erken.
Biz, unutulacağımızı bilerek doğduk ve unutulacağımızı bilerek yaşıyoruz. Yine de Devrim'in kalbine giden yolda unutamayacağı izler bırakmak istiyordum. Belki bu şekilde ölümsüz olmayı başarabilirdim. Çünkü akıl unutsa da kalp, yaşadıkça hatırlardı.
Devrim'in sıcak nefesini yüzümde hissettiğimde, tüm kalbim alevler içinde kaldı. Dudakları, yanağımın üzerinde durdu. Onun dudakları kordan yapılmıştı, benim de dudaklarının değdiği yerler. Belki de Tanrı'nın vaat ettiği cennet, onun dudaklarıydı. Baharın gelişi gibiydi bu adam, kalbimde ki mevsimlerin dengesini bozmuştu.
"Seni özledim, çirkin ördek yavrusu."dediğinde sesinin tonundan, gülümsediği fark ettim. Bende, seni özledim Korel fakat bilmene gerek yok.
"Sen beni özledin mi?"diye sordu burnunu, saçlarımın üzerinde gezdirirken. 'Sırf özlemim azalsın diye senin parfümünden aldım Korel.' dedi, iç sesim.
"Hayır,"diye fısıldadım kulağına. Parmakları, saçlarımın arasında hafif dokunuşlarla gezdi.
Dudakları, çenem ile dudağımın arasında ki kaviste durdu. Dudaklarının arasından çıkan ihtiras dolu sıcaklık, tenimi parçalıyordu. "En ufak bile mi?"
"En ufak bile."dedikten sonra parmaklarımı, gömleğinin üzerinde gezdirdim. Gömleğinin kumaşına rağmen sıcak tenini hissedebiliyordum. Dudaklarımı, teninin yangınında gezdirmek istiyordum. Devrim'in düğmelerinin hepsini bir anda açtığımda Devrim, hızlıca geriye çekildi ve düğmelerini iliklemeye çalıştı. Yaşadığım şok karşısında afalasam da neredeyse altı santim büyüklüğünde ki devasa dikiş izini görmemek imkânsızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Yangın|Devam Edecek
AcciónGözlerinde ki soğuk grinin aksine bakışları bir şehri kül edebilecek büyüklükte ki bir yangının her tonunu taşıyordu. Ben ölümüne saniyeler kalmış bir kelebeğin umutsuzluğunu taşıyan kızdım,ölümün kasvetli siyahı tüm kalbimi esir almıştı; ona kadar...