"İşte bu da sonuncusu" diye bağırdı Maxteria. Kılıcını düşmanın boğazından çekerek kral Kloi'ye döndü ikisinin de suratında ufak bir tebessüm vardı. Kloi atından indi Maxteria'nın yanına gitti. O kadar heybetli yürüyordu ki, o heybeti anlatmaya kimsenin gücü yetmez. Kloi kafasını ufka doğru çevirdi, uzun uzun baktı. "Maxteria bu savaşı kazanmadık, kaybettik! " Dedi. Kafasını öne doğru eğdi Kloi. Bunun anlamı çok açıktı, bin kişi ile girdikleri savaştan sadece kırkbeş kişi kalmışlardı. Bu çok büyük bir kayıptı. Crois'lerin Savaştıklarıları Gorw'lardı, ve Kloi Crois Gorw'lar hakkında hiç birşey bilmiyordu. Ama ben söyleyeyim Gorw'lar orta dünyanın en pislikleridir. Asla sonları bitmeyen bir asker topluluğu, her yerde ufak ufak kabileleri var. Bu kabileleri bulmak imkansıza yakın, sadece savaşlarda ortaya çıkarlar daha doğrusu çıkartılırlar. Gorw'ların bir krallığı yok veya bir yönetimi yok, yek amaçları savaşmak. Bir nevi paralı asker hangi krallık tarafından tutuluyorlarsa sadece onlar için savaşırlar ve savaş bitti mi ortadan kaybolurlar. Gorw'lar savaş karşılığı bir miktar altın ve bi dahaki savaşa kadar onlara yetecek kadar yiyecek alırlar. Altın onlar için önemli değil sadece bazı anlaşmalarda kullanırlar altını, onun dışında hiç önemi yok. Ve savaş konusunda en iyi taktiklere sahipler. Gorw'ları yenmek hiç kolay değildir. Fakat bu teoriyi Crois'ler yıktı. Çünkü Crois'lerin bi özelliği var, yer yüzündeki en iyi kılıç kullanan orduya sahiplerdi tâki bu savaşa kadar. Crois'lerin elinde sadece otuz kılıç , on mızrak kullanan kaldı. Bu iyi bir istatistik değil.
Peki kral Kloi'ye bu orduyu kim yollamıştı ? Crois'ler bu zamana kadar tek bir savaş yapmışlardı o da Kloi'nin babası olan Gervian tarafından yapılan Torsia savaşıydı. Ama bu savaşta bütün Torsia krallığı yok edilmişti. Bu savaşta kloi de vardı, herkesin yok edildiğini o da biliyordu yaşan tek bir Torsia'lı kalmamıştı. Torsia dışında hiçbir düşmanları yoktu. Nedeni bilinmeyen bir savaşta bütün ordusunu kaybetti Kloi.
Bütün Demirok vadisi kanla kaplıydı. Crois'ler artık krallıktan topluluğa düşmüşlerdi. Kalan kırkbeş kişi ile Tiva'ya döndüler. Kloi atından indi ve gördüğü manzara karşısında dizlerinin üstüne düştü. Öyle bir bağırdı ki Kloi'nin sesi yedi vadi öteden bile duyulabilirdi. Gorw'lar Tiva'yı yakıp yıkmışlardı. Tiva yok olmuştu. Kloi atına bindi ve hemen Saray gitti Maxteria ve Areon da hemen arkasından gitti. Kloi'nin aklında ailesi vardı onların öldüğünü görmek istemiyordu. Sarayın önünde attan indi ve hızlıca yıkık saraya çıktı. "Frozeyna" diye bağırdı ama ses veren kimse yoktu tekrar bağırdı yine ses yoktu. Aşağı kata indi tekrar bağırdı bu sefer ufak bir ses duydu. Hemen sese doğru gitti, Frozeyna ve çocukları merdiven altındaki küçük bir dolaba saklanmışlardı. Ordan çıktılar Kloi ve Frozeyna birbirine sımsıkı sarıldılar
Kloi :
- Seni kaybedeceğim diye çok Korktum.
- Bende çok korktum, hani diğerleri nerde ?
- Maxteria ve Areon aşağıda diğer kırk üç kişi de Tiva'nın girişinde.
- Kırk üç mü ? Nasıl olur siz yeryüzünün en iyi kılıçlılarısınız.
-Gorw'lar çok güçlülerdi.
- kloi krallığımız yok mu oldu ?Kloi hiç konuşamadan sadece gözlerini kapattı ve kafasını çok az salladı. Bu evet demekti. Frozeyna tekrar Kloi'ye sarıldı ağlamaya başladı. Kloi " burdan gitmeliyiz. Gitmezsek geri gelecekler ve ne savunmamız var nede askerimiz" dedi.
Aşağıya indiler yanlarına alacak hiç bir şey leri yoktu sadece yiyecek aldılar birazda altın alıp yola koyuldular. Kloi Tiva'dan çıkarken omuzunun üstünden Tiva'ya baktı, dişlerini sıktı önünce döndü Kloi'nin içi nefret doluydu. Atlar üstünde devam ettiler.
yedi gün gittiler tam yedi gün, artık açlıktan ve yorgunluktan zar zor hareket ediyorlardı. Maxteria bir buçuk gündür avlayacak hiç bir hayvan görememişti. Güneş batmak üzereydi, gök yüzü turuculaşmıştı. Kloi bir ışık gördü hatta birden fazla gördü. Küçük bir köye benzeyen bir yer. Yaklaştılar iyice evet burası bir köy. Köye indiler atları bağladılar ve yürüdüler küçük bir köye barına girdi kloi ve Maxteria. Kloi " kim bu köyün reisi "diye bağırdı. Bardaki curcunalı hava bir anda sessizliğe bıraktı kendini. Kimseden çıt çıkmıyordu köy halkı Kloi'nin duruşundan o kadar korkmuşlardı ki bu korku gözlerinden okunuyordu. Kloi daha fazla dayanamadı bardaki barmenin yakasından tutup çekti, kulağına yaklaştı " eğer bana bu köyün Reisini söylemezsen kalbin elinde olur !" Dedi. Barmen yutkunarak eliyle işaret etti şurdaki diye. Kloi reisi dışarı çağırdı.
Kloi;
- Reis sen misin ?
- e e evet
- biz Crois'leriz duymuş olmalısınız
- Evet duydum meşhur kılıçlılar sizsiniz
- doğru duymuşsun. Şu arkamda gördüklerin benim halkım sadece kırk beş kişi kaldık krallığımız yıkıldı askerimiz kalmadı. Bu durum da kaçmak zorunda kaldık. 7 gündür yoldayız bize kalıcak bir yer lazım.
- Burada kalabilirsiniz hiç sorun olmaz hatta bundan şeref duyarız.
- kalıcağımız yer neresi ?
- az ileride gelin göstereyim.Kloi Halkına baktı insanların suratındaki mutluluğu görünce tebessümle kafasını öne eğdi, kalacağı yer çok da iyi bir yer değildi sanki eski bir ahıra benziyordu, ama yapacak hiçbir şey yoktu şuan buna muhtaçtı Kloi. Kafasını yavaşça yastığa koydu ve yapması gerekenleri düşünmeye başladı. Yeni bir yerde yeni insanlarla tekrar krallık kurmak hiç kolay olmayacaktı.
~Torsia krallığı~
- Sen de kimsin ?
- Ben Gorw'lardanım
- Neden buradasın ?
- Croisler güçlüler bütün gorwları öldürdüler sadece ben kaldım.
-Ne demek Crois'ler güçlü. Ne demek kazanamadık !
- Efendim sadece kırk beş kişi kaldılar
-Güzel. Şimdi Torsia'yanın gücünü görmeye hazır olsunlar.