1. Bölüm

107 6 3
                                    

İki insan vardır hayatta... Biri gerçek aşkı bulan,diğeri gerçek aşkı bulamayan. Ben gerçek aşkı bulamayanlardandım.
Yağmur... Şu an belkide tek isteyim yağmurda. Yağmur şiddetlendikçe bende koşuşumu hızlandırıyordum. Yalın ayak koşarken taşlar ayağıma batıyordu,hatta acı bile sayılmazdı. Ağlamak istemiyordum ama hıçkırarak ağlıyordum. Koşuyorum,koşuyorum hiç durmadan koşuyordum. Sanki yol bitmiyor gibiydi. Ağlarken bir yandanda kafamda duyduklarım tekrar tekrar aklıma geliyor. " iddiayı kazandım,Derin'i kendime aşık ettim." Bu söz beni içimden yaralayan sözdü. Bu söz aklımdan geçerken yere düştüm. Başım dönmüştü. Daha şiddetli ağlamaya başladım. Yağmurlarda ağlamam arttıkça daha da hızlanmaya başladı,bana eşlik ediyorlardı. Bir anda önümde ışık belirdi... Araba ışığı gittikçe yaklaştı ama ben kalkamadım sanki ayağım yere mühürlenmişti. Ve tam önümde ani frenle durdu. Arabayla aramızda on santim ya vardı ya yoktu. Arabadan biri indi.
"Ne yapıyorsun sen,manyak mısın ?"
Ses vermeyince tekrar bir şeyler söyledi.
"Sana diyorum ? Duyuyor musun ? Yolumdan çekilsen güzel olur bence."
Sonra ağzımdan bir hıçkırık koptu ve tanımadığım çocuk yanıma geldi.
"Ne sorunun var senin ?" Tek kaşını kaldırarak bunu söylemişti.
Yüzümü kaldırdığımda yüzünü gördüm ve tek dikkatimi çeken yeşil gözleri olmuştu,çok güzeldiler. Ayağa kalmaya çalışıyordum ama bir türlü beceremiyordum en sonunda ayağa kalmaya çalıştığımı anlayıp beni kolumdan tutarak ayağa kaldırdı. Ruhsuzca yürümeye başladım tekrar. Ağlamam durmuştu ama hala bilincim yerinde değildi. Ne yaptığım, nereye gittiğimi bilmiyordum. Çocuk birden arkamdan bağırdı:
"Seni eve ben bırakıyım hiç iyi gözükmüyorsun."
Ben hiçbir şey söylemeyince arkamdan koşarak geldiğini anladım ve beni kucağına alıp arabaya götürdü. Kapıyı açıp oturttu sonra yana dolaşıp sürücü koltuğuna geçti. Bana sorular soruyordu ama hiçbir şey anlamıyordum. Başımın dönmesi artmaya başladı ve halsizleştiğim en son her şey karardı.
....
Uyandığımda oda farklıydı. Hiç tanımadığım bir odaydı burası. Ayağa kalkmakta zorlandım ama bir yerden destek alarak kalktım. Ayakta dururken biraz yalpalandım ama bir kaç saniye sonra geçti. Etrafıma bakınca sade bir oda olduğunu anladım. Yatak cam kenarının yanındaydı. Yatağın çaprazında boydan boya kaplayan bir gardolap vardı. Kapının karşısında kitaplık vardı ama kitaplık gibi kullanılmamıştı. Bir rafta parfümler vardı ama hiç kullanılmamıştı. İkinci rafta bir kutu vardı ama kutu kilitliydi. Kutu çok hoştu eskitilmiş büyük bir kutuydu. Bir raf daha vardı o rafta sadece cam kırıkları vardı ya da kalbinin içindeki camlardı. Kendi kırmıştı belli kan izleri vardı. Arkamı dönmemle yatağın karşısındaki aynayı fark ettim ve aynaya doğru yürüdüm. Aynanın karşısına geçtim kendimi inceledim. Göz altlarım morarmıştı ve üstümde kendi kıyafetlerim yoktu. Bana uzun gelen bir t-shirt ve altımda eşofman vardı. Nerde olduğumu anlamak için dışarı çıktım. Up uzun bir hol vardı. İlk önce bir odayı açtım kadın kıyafetleri vardı. Kıyafetler artık kullanılmıyormuş gibi hepsi düzenli bir şekilde kaldırılmıştı. O odadan çıkıp banyo olduğunu anladığım yere girdim. Kapıyı kilitledim ve elimi yüzümü yıkayıp çıktım. Bir oda vardı ama girmedim onun yerine tam karşıdaki diğer odalardan daha büyük olan odaya girdim yavaş bir şekilde. Kapıyı açar açmaz dikkatimi çeken piyano oldu. Piyano o kadar güzeldi ki o an piyano çalmayı bilmek istedim. Piyanoya ilerledim ve çok narin bir şekilde tuşların hepsine tek tek dokundum. Büyük bir konsol gördüm. Üstünde bir sürü resim vardı ve hepsi aynı kadının resmiydi. Niye hep bu kadın var diye aklımdan geçirdim. Kadın çok güzeldi. Işıl ışıl parlayan sarı saçları vardı ve kahverengi gözleri vardı ama o gözler sanki renkliymiş gibi dikkat çekiyordu gülümsemesindeki ışık gözlerine yansımıştı resmen. Çok bakımlı bir kadındı. Bir resmini elime aldım ve daha dikkatli incelemeye başladım.
"Bakıyorumda uyanmış ve hemen ortalığı incelemeye başlamışsın küçük."
Resme o kadar dalmış olmalıyım ki sesi duyar duymaz irkildim. Tam resmi elimden düşürürken tanımadığım çocuk son anda onu yakaladı.
"Çok çok afedersin. Bir anda ses duyunca irkildim."
Çocuk güldü, güzel gülüşü vardı bir kızı anımda etkileyecek bir gülüştü ama ben aldırmadım.
"Niye burdayım?"
"Bayıldın arabadayken bende evini bilmediğim için buraya getirdim."
Tam arkasını dönmüş giderken seslendim:
"Dur beklesene ya! Benim okula gitmem lazım nasıl gidicem ?"
"Hazırlan ben bırakayım seni."
"Tama teşekkürler. Bir de..."
"Çok soru soruyorsun ufaklık git hazırlan."
Göz devirdim bana ufaklık demesine. Kapıyı açıp ilk bulunduğum odaya gittim. Dolabı açtım o kadar çok kıyafet vardı ki istemsizce gözlerim kocaman oldu. Beyaz bir gömlek bulun onu giydim üstüm ama çok uzun olmuştu. Kendime aynada bakarken içeri biri girdi birden.
"O benim gömleğim."
"Evet, biraz büyük geldi gibi."
"Biraz mı ? Bence baya büyük gelmiş. Dur ben sana üstüne olucak bir şeyler bakayım."
On dakika sonra odaya geldi. Elinde beyaz bir gömlek ve siyah bir pantolon vardı.
"Hızlı giyin benimde okulum var."
Cevabımı beklemeden çıktı odadan. Hemen giyindim bende. Giysiler üzerime tam oldu. Hemen çıktım odadan. Kapını önünde hazır bir şekilde beni bekliyordu. Bu çocuğa niye güveniyordum bilmiyordum ama tek çarem bu olduğu için onunla gidiyordum. Aşağaya indikçe arabaya bindik. Okulumu tarif ettikten sonra hiç konuşmadık. Okuluma yaklaşmışken:
"Beni burda indirebilirsin."
Arabayı sağ çekip durdurdu. Hızlı ol der gibi bakış attı.
"Teşekkür ederim."
"Borcun olsun."
Dediğini anlamadım der gibi bakış attım.
"Bir gün sende benim için bir şey yaparsın diyorum."
"Tamam ama bir daha karşılaşacağımızı zannetmiyorum."
"Karşılaşacağız."
Söylediğini aldırış etmeden kapıyı kapattım. Okulun girişinde yola bakan Bade'yi gördüm. Gözleri beni bulur bulmaz koştu yanıma ve boynuma atladı.
"Dün peşinden geldim bulamadım sonra evine gittim ordada yoktun. Ardayla Çağrıyı aradım onlarlada aramadığımız yer kalmadı. Şimdi anlat hepsini. Nerdeyin?"
Bade konuşurken aklıma geldi ben çocuğa adını sormamıştım.
"Birinde kaldım."
"Kimde ?" Dedi, meraklı bir şekilde.
"Çocuğun adını bilmiyorum."
"Ve onda kaldın ?"
"Olay şöyle oldu çocuk beni eziyordu sonra arabaya taşıdı arabada bayılmışım evimi bilmediği için evine götürmüş."
"Yakışıklı mıydı ?"
Bade bu soruyu sorduğunda zil çalmıştı.
"Hiç incelemedim çocuğu sadece yeşil gözleri çok güzeldiler. Hadi sınıfa gidelim."
Merdivenden 2. kata çıktık. Sınıfımızın kapısında Arda ve Çağrı'yı gördüm. Aklımdan ne açıklama yapacağımı düşünüyordum. Arda sinirli bir şekilde:
"Nerdesin kızım sen. Ne kadar merak ettik biliyorsun demi ?"
"Özür dilerim."
"Sen iyisin ya bence önemi yok ne olup bitişinin." Çağrı bunu derken sarılmıştı.
Sonra Arda sarıldı. Hocanın gelmesiyle biz içeri girdik,Arda ve Çağrı da sınıflarına gitti. Derste herkes bizim Alper'le ayrılmamızı konuşuyordu. Bende onları aldırmayarak kendimi derse verdim. Son derse kadar bütün dersler böyle geçti. Son derste herkes konferans salonunda toplanacak diye duyuru yapıldı. Son ders zili çaldığında komferans salonundaki indik. Bütün herkes toplandıktan sonra müdür konuşmaya başladı.
"İki gün sonra yapılacak olan basketbol final maçı var. Geçen sene bir sayı farkla yendiğimiz okula yapacağız ama güçlü bir rakip onun için bu sene ne olur bilemeyiz. Onu için maça çok iyi çıkmanız lazım."
Onuncu sınıflardan bir kız ayağa kalkarak soru sordu:
"Hocam bizi buraya niye çağırdınız sadece basketbol takımını çağırsaydınız."
Müdür unuttuğu bir şeyi hatırlamış gibi:
"Haaa o konuya gelirsek yarın iki final okulu arasında parti olucak.
"Saat kaçta hocam?"
"Saat 19:30 da başlayacak. Şimdi evlerinize gidebilirsiniz."
Okuldan çıktıktan sonra Buket beni dürttü.
"Derin alışverişe gidelim yarın için elbise alalım."
"Tama o zaman şimdi gidelim."
Okul sonrası direk elbise almaya gittik. Üç saat sonra parti için her şeyi aldık.
....
Bugün kimse okula gitmemişti. Bade sabahtan bize gelmişti. Annem bize kahvaltı hazırlamıştı. İlk önce kahvaltı edip sonra hazırlanmak için odama çıkmıştık. İlk önce aynanın karşısına geçip makyajımızı yapmaya başladık. Makyaj işi biraz uzun sürmüştü beğenmeyip silip silip durduk. Sonra Bade'nin saçlarına maşa yaptım. Yarım saat sonra da kendi saçımı düzleştirmeye başladım. İşim bittikten sonra elbiseleri giydik. Benimki sade su yeşili bir elbiseydi altına beyaz bir ayakkabı elime küçük bir çanta birde küçük su damlası kolyemi takmıştım. Bade'nin elbisesi toz pembeydi üstünde taşlamalar vardı altını beyaz bir ayakkabı ve küçük bir çanta aldı. Saat 19:00 gibi Arda'lar aşağıya gelmişti bizde aşağıya indik. Bizi görür görmezler yaslandıkları yerden doğruldular.
"Bu elbiseler çok kısa!"
"Sende çok yakışıklı olmuşsun Ardacım." Deyip arabaya bindik.
Tam 19:30 da parti kapısındaydık. İçerisi çok kalabalıktı. Bir masa bulup oraya geçtik. Bade bir çocuğa bakıp bakıp duruyordu. Külahına fısıldayarak:
"Sen kime bakıyorsun öyle ?"
"Şey şurdaki çocuk çok tatlı değil mi ? O da bana bakıp duruyor."
Kafama çevirip dediği çocuğa baktım. Kumral bir çocuktu uzun boylu yakışıklı bir çocuktu.
"Evet, yakışıklı çocuk yakışırsınız."
Biz çocuk hakkında konuşurken anons yapıldı.
"Herkes bir eş bulsun ve ortada çember oluştursun. Her el çırptığımda eşinizi sola doğru döndürerek bırakıyorsunuz."
Arda'yla ben,Çağrı'yla da Bade eş oldu. Ortaya geçip herkes gibi dans etmeye başladık. El çırpma sesi duyduğumuzda Arda beni sola doğru dönürerek bıraktı. Ve geldiğim eş karşısında kas katı kaldım.

Gerçek HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin