Boş bir depoda gözlerimi yavaş yavaş araladıktan sonra etrafıma bakınmaya başladım. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordum. Biraz daha etrafıma bakındıktan sonra bir kapı olduğunu farkettim. Bir kaç adamın ürkütücü sesi ve basamaklardan aşağı inerken çıkardıkları ayak seslerini duyabiliyordum. Muhtemelen buraya geliyorlardı. Şuan hernerdeydim, nasıl getirildim bilmiyordum ama bunun pis bir iş olduğu belliydi. Bunları düşündüğüm sırada kapı açıldı. İçeri neredeyse serinkanlı katil diyebileceğim iki adam girdi. Onlar bana, ben onlara bakıyordum. Korkak biri olduğum için hiçbirşey soramamıştım. Neden buradaydım? Neden hiçbirşey hatırlamıyordum? Adamlardan biri gelip kolumu tutup çekiştirmeye başladığı sırada düşüncelerim bölündü. Yüzlerini yakında inceleyebilme fırsatım olmuştu. Biri kolumdan sıkı sıkı tutarken diğeri kapıda bekliyordu. Kolumu tutana baktığım zaman aslında hafif sarı saçlı, kızgın suratlı, ve gayette şık giyinmiş biri olduğunu gördüm. Bu adamın gülünce surat ifadesinin nasıl değiştiğini çok merak ediyordum. Daha doğrusu hiç gülüyor muydu acaba? Yüzümü birkez çevirip baktığımda aslında gayette yakışıklı biri olduğunu farkettim. Böyle birinin burada ne işi vardı ki. Beni sürükleyecek derecede çekiştirdiği zaman "yürüyebilirim." dedim. Çünkü dizlerim morarmıştı ve acıyordu. Bana o kızgın bakışlardan birini atıp ayağa kalkmamı bekledi ve sonra yine o koca eli koluma yapıştı. Yanımda iki adam koluma girmiş bir şekilde yürürken nasıl komik göründüğümüzü merak ediyordum açıkçası. Uzun ve dar bir koridora girdik. Kırık borulardan damlayıp yavaşça yere düşen su damlalarının sesini duyabiliyordum. Bir sürü lamba vardı ama birçoğu yanmıyordu ve kırıktı. Duvarlarda bir sürü küfür ve iğrenç yazılar yazıyordu. Bu yerden gerçekten kaçmam gerektiğini o an anlamıştım. Tam o sırada kafamı bir anlığına yukarı kaldırdım ve küçük ama benim sığabileceğim bir boşluk gördüm. Ama boyum oraya çıkmaya yetmezdi ki. Uzun koridorda biraz daha yürüdükten sonra bir sandalye gördüm. Tahtaları soyulmuş ve neredeyse heryerinde toz var diyebileceğim eski bir sandalyeydi. Tam o anda aklıma boyumun yetmediği o boşluğa bu sandalye sayesinde çıkabileceğim geldi. Ve o an nasıl oldu bilmiyorum ama bir anda iki kolumu da o iki adamdan çektim. İkisi birden bana baktığında birinin kolunu bir elimle çevirip beni tutmasını engellerken diğer elimle de yüzüne sert bir yumruk geçirdim. Ardından o adamı diğerinin üstüne fırlattım. İkisi birden yerde yuvarlanmaya başladı. Ardından daha önce farketmediğim ama sağda duran merdivenlerden aşağı yuvarlanmaya başladılar. Bende bunu fırsat bilip ters yöne doğru koşmaya başladım. O kadar hızlı koşuyordum ki nefes almakta zorlanıyordum. Sandalyenin yanına yaklaştığımda bir an bile durmadan sandalyeyi kaptım ve koşmaya devam ettim. Tavandaki küçük boşluğun yanına geldiğimde hemen sandalyeyi koyup bir ayağımı atıp ellerimin yardımıyla tırmanmaya başladım. Çıktığımda ise heryerin tozlu ve iğrenç koktuğunu farkettim. Tabi birde arkamdan kapağı kapattım. Çünkü merdivenden düşen adamlar ses çıkarmıştı ve diğer adamların dikkatini çekmişti. Muhtemelen şu an beni arıyorlardı. Vakit kaybetmeden dizlerimin üstünde sürünerek ilerlemeye başladım.