ALFA

306 20 1
                                    

Sabah Jongin'in sesi ile uyanmıştım. Birisiyle konuşuyordu. Daha doğrusu birileri ile...

Yavaşça gözlerimi açarken, ağzımı kocaman açmış esniyordum bir yandan da. Kulağımı dolduran en sevdiğim sesle gözlerimi tamamen açtım ve o'na baktım. O da gülerek bana bakıyordu.

Onun kucağında uyuya kalmıştım ve gülüşü ile uyanmak harika bir histi. Dudaklarına hızlı bir öpücük yerleştirip kafamı çıplak göğsüne sakladım. Kızarmış yanaklarımı görmesini istemiyordum.

Jongin'in kahkası ile beraber kulağıma gelen ses ile resmen donmuştum. Bu bir kahkahaydı ama Jongin'e yada bana ait olmayan, daha ince ve yumuşak bir kadın kahkahasıydı.

Kafamı birazcık sıcak bedenden ayırarak arkama bakmaya çalıştım. Göz ucuyla gördüğüm Krystal ile ufak bir çığlık atıp tekrar Jongin'e sığınmıştım o ise sadece daha çok gülmeye başlamıştı.

Krystal'e ait olmadığını düşündüğüm başka bir kadın sesi konuştuğunda sanki mümkünmüş gibi daha da sokulmuştum esmer bedene. 

"Hadi aşk kuşları, bu anı bende bölmeyi hiç istemem ama artık yola çıkmalıyız. "

Krystal ve tanımadığım yabancı biraz daha güldükten sonra Krystal'in sesini duydum bu seferde. Tanrım! Utançtan ölmek üzereyim. Jongin de bende çıplağız ve onlar sohbet edip duruyor. Şu battaniye de olmasa...

"Neyse biz çıkalım da sizde hazırlanın. "

Sonunda duyulan kapı sesi ile hemen yüzümü gömdüğüm yerden çıkartıp odaya göz attım. Gittiklerinden emin olduktan sonra Jongin'e döndüğümde hala sırıtarak bana baktığını gördüm.

"Tanrım, Jongin neredeyse utançtan ölmek üzereydim ve sen sadece gülüyor musun ?"

İnanamaz bir şekilde ona bakarken o hala sırıtıyordu. Dayanamayıp gülümsediğimde fazla sert olmamasına dikkat ederek koluna vurmaya başladım.

"Acele edin hadi !"

Dışardan gelen sesle hemen Jongin'in kucağından kalkıp üstümü giyinmeye başladım. İkimizde hazır olduğumuzda dışarı çıktık.

Krystal yanında aynı onun gibi harika bir yüze sahip kısa saçlı bir kızla el ele bekliyordu. Yaklaşık aynı boydaydılar sanırım. Krystal yine ilk karşılaşmamızda ki gibi paspal görünürken yanındakinin sade kıyafetleri bile çok sık görünüyordu.

"Amber, Sehun "

"Merhaba Sehun. Krystal senden bahsetmişti ama gerçek olabileceğine pek inanamamıştım. Bende bir cadıyım bu arada ama Krystal gibi yarı kurt falan değilim tabi. "

"Memnun oldum "

Başımı hafif bir şekilde eğerek selam verdikten sonra arkamda sessizce bekleyen Jongin'e döndüm. Gülümseyerek bana baktıktan sonra elimi tuttu.

"Hadi artık yola çıkma vakti. "

Amber'ın sesi ile hepimiz yürümeye başladık. Krystal ve Amber önde ben ve Jongin arkada yürüyorduk. Ne çok hızlı ne de yavaştık. Ormanın derinliklerine doğru ilerliyorduk.

Bir kaç saat yürüdükten sonra yorulmuştum. Amber da  yorulmuştu ama yinede benden iyi durumda görünüyordu. Krystal ve Jongin ise o kadar saat yürüyen onlar değilmiş gibiydiler.

Çok küçük sayılamayacak bir gölün yanına vardığımızda dinlenmeye karar verdik. Jongin'le bir ağacın dibine oturduğumuzda Krystal ile Amber da karşımıza oturdular.

RUNAWAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin