1.BÖLÜM

136 7 0
                                    


Belki çoğu insanın sahip olmak istediği parayı nereye harcayağını bile bilemediğin, sarayları andıran evlerinin , kimsenin sahip olmadığı son model lüx arabaların, en güzel kıyafet ve ayakkabılarının olduğu gösterişli bir hayat. İstediğin gibi yaşadığın nerde ne zaman ne yaptığının kimseyi ilgilendirmediği, kiminle birlikte olduğun ya da nerede olduğuna karışılmayan bir hayat. Ah ne hoş değilmi.(!)

Yanaklarımdan süzülen sayısız yaşları sol elimin tersiyle silip müziğin sesini biraz daha açtım. İçimdeki çığlıklarımı bastırıyordu sanki müzik sesi. Bir yandan huzur verirken bir yandan da içimdeki enkazı dağıtıyor canımı daha da çok yakıyordu ama sanırım huzur tarafı daha ağır bastığı için kapatmak yerine sesini açıyordum . Burnumu peçeteye sümkürüp peçeteyi de ilaç kutuları ve kirli peçetelerle dolu olan çöp kovasına fırlattım. Ağzına kadar dolu olduğu için fırlattığım peçetenin diğer çöplerin üzerinde dengesini sağlayamayıp yere düşmesini umursamadan kafamı önümde duran onlarca rengârenk hapa çevirdim. Pembe, kırmızı, yeşil, mavi...

Birsürü rengi vardı. Hoş gözüküyorlardı ama can yakıcıydılar. Aynı benim hayatım gibi. Dışarıdan renkli ve ulaşılmaz bir hayatım olduğunu insanların övgü ve beğenilerinden anlamak zor değildi. Ama bu renkli (!) hayatımın bir gün canımı bile hiçe sayacak kadar can yakıcı oluşunu kimse umursamıyor, görmüyordu. İşte bu da beni bir kaç kat daha içeri çekiyordu enkazımda. Hıçkırığımla birlikte çalan kapıyı umursamadan yüksek sesteki şarkıya mırıldanarak eşlik ettim. Israrla bir kaç kez daha çalan kapı -en son seferinde biraz daha sert- beni kendime getirirken alel acele önümde duran hapları avuçlayıp komodinimin çekmecesine tıkıştırdım ve gözyaşlarımı durdurmaya çalışma çabalarım içinde yatağımın içine girdim. Kapı son kez tıklatıldığında "Gir!" komutumla içeri daha önce evde gördüm mü onu bile bilmediğim sayısız hizmetçilerimizden birisi girdi.

"Işık Hanım babanız eve bir hanımefendiyle geldi ve bu yüksek müzik sesinden rahatsız olduklarını belirttiler efendim." gülümsedi.

"Söyle onlara ben de onların fingirdeşip gece yatağa geçtikten sonra da iniltilerinden rahatsız oluyorum ama sesimi çıkaramıyorum. Bunu babama iletiniz lütfen." diye sertçe belirttiğimde hizmetçi pörtlettiği gözleriyle bana bakıyordu. Şaşırmışa benziyor aynı zamanda da ne diyeceğini düşünüyor gibiydi.

"A-ama efendim..." diye memnuniyetsizliğini belirtmek istercesine konuşurken gözlerimi sıkıca yumdum ve nefesimi dışarı üfledim.

"Tamam kapatıyorum müziği."

Hizmetçi olumlu anlamda başını sallayıp usulca odamdan çıktıktan birkaç dakika sonra ben de yatağımdan çıkıp müziği kapattım. Çekmeceye umursamazca fırlattığım hapları tekrar çıkarıp yatağımın üzerine koyarken gözlerim odamda geziniyordu. Son kez görüyordum belki de 18 yılımın geçtiği bu dev odayı. Gözlerim duvarda asılı olan bebekliğimden bu yana çekinmiş olduğum yüze yakın fotoğrafa takıldığında gülümsedim. Ama yine o en ortadaki poster mutlu ediyordu beni. Yüze yakın fotoğrafın içinde en çok onu beğeniyordum çünkü annemle bana ait olan ilk ve tek fotoğraftı. Bunu geçen sene babamın annem öldükten sonra birdaha hiç kullanmadığı yatak odasına gizlice girdiğim zaman bulmuştum. Alıp birçok kez çoğalttırdıktan sonra da ayriyeten posterini yaptırıp odama asmıştım. Günlerce o fotoğrafa sarılıp uyumuş dertlerimi de yine o fotoğrafa anlatmıştım sanki annem beni duyacak ve bana yardım edecekmiş gibi.

Ne aptalım.

Sürahiden oldukça büyük olan su bardağına suyu doldurup sürahiyi usulca yere bıraktım. Son kez odama göz gezdirip eşyalarımla küçük bir vedalaşma faslı yaşadıktan sonra avucuma aldığım hapları ağzıma doldurdum. Habercilere büyük haber babama da büyük sermaye çıkacaktı. Yarın sabah bütün haberler, magazinler beni konuşacak bütün gazeteler ilk sayfarına kocaman yazılarla 'ŞOK ŞOK ŞOK! ÜNLÜ İŞ ADAMI İSMAİL KORAL'IN BİRİCİK KIZI IŞIK KORAL DÜN GECE ODASINDA YUTTUĞU HAPARLA CANINA KIYDI.' yazacaklardı.

KARANLIK ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin