Burcu
Dudaklarımda onunkileri hissettiğim an aklım başımdan uçup gitmişti. Artık beynim değil, sadece kalbimi duyuyordum. Kendime hakim olamadan ellerimi boynuna sarıp Berki daha da kendime yaklaştırarak sımsıkı ona tutundum. Ağaça daha fazla bastırdı beni ve daha tutkuyla öpmeye başladı. Zar zor dudaklarımı ondan kopararak ağır ağır nefesimi dermeye çalıştım. Gözlerim hala kaplıydı. Alnımı burnuna dayadım ve yerinden zıplayan kalbimi durdurmak istedim."Berk, her seferinde beni böyle kendine çekip öpemezsin" nefessiz şekilde hala gözü kapalı dediğimde boğazından boğuk bir gülme duydum. Bunun karşısında gözlerimi açarak onun bana tutku ve mutlulukla bakan gözlerine odaklandım. O da tıpkı benim gibi zorla nefes alıyordu.
"Neye gülüyorsun?"
"Bir kaç saniye önce seni hunharca öperken ama dudakların öyle demiyordu" göz kırparak dediğinde yanaklarımın yandığını hissederek omuzuna hafifçe vurunca başını arkaya atıp güldü.
"Gülmesene! Yaptığın hiç adi değil, sana karşı koyamadığımı çok iyi biliyorsun" dediğimde kaşlarını havaya kaldırarak razı şekilde bana baktığında bir saniye önce ne dediğimi anlayarak kendime gözlerimi devirdim ve kafama vurdum.
"Demek bana karşı koyamıyorsun?" Fısıldayarak bana bir kez daha yaklaştığında parmağımı kaldırarak dudağına bastırdım ve net şekilde yüzüne baktım.
"Aklından bile geçirme, hala fikrimden dönmüş değilim, belki evet, bir az fiziksel çekicilik olabilir-" dediğimde Berkin bir kaşı havaya kalktı ve beklentiyle bana baktı. Derinden nefes alarak gözlerimi kıydım. "Tamam, fazla fiziksel çekicilik olabilir, ama hala bizim beraberliğimizin iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum, o yüzden lütfen, yapma" ciddi şekilde dediğimde Berk güldü.
"Ya ben ciddi söylüyorum, neden gülüyorsun sen?" Sinirle dediğimde sırıtarak parlayan gözlerini bana doğrulttu. Yüzünde şeytan bir ifade vardı ve bu ifade beni çok korkutuyordu. Bir şey demedi, elini kaldırarak hala dudağında olan parmağımı alıp elimi avucuna sardı ve kaldığı yerden bana yine yaklaşmaya başladı. Kalbim yine gittikçe daha hızlı atmaya başladı. İstemeden gözlerim o dolgun dudaklarına kaydı. Gözlerim nerdeyse kapanıyordu. Tam da beni öpecek derken dudakları yan geçti ve kulağımda durdu.
"Bak, sana böyle yakın dururken nasıl kendinden geçiyorsun. Ben de dediğimde çok ciddiydim, Burcu. Ben seni istiyorum ve seni elde edene kadar da asla senden vazgeçmeyeceğim. Birlikte nasıl güzel olacağımızı sana kanıtlayacağım ve seni düşüncenden vazgeçtireceğim. Şimdiyse, sete geç kalıyoruz, hadi gel" diyerek aniden bir şey yapmama izin vermeden yine dudaklarıma yapışarak küçük bir öpücük kondurup göz kırptı ve sete doğru ilerlemeye başladı. Bir an yerimde donup kalmıştım, arkasından bakıyordum. Kalbim hala yerinde esiyordu. Bir günde bu kadar öpücüğü bünyem kaldıramıyordu, e bu adam da kafasına taktı, beni vazgeçirenecek her defasında böyle öperse, kesin bir iki güne tahtalı köye giderdim. Elimi kalbimin üzerine koyup derinden nefesimi çektim.
"Hain" kendi kalbime fısıldadım. Her seferinde beni kendimden geçiriyordu ve Berkin karşısında hislerimi daha fazla gizlememe imkan vermiyordu. Bir az sakinleştikten sonra Berkin arkasınca ağaçların arasından sete doğru yürümeye başladım. Telefonumun sesini duyunca cebimden alıp ekrana baktığımda Berk C.dan mesaj geldiğini görünce dudağımı ısırdım.
Benimle görüşmeyenecek vazgeçmeyeceğimi biliyorsun, değil mi?
Bir de bu Berk C. çıkmıştı başıma. Neden tüm Berkler bu kadar ısrarcı oluyorlardı ki? Söz konusu isimde miydi? Yoksa başka bir şey mi vardı? Oflayarak telefonu sertçe cebime soktum ve kaşlarımı çattım. Berk Cnin kalbini kırmak istemiyordum, ama kibarca nasıl ona hayır diyecektim bilmiyorum. Ben zaten sahilde kendimi aydın şekilde ifade ettiğimi düşünmüştüm, ama belli ki o beni anlamamıştı, ya da anlamazlıktan gelmişti. Bir de bunu Berk duysa vardıya, kesin bu sefer o çocuğu dövecekti. Ellerimi gerginlikle saçlarımdan geçirdim. Kafamı dağıtmak için başımı titrettim. Şimdi bunu düşünmenin zamanı değildi. İlk önce Berkle, daha sonraysa Berk Cle ilgilenecektim. Şimdiyse sahne çekimlerim vardı. Karavana girdiğimde Tolga orda oturmuş, sahne repliklerini çalışıyordu. Oflayarak yanına kendimi attığımda kaşı kalkık şekilde bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Sen ANı
RomanceGörüştükleri andan beri bir birine nefret eden iki oyuncu. Bir birlerini görmeye bile gözleri yokken, hayır diyemeyecekleri bir projeyle bir araya gelirlerse, ne olacağını siz düşünün! Ateşle barutun karışımı bir ilişki. Eğlenceli ve bir o kadar da...