•24.Bölüm-Beklenmedik•

5.9K 241 15
                                    




-

İkimizde sevgiye muhtaç, bedeni büyük fakat ruhu küçücük kalmış çocuklardık. Küçücük parçalara ayrılmıştık, sevdiklerimiz tarafından. Bir yanımızda hâlâ taze bir yara vardı, diğer tarafımız ise yaraların sebebi olan sevgiye muhtaçtı. Sevgisizlik, insanı başkalaştırırdı. Sevgiden yoksun insanlar, nefretle hayatta kalırdı. Nefret ise sadece bir insanı değil, insanlığı öldürebilecek kadar büyük bir silahtı. Fakat Devrim, yaralarımın üzerine toprak atmış ve tam kalbimde bir bahçe yetiştirmişti. Ona gebeydi tüm tohumlarım, ona gebeydi kalp atışlarım. Devrim Korel, bana sevgiyi öğretmişti. Karşılıklı olup olmaması umurumda bile değildi. Nefretle dolu kalbimden geriye sadece onun sevgisi kalmıştı. Kendimden yaşça büyük bir adama âşıktım. Ne boyu boyumaydı ne de huyu huyuma. Sadece ruhu, ruhuma yakışmıştı ve ötesi yoktu.

''Geride bıraktığımız tüm 17 yaşlarımız olalım, birbirimizin. Yaşanmamışlıklar adına öleceğimiz ana kadar yaşayalım."dedim, gülümseyerek. Cümlelerimin ardından Devrim'in de gülümsediğini gördüm fakat sadece dudakları değil gözlerinin en derinlikleri de gülüyordu. Devrim, hiçbir şey söylemeden beni koltuğa yatırdı. Şaşkınlıkla ona bakarken yanımda ki küçücük alana kıvrıldı ve başını, göğsümün üzerine koydu. Güçlü parmakları belimi sardı ve sanki huzura erişmişçesine yavaşladı nefes alışları.

"Devrim, burada rahatsız olursun. Yatağa gidelim,"

"Oldukça rahatım, uyu çirkin ördek yavrusu."dedi, boğuk bir sesle. O böylece bana sarılmış yatarken aklıma gelecek son şey uyumak olurdu. Ürkekçe parmaklarımı, saçlarının tutamlarının arasında gezdirdim. Yumuşacık saçları, avuç içlerimi gıdıklandırıyordu. Her bir santimini keşfetmek istiyordum. Ne ara bu hâle geldiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Tek bildiğim, teninin izlerini ruhuma kazımak istediğimdi.

❄️

Yüzüm, Devrim'in avuçlarının arasındaydı. Yıllardır özlemini duyduğum babamın dokunuşlarındaki şefkat gizlenmişti parmak uçlarına. Güçlükle gözlerimi açtım ve gümüş grisi gözleriyle karşı karşıya geldi gözlerim. Suratına hafif bir tebessüm yayıldı, gülüşünün sıcaklığı kalbime ulaştı. ''Günaydın gökkuşağı,''

Kaşlarımı çatarak Devrim'e baktım. Normalde bana karşı sevgi cümleleri 'çirkin ördek yavrusu, küçük' olurdu fakat bu sefer değişmişti. Uyurken kafasına bir şey düştüğüne ihtimal vermekle yetindim. ''Gökkuşağı?''dedim, tek kaşımı kaldırarak.

''Hıhı,''

''Ne demek istiyorsun?''

''Öğrenirsin,''

Dudaklarımı, kirli sakallı yanağına sürttüm ve küçük bir öpücük kondurarak geriye çekildim. Pekâlâ, buna alışmam biraz zaman alacaktı. Devrim, benim aksime dudaklarını, dudaklarıma bastırdı ve tutkulu bir sabah öpücüğü bahşetti. ''Kalkmamız lazım, dışarıda kahvaltı edeceğiz. Hava soğuk, sana benim kazaklarımdan getireyim.''dedi ve yanımdan kalktı. Yanımdan ayrılır ayrılmaz sonsuzluğu anımsatan bir boşluğa yuvarlanmıştım. Tutulmuş vücudumu esnettikten sonra koltuktan kalktım ve telefonuma baktım. Annemden on tane cevapsız çağrı vardı, içime korku tohumları ekilmişti. Hızlı bir şekilde annemi aradım ve telefonu açmasını beklerken nefesimi tuttum. Odanın içinde iki yana doğru geziniyordum, annemden hâlâ cevap yoktu.

İçimde ki korku saniyelere meydan okuyacak bir şekilde büyüyordu. Devrim, yanıma geldi ve kazağını bana uzattı. Çalan telefonuma doğru baktım ve titreyen ellerimle cevapla tuşuna bastım. Annem olması gerekiyordu fakat değildi. Telefonda ki ses kesinlikle Ümit Korel'e aitti. "Devrim'le birlikte olduğunu biliyorum. Şimdi, onun göremeyeceği bir yere geç konuşacaklarımız var."

Soğuk Yangın|Devam EdecekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin