Ben Oğulcan OĞUZ.
Arkadaşlar arasında sıcakkanlı olsamda sinir olduğum kişilere ise orasını siz sormayın.
Kendimi tanıtmaya gelirsek; 17 yaşındayım. Komik biriyim çoğu kızın gözdesiyim onlar bana çıkma teklifi ettiğine göre öyle olmalı herhalde. Her erkek gibi futbol ve basketbol aşığıyım. Araba kunlanmasını biliyorum 15-16 yaşında mı ne öğrenmiştim motor ve yarışları tutkumdur. Çoğu yarışa katıldım ve kazandım. Kafama estiğinde çapkın sayılabilirim ama sadece sayılabilirim, kızıllar tercihimdir. Babam ve annem OĞUZ MİMARLIĞIN kurucuları bu yüzden kaderim mimarlık. Zaten sorun ettiğim yok yanlış anlamayın resim ilgi alanıma giriyor. 5 yaşında oldukça tatlı benim şekerparem Beril adında bir kız kardeşim var. Annemi küçük yaşta kaybetim. Okulun Baketbol Takımının kaptanıyım bu okul ve diğer okullar da tanınmama yardımcı oldu. Serseriklillerimi saymazsak. Koyu Galatasaraylıyım. En büyük korkum ise sevdiklerimi kaybetmektir doğrusu sevdiğini her insan evladı kaybetmekten korkar. Sinirli olduğum zamanlarda sigara içerim aynı şu anda olduğu gibi. Yıldıray, Çağtay ve İlker yakın arkadaşlarım. Çağtay ve İlker ile orta sondan tanıştım. Yıldıray'ı ise küçüklükten beri tanırım ona canımı bile emanet ederim. Ettim de zaten eğer etmeseydim şuan burda gecenin bir vakti elimde sigara ile oturuyor olmazdım. Son pişmanlık fayda etmez demi ama.
Ayliz'Ay Pırıltım' benim evet o kızı gerçekten fazla sevmiştim.
Yoksa kendimimi kandırıyorum salaklık mı yapmış oldum şimdi ben.
Yıllardır tanıdığın bir arkadaşa hata kardeşe güvenir insan demi. Peki ya sevdiğin insan canım dediğin.Bağırmak, çığlık atmak, yok olmak, acizliğin dibine vurmak bu olsa gerek herhalde şuan hissetiklerim, yapmak istediklerim hepsi içimde yaşanılanlar bunlar ama dışarıda olan sadece taş gibi ifadesiz bi surattan ibaret. Denizin kayalara bindirirken ki gelen sesi ve uzaktan gelen köpek sesleri ve tepepde cızıldıyan sokak lambası.
Çok tuhaf değil mi? Senin içinde fırtınalar kopar şu siktiğimin dünyasında bağrışlarını duyan bi Allahın kulu yok.
Sigaramdan son kez bir nefes aldım içime zehrini akıtım içimdeki zehirden düşüncelerimden ağır basar diye. Verdikten sonra sigarayı söndürmeden katran karası Marmara'ya fırlatım bir süre savaştı ateş, su ile yine kaybeti söndü Marmara'nın dibini boyladı. Arka cebime uzandım bir tane daha alıp yeniden yaktım. O olaydan sonra bu kaçınçı oldu lan.
"Sikiyim ben böyle hayatı!" sesimi yükselte bildiğim kadar bağırdım.
"Sorunlarını sigara fabrikasının tüm stoklarını bitirip veya somut olmayan bir varlığı sikerek çözemezsin biliyorsun değil mi?" dedi arkadan gelen bu sesle irkildim.
Arkamı dönünce bir çift zümrüt yeşili gözlerle karşılaştım. Gecenin karanlığında bu kadar parlaması anormal derecede tuhaftı. Kızıl-Kahve şaçları belinin biraz altında bitiyordu. Doğruyu söylemek gerkirse fizigi bir erkeğin dönüp 2-3 kere bakacağı türdendi oysa ki beyaz gömlek ile uzun ve biçimli bacaklarını saran dar paça koyu mavi bir pantolonla bile böyleyse. Yüzü de öyle, gözleri ön plana çıkıyordu, yay gibi kaşlarını çattığından dolayı beyaz anlında biri tam diğeri yarım çizgiler belirmişti. Küçük burnu azda olsa kızarmıştı oysa ki yazın sonundaydık. Dudakları ise söylenecek kelime yok gerçek mi acaba? Saçmalama Oğulcan kız 16-17 gibi gösteriyor tabi ki gerçektir. Onu tekrar baştan aşağı süzdüm ve arkasındaki varlığı fark ettim köpek miydi o?
Sağ elini kaldırdı bana doğru sağa-sola saladı ve yumuşak sesi ile "Hey orda mısın?" dedi.
Daldığım yerden derin bir nefes alarak kurtuldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Yabancı
Teen FictionYasaklar içinde tanıdım ben o'nu... O bana yasak ben ona TUTSAK!!! "Hayâlimde elini tutuğum anlarda bile. Ne kadar yakınsa? Bir o kadar uzak aslında..."