-Unut beni.
-unuTamam..-------------------------------------------------
Sabah Alondra'nın sesiyle uyandım. Baktığımda kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın."
"Günaydın Linda."
Sofra çok güzel hazırlanmıştı. Özellikle de kızarmış sosisler.
Sosisten bir tane almaya yeltenecektim ki Alondra elime vurdu."Aaa çoçuğum çok ayıp." dedi dalga geçercesine.
İkimizde gülmekten kendimizi alamadık.
"Misafirlerimiz gelsin hep beraber otururuz sofraya." dedi.
"Misafir mi? Kim gelecek ki? dedim.
"Carl , Amy ve David'' dedi. Yüzünde 'onlardan başka kim olabilir?' ifadesi belirmişti.
Odama gittim ve üzerimde ki pijamalarımı çıkarıp kot pantolonumu ve beyaz sade t-shirtümü giydim. Saçlarımı da yandan bir örgü yaptıktan sonra bugün sadece televizyon izleyip yatmaya karar verdim.
Zil çaldı ve Alondra ''Geldim!'' deyip kapıyı açtı. Gelenleri karşıladıktan sonra masaya oturduk. Carl, Alondra'ya gözüyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Alondra başını onaylarcasına salladıktan sonra öksürdü.
''Mmm şey. Linda sen dün benim odama gelmiştin ya. Ne diyecektin?''
Alondra'nın yanakları kızarmıştı. Yalancı bir öksürükten sonra kaşlarımı çattım.
''Hiç , hiç birşey demeyecektim. Sizin de utanmanıza sebep oldum sanırım.'' deyip Amy'e göz kırptım. İkimiz de güldük. Alondra kaşlarını çatmıştı. Ama hiç birşey demedi.
Çayımdan bir yudum aldıktan sonra Alondra'nın odasına neden girdiğimi düşündüm. Dylan için girmiştim! Doğru ya! Dylan'la bugün buluşacaktık. Tamamen unutmuştum. Bu şokla çayı David'in üzerine dökmedigime hala şükrediyorum.
**********************
Sofradan hızla kalktıktan sonra direkt dolabımın karşısına dikildim. Gitmeye çoktan karar vermiştim ama ne giyeceğimi hala düşünüyordum. Sonra siyah deri montumu , siyah yüksek bel pantolonumu ve siyah beyaz çizgili salaş t-shirtümü giymeye karar verdim. Altınada siyah deri botumu giyip evden ayrıldım.
********Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Patrick Cafe'ye yaklaşmıştım. Onu gerçekten çok özlemiştim.
İçeriye girdiğimde onu görememiştim. O sırada yanıma bir görevli yaklaşıp
"Linda Warner?" dedi.
"Evet. Benim."
"O zaman 13 numaralı masaya buyrun.Lütfen."
Masaya oturduğumda bir mesaj sesi gelmişti.
'Evet Linda Warner. Öncelikle geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Şimdi sağına bak.'
Bu mesajı Dylan göndermişti. Biraz bekledikten sonra kafamı sağa doğru çevirdim. Ama kimse yoktu. O sırada sol kulağımda birinin nefes alış verişini hissettim. Yutkunduktan sonra kafamı hızla çevirdim ve birinin dudaklarıma yapıştığını fark ettim. İlk başta tepkisiz kalmıştım. Ama Dylan'a karşılık verememe gibi bir şansım yoktu. Kendime hakim olamazdım.
Bir süre sonra dudaklarımdan ayrıldı ve
"Bakıyorumda sen de beni özlemişsin Linda Warner."
Utanmıştım. Ama bunu belli etmemem gerekiyordu.
"Habersiz bir şekilde dudaklarına yapışan ben değildim Dylan Ross."
Birbirimize soyadlarımızı söyleyerek hitap etmenin amacını ben de anlayamamıştım.
"Mutlu olacağını düşünmüştüm Linda Warner."
Ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Mutlu olmuştum ama bunu ona söylemek istemiyordum. En azından ilk buluşmamızda. Konuyu değiştirmeye çalışarak
"Soyadımla hitap etmezsen sevinirim."
Yüzünde ki alaycı tavırla
"Peki.Öyle olsun bayan burjuva."
"Hey! Yapma Dylan. Lise zamanlarını hatırlatma bana."
Lise yıllarımda marka takıntım olduğu için bana burjuva diyorlardı. Dylan da dahildi. Ve hala devam ediyordu.Ben de ona
"Ya da hatırlatabilirsin. Bay Casper."
Teni beyaz olduğundan dolayı ona casper diyorduk.
Yüzümde ki şeytani gülüş verdiği cevapla yok olmuştu.
"İstersen daha da fazlasını hatırlatabilirim."
Aklıma onunla beraber geçirdiğimiz günler geldi. Her anını, her saniyesini hatırlıyordum.
Masanın üstüne kırmızı bir kutu kattı ve açmamı söyledi. Ellerim titriyordu. Heyecanlanmıştım sanırım. Yavaşça açtım ve içindekileri gördüğümde kendime hakim olamadım.
Gözlerimden akan damlalarla beraber lavaboya doğru koştum.
Arkamdan geldiğini hissdiyordum ama durmak istemiyordum. Bu imkansızdı.Media: Dylan Ross & Linda Warner
Bölüm şarkısı ---> This is How We Do
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loneliness
RandomCanı sıkılmıştı o gün.. Yürüyordu sadece.. Sıkılmasının nedeni o gün değildi aslında.. Sadece o güne kadar yaşadıklarıydı. Belki de yaşayamadıkları.. Tutunmaya çalışıyordu hayata.. Ne yapabilirdi ki bundan kurtulmak için..? Ya da kim hayata bağlayar...