-MP- Emma Kaçırıldı

4.2K 273 37
                                    

ARKADAŞLAR ŞARKIYI NEREDE DİNLEMENİZ GEREKTİĞİNİ SÖYLİYİCEM :)

Tekrar Uyandığımda Austin'in elini belimde hissettim. Biraz olduğum yerde kıpırdanıp kolundan kaçmaya çalıştım ama olmadı çok sıkı kavramıştı. Ben öle yapınca Austin birden gözlerini açtı. Elini hemen kendine çekti. Gülümseyerek ona baktım ve yanağına bir öpücük kondurdum.

"- Günaydın. Özür dilerim uyurken sarılmışım kusura bakma uyurken ne yaptığım belli olmuyor."

"- Sorun yok Austin sana kızmadım."

"- Tamam, ben o zaman kahvaltı hazırlıyayım. Tost ister misin Bleinna? "

"- Hmm Olur sen bilirsin."

Austin koltuktan fırladı ve banyo'ya koştu. Banyo'dan bir inleme gelince bende hızlıca banyo'ya ilerledim. Kapıyı tıklattım.

"- Austin iyi misin? "

"- Hayır. Takvime bakar mısın dolunay ne zaman? "

Koşarak takvime baktım. Ayın 6'sıydı. Tekrar banyonun kapısının önüne geldim.

"- Austin ayın 6'sı dolunay ne zaman ki? "

"- Ahh. Bu gece! "

"- Kapıyı açar mısın Austin ne oluyor içeride ? "

"- Hayır. Kendimi tutamam şuan içimdeki kurt sana saldırmak için öyle can atıyor ki Bleinna bence buradan hemen çık daha fazla kendimi tutamayabilirim!"

"- Hayır. Ben hiçbir yere gitmiyorum! Senin yanındayım. Şimdi lütfen kapıyı aç Austin."

Kırgın bir sesle konuşmuştum ki kapıdan yavaşça ses geldi ve kapı açıldı. Kapıyı yavaşça açtım. İçeri girdim. Austin aynanın karşısında ellerini lavabonun kenarına koymuş duruyordu.

"- Austin bana bak!"

Austin'in gözleri parlak kırmızı ve sanki masum bir köpekmiş gibi bana bakıyordu. Hemen ona sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim. Ellerimi sırtına koyduğumda vücudunun yanmış olduğunu anladım dönüşüyor gibiydi sırtındaki kemikler çok belirginleşmiş kemikleri ellerime geliyordu. Oda birden bana sıkıca sarılmaya başladı ve kokumu öyle bir içine çekti ki sanki beni tamamen yutacakmış gibi bir ses duyuldu.

"- Bleinna. Be- Ben seni seviyorum."

Kendini kollarımdan kurtardı ve duvara yapıştı. Yere çömeldi ve kafasını kollarıyla sardı ve bacaklarına götürdü. Bende tam önüme döndüm ellerimi yüzüne götürdüm.

"- Bende seni seviyorum."

Bana baktı ve biraz sırıttı yani ben öyle zannettim sonradan sırıtışı acı bir inlemeye dönüştü.

"- B- Bleinna sana zarar vermek istemiyorum. Sen salona geç hemen gelicem lütfen geç beni bekle."

"- Tamam o zaman ben o zaman bir şeyler hazırlayayım. Boş oturmak istemiyorum. He bu arada sende kan yok dimi Austin."

"- Buzdolabına bak,hadi çık hemen."

Banyodan çıktım. Sonradan aklıma geldi. Benim kan içmem yasaktı ama canım kan istiyordu bu duygudan hemen kurtulmaya çalıştım ve başardım. Kendime ve Austin'e tost hazırladım. Buzdolabı değil sanki kafeterya diye kendi kendime güldüm. Masayı bayağı hazırladıktan sonra Austin arkamdan geldi ve belimden sarıldı. Çenesini boynuma koydu. ( ŞARKIYI BURADA DİNLEYEBİLİRSİNİZZ.)

"- Şimdi biz neyiz?"

Arkamı döndüm gülümseyerek elimle suratını tuttum ve dudağına küçük bir öpücük kondurdum.

"- Sence neyiz?"

Bana baktı ve gülümsedi birden beni öptü. Öpüşmeye başladık sanki 10 yıldır görüşmeyen iki sevgili gibi öpüşüyorduk. Sonra kendimi geri çektim.

"- Austin yeter hayatım bence bu kadar."

Sırıtarak."- Tamam meleğim."

Sofraya oturduk tostumuzu falan yedik. Dün tam olarak Cuma'ydı. Saate baktım 10:45'i gösteriyordu. Bugün herhalde Cumartesi diye düşündüm kendi kendime güldüm. Yemeği bitirdikten sonra kapıyı kapatıp dışarı çıktık. Yine tellerden atlamamız gerektiğini düşündüm gözlerimi tam devirdim ki Austin elindeki bana doğru salladı ve güldü.

"- Bak burada ne var anahtar."

"- Sırf sana sarılmam için mi telden atladık dün?"

"- Hayır. O yere düşerken ki küçük çığlığını duymak içindi."

Kahkaha atmaya başladı. Bende sırıttım. Kapıyı açtı okuldan dışarı çıktık. Bir kafeye oturduk. Dışarıda azar azar kar yağıyordu. İki tane sıcak çikolata istedik. Çok güzel bir şarkı çalıyordu. Şarkı çok hoşuma gitmişti. Sıcak çikolatalarımızı içip kafe'den kalktık. Ama şarkı ağzıma takıldı söylemeye çalışıyordum. Ama sözleri zor gibi olduğu için hep yanlış söylüyordum. Austin'le bayağı yürüdük konuştuk gülüştük çok güzel vakit geçirdik. En son giderken evin kapısının önüne beni bıraktı. Tam görüşürüz demek üzereydim ki dudağıma yapıştı ve bana gülerek:

"- Görüşürüz sevgilim." Dedi.

"- Görüşürüz hayatım." Dedim ve güldüm.

Saat 16:00'ı olmuştu. Eve girdim Broth yanıma yaklaştı sıkı sıkı bana sarıldı. Ve ağlamaya başladı.

"- Broth ne oldu niye ağlıyorsun sen?"

"- E- Emma'yı vampirler kaçırdı!"

ARKADAŞLAR BENCE GÜZEL BİR BÖLÜMDÜ HE BİDE UNUTMADAN BİR ARKADAŞIM KİTAP YAZMAYA BAŞLADI. OKUMANIZI ŞİDDETLE TAVSİYE EDERİM :)

Hikayenin Adı: Kahve Kokusu

Yazarın Adı: QueenOfTheWhales

Hikayenin kurgusu: HAYRAN-KURGU DUR İYİ OKUMALARR :)



MELEZ PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin