O gün çok erken kalkmıştım. Neden bilmiyorum ama, erken kalkmıştım işte... Önce duşa girmiştim. O gün, her zamankinin aksine soğuk suyla duş almıştım. Tuhaf olan, içime bir ürperti düşmüş olmasıydı. Fakat girdiğim soğuk duşla bir bağlantısı olduğu söylenemezdi. Tuhaftı, çok tuhaftı. İçimde mutluluk uyandıran tek şey, yılbaşına bir hafta kalmış olmasıydı. Onun dışında işler pek de yolunda gitmiyordu. Bu sene en kötü giden şey, ders notlarımın düşmüş olmasıydı. Geçen seneye nazaran yüksek notlar alamıyordum artık. Hele ki liseye yeni geçmiş bir kız için bu hiç iyi bir şey sayılmazdı. Hatta bu berbat bir şeydi. Hele ki ailenizin sizden bekledikleri bunun fazlasıyla üstündeyse... Kötü giden diğer şeylerden bahsetmek bile istemiyorum. Liseye gelmiş bir kızın henüz hiç sevgilisi olmamasına ne demeli? Ya da, tam yolda yürürken sağ ayakkabınızın topuğunun kırılması? Daha ne kadar kötü olabilir ki? Ben de sadece HER KIZ gibi olmak istemiştim. HER KIZ... Yatağımda uzanıp bunları düşünüyor olmama rağmen kurulanıp kıyafetlerimi giymemiştim ve yetişmem gereken bir biyoloji sınavı vardı. Hem de BİYOLOJİ! Sıfırcı Halit'in dersi. Hemen yatağımdan fırladım ve giysi dolabımı açtım. Hemen okul formasını çıkardım dolaptan. Bir yandan formayı üstüme giymeye çalışırken bir yandan da en son gelen mesajlara bakıyordum. Tabiî ki yine bir hayal kırıklığıyla karşılaştım. Daha ne beklenebilirdi ki? Ben asla diğer kızlar gibi olamayacaktım, ASLA!
Babamın tüm ısrarlarına rağmen kahvaltı etmeden çıkmıştım evden. Açıkçası her gün düzenli olarak kahvaltı yaptığım da söylenemezdi. Babam o gün çok hızlı kullanıyordu arabayı. Tabi yol boştu. Eğer trafik çok olsaydı babamın arabayı asla o hızda kullanacağını sanmıyorum. Okul, eve uzaktı. Yaklaşık yirmi beş dakika sürüyordu. Ama o gün hızlı varacağımızı sanıyordum. Aradan beş dakika geçmişti. Trafik artmaya başlamıştı. Çift yönlü yolda gidiş tamamen durmuş gibiydi. Ben de sınavda çıkabilecek konuları tekrar ediyordum kendi kendime. Babam, bugün sınavın var mı diye sordu. Ben de biyoloji sınavım olduğunu söyledim. Bunun üzerine babam önündeki aracı solladı. İlk aracı solladıktan sonra sınav çok zor mu diye sordu. Ben de biraz zor dedim. Bunun üzerine babam ikinci aracı da solladı. Babamı bu kadar hızlı gitmemesi konusunda uyarmama rağmen babam durmadı. Üçüncü aracı da sollamak için karşı şeride geçtiği sırada karşıdan gelen aracı görmemiş olmalıydı ki karşımızdan koca bir tır geliyordu. Babam iki arabanın arasına girmeye çalışırken tır, hızından hiç bir şey kaybetmeden bize doğru geliyordu... Sonra...
Sonra? Sonra olanlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Gözümü açtığımda çevremizde polisler ve ambulans vardı. Ve... başımızda bir sürü insan toplanmıştı. Babam? Babam... neredeydi? O an gözlerim babamı arıyordu. Ama görememiştim. Bir polis yanıma gelip sakin olmamı söyledi. Babamın nerede olduğunu sordum ona. Ama... bir cevap veremedi. İşte tam o an hıçkıra hıçkıra ağlamak geldi içimden. Babam... neredeydi? O an yanıma bir sağlık görevlisi gelip babamın şu anda ambulansta olduğunu söyledi. Hareket etmeden önce ambulansın ön koltuğuna oturdum ve hastaneye gitmeye başladım. Ambulansın sireni, sabahın tüm sessizliğine gölge düşürmüştü ve feci yüksek bir sesle çalıyordu.
Hastaneye vardığımızda babamı ameliyata aldılar. Acilen B+ kan gerekliymiş. Eğer 15 dakika içinde bulunmazsa hayati risk artarmış. Ben vermek istedim ama 15 yaşında olduğum için kabul etmediler. Ameliyatın hala devam etmesine karşın henüz olumlu bir haber gelmemişti.
Dört saatin ardından bir doktor çıkmıştı ameliyattan. Ona babamın durumunu sordum ama cevap vermek yerine başını öne eğdi. Yanındaki hemşirenin, ameliyatın kötü geçtiğini söylemesinin ardından gözüm karardı. Doktor, babamın vefat ettiğini söyledi. O an daha kötü oldum. Ameliyattan çıkan tüm doktorlar başınız sağolsun diyordu. Ama... benim başım babamdı. Babam yokken nasıl benim başım sağolabilir?
Artık ben, babası olmayan bir kızdım. Hayattaki tüm varlığımı kaybetmiştim ve artık HER KIZ gibi olmak istemiyordum. Sadece... sadece babamı istiyordum. Babamı...
YOU ARE READING
HER KIZ
Short StoryBu, her kız gibi olmak isteyen bir kızın her şeyini kaybetmesinin buruk bir hikayesi. O, artık her kız gibi olmak istemiyordu... Hikaye şimdilik tek bölümlü ama eğer sizler tarafından çok okunur ve sevilirse devamını da yazarım. İlginiz için teşekkü...