»But I will love you endlessly ∞

1.7K 107 87
                                    

The Cab - Endlessly.

Kafenin kapısından geçip, gözlerim Kris'i aramaya henüz başlamışken telefonuma gelen mesaj sesi beni durdurdu. Telefonumu arka cebimden çıkardığımda gelen mesajın sahibini görmemle birlikte gözlerimin parladığına yemin edebilirdim.

Sehun: Kris'in yanına uğramadan, kafenin lavabosuna gel, seni orada bekliyor olacağım.

Sehun'a cevap vermeden aşina olduğum kafenin lavabosuna gitmek için topuklarımın üzerinde hafifçe dönüp hızlıca yürümeye başladım.

Lavabonun kapısının önüne geldiğimde yeni boyattığım beyaz renk saçlarımdan, uzun parmaklarımı geçirip yaptığım modelin bozulmamasını sağladım. Evden çıkarken her şeyim düzgündü, umarım şimdi de pek bir değişiklik yoktur diye iç geçirdim, tanrım, Sehun'un karşısına kötü bir şekilde çıkmak istemiyordum.

Heyecandan terleyen avuç içlerimi kot pantolonuma kabaca sürttüm, şimdi hazırdım, Sehun'u görmek için sabırsızlanıyordum. Kapının yuvarlak tokmağını, sevdiğim adama ulaşmak için sağa doğru çevirdim ve kolumu ileri doğru iterek kapının komple açılmasını sağladım.

Kapıyı açmamla beraber Sehun'un bakışları direk yüzümü bulmuştu. Onu o kadar çok özlemiştim ki, bunu düşüncelerimle dile getirebilecek kadar güçlü değildim.

Onu nasıl tanımlayacağımı bilemiyordum, yine eşsiz olmuştu. O da benim gibi saçlarını boyatmıştı, eski açık sarı saçlarının yerini kül grisi rengi almıştı. İki tutam olarak alnının sağ ve sol kısmına doğru hacimli bir şekilde yayılan saçlarının parlaklığı kalbimi hoplatacak cinstendi. Benim aksime sade bir tişört giymiş, altına ise siyah dar kesim bir pantolon geçirmişti. Şu, idollerin giyindikleri havaalanı tarzına benziyordu?

"Seni özledim," Ben, Sehun'u süzerken, dayanamayıp kollarını boynuma dolayarak saçlarımın arasına kelebek öpücüklerinden birisini armağan etti, ben ise ona karşılık olarak çökmüş yanaklarına avuç içlerimi yerleştirip, kendime doğru çekerken, dudakları çoktan benim olmuştu.

"Sana ihtiyacım var, Jongin."diye mırıldandı dudaklarımız ayrılır ayrılmaz. Şaşkın bakışlarımı ona yönelttiğimde, sözünü devam ettirme ihtiyacı duydu. "Şimdi, Jongin. Şu an sana ihtiyacım var."

Bunun anlamını biliyordum, hiçbir şey demeden kafamı salladım. Deli gibi heyecanlıydım, çünkü hiç kimse en yakın arkadaşının sevgilisiyle tuvalet kabininde sevişmiyor veya gizli gizli aşk yaşamıyordu.

Sehun saniyeler içerisinde lavabonun kapısını kilitlemiş ve beni hakimiyeti altına almıştı. Evet, en yakın arkadaşım Kris'in sevgilisine aşıktım, ve bu aşk karşılıksız değildi. Bu durumda olmaktan utanmıyor ya da çekinmiyordum, sonunda Sehun'a ulaşacaksam, hiçbir insan umurumda değildi.

"Kris," dedim bir solukta. "Ya buraya gelirse?"

Sırıttı ve baygın bakışlarını dudaklarımda durdurdu. "Ona midemin bulandığını söyledim."

Hızlıca kafamı salladım ve devam ettim, "Peki, Kris beni neden çağırdı?" diye sordum mırıldanarak. Kris mesaj atarak acilen kafeye gelmemi söylemişti, onun yanına gidemeden kendimi Sehun'un kollarında bulmuştum.

"Sonra öğreniriz,bebeğim." dedi yumuşak bir tonda, "Şimdi sadece anın tadını çıkaralım.Zamanımız az."

Yavaş yavaş yüzümü Sehun'un yüzüne yaklaştırdım, alınlarımız birbirine temas ederken ikimizin hızlı nefes alış-veriş sesleri küçük kabinde yankılanıyordu. İlk atağı ben yaptım, göz kapaklarım direnmeyi bırakıp aşağı indiği an Sehun'un soluk pembe dudaklarını öpmeye başladım.

The Daylight :: Sekai [One Shot(M)]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin