Sahaya geldiğimde mahcup bir şekilde hocaya bakıyordum ama o pek kızmışa benzemiyordu. Bu yüzden kendimi birazcık da olsa enerjik hissedebilirdim.
Maçın şuan ikinci setindelerdi ama ben oynayamıyordum çünkü biraz Kafamı dinlendirmem gerektiğini söylemişti Remzi hoca.
Dinlendirmem için hiçbir şey düşünmemem gerekiyordu bu yüzden maça odaklanmaya çalıştım. Emre'nin olduğu yere bakamıyordum çünkü korkuyordum. Emre'ye bakmaktan korkuyordum.
Az önce ki çocuk ve yanında iki kişi daha sahaya girdiğinde kolejlilerin beden hocası eliyle onlara 'gel' işareti yapmıştı. Onlar hocanın yanına vardığında hocanın birkaç birşeyler söylemesiyle kafalarını sallamışlardı.
Ne söylemişti, neye kafa sallamışlardı bilmiyordum çünkü duyamamıştım. Duyamamamın sebebi ise onların karşımızda olmalarıydı. Bu yüzden sadece izleyebiliyordum.Onlar sahadan giderlerken bende dikkatimi onlardan alıp tekrar maça döndüm. 2.set, 20-19 gerideydik bu sefer. Bizim takımdan Naz'ın smacıyla sayı gelirken durum berabereydi.
Servisi kullanan Selin olmuştu. Top karşı tarafa ulaştığında karşılayamadıkları için sayı yine bizim olmuştu. Öne geçmiştik.İkinci seti de 25-24'e biz aldığımızda kızlar koşarak Remzi hocaya doğru gelmeye başladılar. Emre'nin olduğu yere doğru kafamı çevirdiğimde telefonuyla ilgilendiğini gördüm.
Hayır yanı niye durduk yere huzursuzluk çıkarmıştı anlamıyorum.
Tamam kıskanmış olabilir ama bana niye atar yapıyordu. O nasıl davranıyorsa bende öyle davranacaktım. Boş yere canımı sıkmak ne demekmiş göstericem sana
Emre Bey...
Biraz üzgün gözükmeye çalışmalıydım ama çalışmama gerek yoktu ki zaten üzgündüm..."Noldu be, az önce?" diyerek yanıma gelen Gökçe'ye " Bilmem" cevabın bu olmuştu çünkü bende bilmiyordum. Biliyor muydum? Çok az biliyordum ama yine de bilmiyordum. Sjsjsjgfkmc
Gökçe tam bisey söyleyecekken-kesin 'Nasıl bilmiyon ya!?' diyecekti- Remzi hoca yanıma gelerek"Defne, hadi " demesiyle kıçımı oturduğum yerden kaldırmadan önce, suyumdan biraz içtikten sonra kalktım.
22-20 önde gidiyorduk. Son sayıyı onlar aldığı için servisi karşı takımdan biri kullanmıştı. Top bizim tarafa ulaşamadan yerle buluşurken gülmemek için dudaklarımı kemirmeye başladım ama bir yandan da 'olur böyle şeyler ya, Defne çok ayıp' diyordum kendime.
Durum 24-23 olduğunda son sayıyı biz aldığımız için bizden başlıyordu ve servisi ben kullanacaktım. Yerimi aldıktan sonra düdükle beraber topu havalandırdım ve son gücümle topu karşı tarafa yollamayı başarabildim.
Servisi kızın biri her ne kadar karşılamaya çalışsa da başaramamıştı. Ona burun kıvırmayı unutmadım, unutamadım. Burnumu kıvırdıktan sonra kızlarla birbirimize sarıldık. Durun bir kişiyi unuttum Remzi hocacığım da vardı aramızda...
Bizim okuldan gelenler aşağıya inmesine rağmen Emre hala orda oturup telefonuyla oynuyordu. Hiç takamicam şuan Emre çünkü Liseler arası birinciliğimiz olmuştu şuandan itibaren. Kop Defne kop. Coş Defne coş...Servise binmek üzereyken Selin'in ısrarıyla bir selfie daha cekmek zorunda kalmıştık. O son çektiğimizin ardından "Bir tane daha çekseydikkk. 40 olurdu." diye bebek gibi konuştuğunda ben onlara arkamı dönerek ellerimi 'baybay' şeklinde salladım ve servise bindim.
Serviste Emre'yi gelirken oturduğumuz yerde oturmuş bir şekilde görsemde yanına oturmayarak iki arkasına oturmuştum. Telefonumu çıkarıp instagrama girdim. Şu dün Mert'e yavşayan kıza Buse'nin verdiği cevabı merak ediyordum. Kesin ağzına sıçmıştır kızın. Ben olsam bende sıçardım hatta bununla da kalmaz o kızı bulur, yorumu yazarken kullandığı parmakları tek tek koparır götüne sokardım. Yapardım abi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güven Bana #wattys2016
Teen Fiction"Sana güvenmediğimi ne zaman anlayacaksın?" sıkılmışlığımı artık sözlerime de yansıtmaya çalışıyordum. "Hiçbir zaman. Düşünsene ben seni deli gibi severken senin bana inanmadığın düşüncesi... Ah bu beni deli ediyor." inanmayın buna yine yalan söylüy...