Güvenlik görevlisi, yerde uzanan beni görünce şok geçirdi. "Kızım? Gecenin bir yarısında sen burada ne yapıyorsun böyle?" diye sordu şaşkın bir yüz ifadesiyle.
Etrafıma bakındım. Hala burada mıydım? Peki ne kadar süredir? "Saat kaç acaba?" diye sordum soğuktan artık boğuk çıkan sesimle.
"On bir," dedi güvenlik görevlisi saatine bakarak. "Sen ne zamandır buradasın acaba?" Omuz silktim, Baekhyun beni evden kovduğundan beri orada oturuyordum. Yaklaşık on iki- on üç saat olmuş olmalıydı.
"Onlar evdeler mi?" diye sordum yurdu kafamla işaret ederek. Adam gözlerime boş boş bakınca, onun da beni bir sasaeng sandığını fark ettim. "Ben daha sabah bu evden çıktım. Baekhyun'un sevgilisi...ydim..."
Adam bana inanmadı tabii ki. İç çekti ve elini uzatıp beni ayağa kaldırmak için hareketlendi. Elini tutmak yerine git gide daha da çok rahat ettiğim soğuk betonumda kalmayı tercih ettim. "Üşümüş olmalısın, neden eve gidip gerçek bir erkek arkadaş bulmaya çalışmıyorsun?"
"Evet üşüdüm," diye mırıldandım. "Kalbim buz tuttu." Gözlerimden birkaç damla daha yaş aktı. Baekhyun benim hakkımda öyle şeyleri nasıl düşünebilmişti? Apar topar evden çıkarken cebimde kalan bilekliği sıkı sıkı elimde tutuyordum. Acıyla atan kalbim tatmin olmuyordu tabii ki; ama en azından üstüne az da olsa kokusu sinmişti. Birkaç hafta öncesine kadar asla böyle aşık olabileceğimi düşünmezdim.
Acaba Baekhyun'ı tanımadan önceki zamana dönmek ister miydim? Adam benden umudu kesip sıcak kulübesine geri dönerken, kafamı kaldırdım ve karanlık gökyüzüne baktım. Onunla tanışmasaydım belki de hala Nayong'la çıkıyor, beni mutlu edebilecek birinin yanında gülümsüyordum. Baekhyun da beni mutlu edebilirdi; iki lafı bile ona olan aşkımı körüklemeye yeterken o, bunu yapmamayı tercih ediyordu. Benim mutluluğumla bir sorunu mu vardı?
Aslında, hayatımdaki en iyi zamanları bugün geçirmiştim diyebilirdim. Beraber dizi (aslında daha çok birbirimizi) izlemiş, şarkı dinleyip temizlik yapmış, kokumuzu içimize çekmiştik ve beraber uyumuştuk. Onun da beni sevdiğine inanmıştım; öyleyse neden şüphe etmeye devam ediyordu?
Aklıma gelen ihtimalle betim benzim attı. Ya o asla sevmediyse? Sabah beni evden atabileceği bir bahane bulduğu için mutlu mu olmuştu? Şimdiye kadar yavaş ama istikrarlı düşen yaşlar, gözümden boşalmaya başladılar. Ağlamamı durduramıyordu ama çabalamıyordum da.
Onu çok seviyordum.
Eve gidip birkaç ay dinlensem kendime gelirim, diyebileceğim bir şekilde değil.
Çok daha fazla, çok daha güçlü.
Onu asla unutamazdım.
Nasıl bu kadar aşık olmuştum ben? Beni nasıl kendine çekmişti ve kalbimi, asla geri alamayacağım bir şekilde nasıl almıştı? Artık sol göğsümde bir boşluk hissi vardı.
Birkaç metre ötemdeki sakin eve baktım. Aramızda sadece birkaç duvar vardı. İki kapı, biraz da çimen. Görevlinin ilgisini başka tarafa çekebilsem bahçe kapısının üstünden atlayıp ev kapısını açmayı başarsaydım eğer, yine onun güzel yüzünü canlı olarak görebilirdim.
Ama bu bir şey değiştirir miydi ki?
Kafamı duvara yaslayıp telefonumu çıkarttım. Baekhyun'un ne profil fotoğrafı ne de durumu görünüyordu. Cesaret edip aradığımda, telefon bir süre çaldı; sonra reddedildim. "Baekhyun," diye mırıldandım. "Bunu bana neden yapıyorsun? Aşkının üstümdeki etkisini göremiyor musun?"
Anlaşılan o ki, göremiyordu. İç çektim. Bir daha onu görebilecek miydim? Burada yeterince beklersem çıkar mıydı?
Kafamı meşgul eden onca şeyin, kafamda yanıp sönen Baekhyun'un yüzünün, soğuk betonun ve saçlarımı havalandıran rüzgarın rahatsız edici etkisine rağmen, gözlerim yavaşça kapandı. Uyudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
× Five Months × Byun Baekhyun
FanfictionYanlışlıkla aradığım numarayı hiç tanımadığımı düşünürken, aslında tüm kirli çamaşırları gözümün önünde olan biriydi o. Ve ben beş ay boyunca ona katlanmak zorundaydım.