1-[Başlıyoruz]

112 13 11
                                    


  "Hüloooğ!Donlarım nerde lan?" Yaz'ın bağırışıyla bakışlarımı bavulumdan çekip ona döndüm.

    "Al lan benimkileri kullan." İdil'e baktığımda pembe donları Yaz'a doğru gidiyordu.Kızların yaptığı zırvalıkları görmemle olaya müdahale etmem gerektiğini düşündüm.Cidden bugün olduğundan daha heyecanlı ve salaktılar.

"Gidiyoruz lan! Bekle bizi İstanbuul!" Bu kızlarla uğraşması fazla zordu. "Kes sesini Yaz, önüne dön ve bavulunu hazırla !" dememle  İdil'in Yaz'ın kafasına çorabını atması bir oldu.İki kızda bu işe kahkahalarla gülerken sinirden yüzüm kızarmıştı.Bu iki salağın bu işi yapamayacağını anladım ve ikisini bavulların yanından uzaklaştırdım.

15 dakikaya bavullarla toplama işlerini bitirmiştik ve kızlar bavullarını hazırlamadıkları için 2 kat fazla yorulmuştum.

Tam o sırada Cem "Kızlar taksiniz geldi." dedi .Cem de dahil olmak üzere herkes çok üzülmüştü.

Bavulları aşağı indirmeye başladık.Aslında çok rahat bir şekilde indirmiştik.Tabii Yaz'ın yuvarlanmasını saymazsak.

Bavulları taksinin bagajına yerleştirip herkese el salladıktan sonra taksiye bindik. Havaalanına geldiğimizde Bursa'dan İstanbul'a gideceğimiz için mutluydum.

O sırada İdil "Kızlar uçakta ne yemek verirler?" diye böğürdü.Bende hemen lafı yapıştırdım. " Bok verecekler." Bu kızın yemek aşkı bir gün başımıza bela açacaktı. 

Yaz'ın kapıdaki görevliye yavşamasını saymazsak ve  İdil'in uçakta çıkabilecek yemekleri listelemesi dışında uçak faslı gayet sakin ve normal geçmişti.

> 2 SAAT SONRA <

 Nihayet Kuleli Askeri Lisesi' nin kapısına varmıştık. Valizleri taksiden indirdikten sonra lisenin kapısına doğru yürümeye başladık. Burası eski askeri lisemize göre çok daha güzeldi.

 Okulun kapısından içeri girdik ve müdürün kapısını aramaya başladık.İdil ve Yaz'ın ağız suyu akarken ikisine de bir dirsek geçirdim. Neyse ki ikisi de hemen toparlandılar.

 Okul 2 bölümden oluşuyordu.Yatakhane ve okul olarak.Biz şuan okul binasındaydık.Burası koyu gri duvarlarla bir hapishaneyi andırıyordu.Ayrıca duvarda okuldaki yarışmalardan ve ödül törenlerinden resimler vardı.Yerler adını bilmediğim hoş bir fayansla kaplıydı ve duvarların grisini bile güzel gösteriyordu.Okulun arka bahçesinde de koordinasyon çalışma yerleri vardı.

 Ben okulu bu şekilde incelerken Yaz' ın sesi duyuldu. "Pardon bilader müdürünüz nerede?" Çocuk Yaz ' a kısa bir bakış attı ve " İleride sağda ." dedi. O sırada İdil söylenmeye başlamıştı bile " Hadi oğlum resmen ayaklarım şehit oldu." 

 Kızların daha fazla saçmalamasına izin vermeden ikisinin de kolunu tutup ileriden sağa doğru döndüm.Zaten karşımıza çıkan ilk kapı müdürün odasıydı.

  Kızlar daha ilk günden sorun çıkarmasın diye ikisini itekleyip kapıyı ben çaldım. "Gir" sesini duyunca içeri daldım. 

 "Ben Ece , hocam. Ben ve arkadaşlarım yeni öğrencileriz haberiniz vardır." Adam kafasını sallayınca söze devam ettim"Odamızın anahtarını almaya , ders programımızı ve sınıfımızı öğrenmeye geldim." 

 Müdürün beyaz saçları başından kopmak üzereydi. Ayrıca günde İdil kadar yemek yediğini o koca göbeğinden anlayabiliyordum. Oda kartlarımızı verip sınıfımızın ' 11-A ' olduğunu söyledi ve kibarca beni kovdu.

 Dışarı çıktığımda İdil ve Yaz duvarın önünde bağcılar oturuşu yapıyorlardı.Odanın anahtarını kızlara doğru sallayınca ikisininde gözleri parladı." Hadi şu eşyaları bırakalım." dedim. 

SADECE 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin