Tanıtım- 0,1

26 1 0
                                    

Hikayemiz garip bir hastahanede başlayıp garip bir evde garip bir sokakta, tuhaf kimselerle devam ediyor . Küçükken burnumuzu sildiğimiz kolumuzdan tutan ebe elim sende demekten sıkılıyor sanırım . Ve oyunlar daha sahici daha geri dönülemez oluyor. Küçükken beni ebelemez o benim en yakın arkadaşım dediğimiz o minik çocuk da büyüyor ve o da bizim gibi herkes kötü ben neden iyi olayım ki ? Demeye başlıyor ve bize göre yalnızca o değişiyor. Sokakta bir insan görüyoruz ve giyinişinden hatta görünüşünden yargılıyoruz. Yırtık pırtık kıyafetleri altında parıldayan teni, yanımızdakini dirseğimizle dürtüp ailesi nerede dilendiriyor acaba , nasıl aileler var doğurup sokağa atıyorlar dememize neden oluyor. Halbuki gece arkadaşlarıyla gittiği partiden eve dönerken tecavüze uğrayan minik bedeninin acizliğini korkak bakışlarından anlayamamak için direniyoruz yalnızca . Ön yargılarımız , orada bir yerlerde doğup ölen uzun veya kısa hayatların hikayelerine uzaktan yorum yaparken başrol olduğumuz hikâyelere de bu yorumun yapıldığını unutuyoruz. Hata yapıyoruz. Biz yapınca hata oluyor fakat bir başkası yapınca koskoca bir yanlışı doğuruyor zehirli zihinlerimizce .
Eşitlik diyoruz . Rap yapıyoruz , yakınıyoruz. Fakat orada bir yerlerde sen erkeksin yap çişini şuraya oğlum denilirken sen kızsın eteğini düzelt ! Deniliyor. Orada bir yerlerde tecavüze uğrayan genç kıza orospu damgası yapıştırılıyor. Ve yine orada bir yerlerde suçlunun hakimi tahrik diye bedensel saçma bir çekimden bahsedip bu konuda savunma yapıyor. Kısacası yakınsak bile masum başlayan bir avuç hayatımız bu olaylara karşı koyamıyor, yalnızca gürültü yapıyor. Ne yapabiliriz ki ? Diyoruz. Aslında yapmamız gereken tek şey toplasak ordu oluşturmayacak kadar az kalan iyi insanlarda ki bulaşıcı önyargı tomurcuklarını yok etmek. Önce kendi düşüncelerimizi değiştirip gözlerimizi açmak . Farklı pencereden bakın . Yalnızca farklı pencereden...
Ben sizin sokakta gördüğünüz o yırtık pırtık kıyafetli kızım. Benim penceremden bakmaya başlayabilirsiniz .
Mira-.

Hikayem nerede başlamıştı? Kimse olduğumu hissediyordum. Karakterimden utanırken barda tanımadığım esmer bir adamın altında elleri malum bölgede gezinirken inliyordum. Hayır hayır. Şuan yaptığım şeyi belki yüzüncü kez yapışımdı. O sert ellerden ziyadesiyle memnundum. Ben olmayan karakterimden, olmayan kalbimle utanıyordum.
Kader , hayatımı doğup orda burda büyümeye başladığım günden beri beceriyordu. Ve ben yaklaşık on yaşında bundan sızlanmayı bırakıp az da olsa zevk almaya çalışmıştım. Bedenim benim isteğimle Ruhum ise zorunlu olarak bakireliğini ona buna dağıtmıştı. Ve biliyor musunuz, ben asla pişman değildim. Dünya ya gelen ve çoğunuzun ergen zihinleriyle imha etmem gerektiğini düşündüğü kirli bedenim asla acı çekmemiş üstüne pişmanlık duymamıştı bu olanlardan . Belki de tüm bunlar başıma gelmese de yine böyle yaşıyor olurdum. Belki mayam bozuktu?
Bana acıyan gözleri görmekten kaçtığım 18 yıllık hayatımda hızlı olgunlaşmış ve zorunluluktan yaşamıştım. O pis ve eziyet çektiğim yerden 13 yaşında kaçmıştım. Acımasız sokaklarda korunmasız ben, kahpe dünyanın sert izlerini bedenine davet etmiş ve asla pes etmemiştim. Zamanla insanların iğrendiği, orospu diye adlandırılan o minik bedenim herkesin günah diye betimlediği herşeyi içine çekmişti. Sokakta her gün gördüğünüz ve ıyk şuna bak ya , kimlere elletmedi kendini parmak kaldırsın dediğiniz o insan silüetiydim. Ve sırf bu yüzden insafsız, hırsız pislik ve sürtük oldum. Sırf siz, hiç bir bok bilmeden yargılayan koyun sürüsünün en küçük üyeleri yüzünden yargılanan oldum. Siz fanusun içinde ki unutmaya mahküm balık, ben ise ölmek pahasına dışarı çıkmayı göze alan uyumsuz balık oldum zamanla.
Sabahın ilk ışıklarıyla üzerime kıyafetlerimi geçirip pansiyondan dışarı attım kendimi . Adını bayık kafayla hafızamda tutamadığım herifin yanından hızlıca kaçmamın sebebini inanın bilmiyordum. Belki keyfim yoktu ? Olabilirdi. Ellerimi saçlarımdan içeri daldırıp uykulu Gözlerimi ovaladım. Kesinlikle İleyna'nın evinde banyo yapacaktım. Çünkü dünkü Herif fazla ısrarcıydı ve ben bu tarz kendini kaptıran tiplerden hoşlanmazdım. -Pekala dün gece kötü sayılmazdı.- Banyodayken uyanması ihtimaline şans veremeyeceğime karar verip İlayna'nın evine yol almıştım.
Yol boyu esnemekten ağzımın ayrılacağını hissettiğim şu son yarım saatir yürüyordum. Para ? Elbette yoktu ve ben ne bok yiyeceğime karar verirken önümden küçük bir kız ve annesi geçti. Küçük kız elinde ki cüzdanını yere düşürmüş ve fark etmemişti. Önümde iki seçenek vardı. İçinde kâğıt paralar taşan cüzdanı aşırmak yada otobüse binip beyler arkaya yol alalım eşliğinde arada kaynamayı ummaktı. Ve ikinci seçeneği seçmedim . çünkü ben Şans denilen piç kurusunun sevmediği yaratıklardan biriydim. Kesinlikle ikinci seçenekte çuvallardım . Ve saniyesinde yere eğilip cüzdanı alarak cebime attım. Hey hey benden nefret etmeyin . Yada edin. Olmayan sikimde bile değil. Ben sessizliğin bile küfür etmek istediği, şeytanı ağlatan Mira- ve evet bir soyadım yok . çünkü ben herkesim.
&&
" Hey, paraları kırışmak falan istediğimi pek sanmıyorum. Hatta bunu dile getirecek olursan seni hiç tanımıyormuş gibi yapacak ve kapı dışarı edeceğim. " Elinde ki çikolatalı pro dan bir nefes çekip dumanlar arasında konuşmaya devam etti.
" Çünkü senin o boş durmayan vajinan ve sen bir herifin altında sabahlarken ben çalıştım." Bir nefes daha çekip ağzından firar eden dumanlar eşliğinde kıkırdadı. " Peki bakma öyle , çalışmadım çaldım."Elimde ki havluyla saçlarımı kuruladım. Ve bornozun altında soğuktan titreyen bedenimi fazla umursamadan karşısında ki koltuğa uzandım. O sırada para dolu çantanın ağzını kapatmıştı." Ulan o boş durmayan vajinam sayesinde ekmek yediğin günleri ne çabuk unuttun ." Evet kafamda dolanan üç beş penguen sayesinde Karacaoğulları Holding'in hissekarı Arda Bey'i ponçiklemiştik. Eh , kimin sayesinde , alkış alabilir miyim?
" Ben kaçar güzellik. İki hafta yokum ." Kafamı sallarken ayağa kalkıp askıdan polarını alarak kapıdan dışarı çıkmıştı. Nereye gidiyordu yada kiminle gidiyordu inanın bilgilendirmek isterdim fakat bende bilmiyordum. İleyna kimdi, ailesi neredeydi, soy adı neydi, yaşı kaçtı , neleri severdi ? Rastlantı eseri tanıştığımız da sorulardan hoşlanmadığını dile getirmişti. Biz iki yabancı dosttuk.
" Ben herkesim küçük hırsız. Ve sende öyle , yalnızca bu tamam mı ?"
İleyna çıkıp gittiğinden beri soluksuz uyumuş, biraz tıkınmış kitap okumuş bozuk televizyonu tamir etmeye uğraşmış sonunda ise tekme atıp çalışma ihtimalini de sikip atmıştım. Akşam olduğunda ise sıkıntıdan patlamak üzereydim. Alışveriş merkezine gidebilirdim belki . Eğer geçen hafta hırsızlıktan aranmıyor olsaydım tabii.
" Ölücem galiba . Ay tansiyonum çıktı ayol." Kendimi koltuktan koltuğa atıp son çare Züzü anneme gitmeye karar verdim. Benim geçmişimi bilen ve yıllardır arkamdan bana destek çıkan tek kişilik ailemdi Züzü annem.
İçinde pembe panjurlu ev gibi gözüktüğüm pijamalarımla ayakkabılarımın arkasına basarak iki kat aşağı indim. Züzü'nün kapısını ritimle çalmaya başladığımda yerimde zıplıyordum .
" Ne oldu ayol sen kimsin ? "
" Züzüm Allahını seversen aç kapıyı, valla sızdırdım galiba ." Mesanem patlamak üzereyken üşengeçlikten evde tuvalete gitmediğim için kendime küfür etmeye başlamıştım. Daha hızlı çaldığım kapının açılma sesiyle Züzüm kaşlarını çattı karşımda.
" Kız bu hal ne , sidikli ?" Züzümün yanından geçip direk pembe banyoya girdim. Ve oh, o anki rahatlamayla, her neyse gerisini anlatmayacağım.
Dışarı çıktığımda ellerimi silecek havlu bulamadığım için pijamalarıma silmeye başlamıştım. Salondan içeri girdiğimde Züzüm akşam yemeğini hazırlamak için mutfaktaydı . Salon masasının üzerinde duran yemekler yetermiydi sanki züzüm'ün gözüne.
" Kız , valla erkek olsam alırdım seni ha. Bu ne döktürmüşsün yine." Asla tek çeşit yemek yapmayan çıtırım bu günde beni çatlatacaktı.
" Yavrum zaten buraya gelmesen yemek yediğin yok . Bir deri bir kemiksin ." Önümde duran ev yapımı İskender den bir parça almak için elimi uzattığımda elime vurmuştu züzü. Elinde ki çorba dolu tencereyi masaya bıraktığında yine kaşlarını çatmıştı.
" Olmaz öyle , kaç kere dedim beraber yenilecek şu yemek diye ." Kızaran elimi bir iki kere salladığımda " Acıdı mı annem ?" Deyip elimi avuçlarına almıştı. Bende fırsattan istifade o tontiş yanaklarından sulu sulu öpmüştüm.
" Yalancı seni . Yine kandırdın bak." Kahkaha atıp sofraya oturdum. Servisleri beraber yapıp yemeğe başladığımızda züzü annem huzursuzca kıpırdanıyordu. Yaklaşık yarım saat havadan sudan konuşup kafasını dağıtmaya çalıştım. Çünkü gerçekten önemli bir şey olsaydı bana direk söylerdi. Söylemeye çekindiği şey benim için olmasa da onun için önemliydi belki de. En sonunda dayanamayıp dağılmayan moreline çomak sokup" Çıkar kız ağzında ki baklayı." dedim
" Bakla makla yok ayol , ne baklası?" Gözlerimi devirip ellerimin arasına minik ellerini almıştım.
" Söyle Züzüm." biraz mırın kırın edip kafasını salladı ve yutkundu.
" Ama kızmak yok tamam mı ?" Gülümseyip ellerini öpmüştüm. Sarı bukle bukle saçlarını geriye atıp gözlerimin içine baktı .
" Bu sabah annenle karşılaştım . Dur hemen sinirlenme . bak dinle bir . " Ellerimi ellerinin üzerinden çekip kaşlarını çattım sinir tüm bedenimi elinden geçirmişcesine kendimi sıkmıştım.
" Seni sıkıştırdı yine değil mi ? Bak züzü, o kadına inanma . Yalnızca para için dilenen bir-" Sürtük dememek için kendimi tutmuştum. Züzüm ağzımdan asla küfür duymamıştı. Ve duymayacaktı.
" O kötü bir insan. Para için bizim peşimizde . Seni sıkıştırmasına izin verme . Hem yalnızca beni istese bulmaz mıydı ? Bak Züzüm seni kandırıyor o kadın ." Sus pus oluşu karşısında ellerimi saçlarımdan geçirip ayağa kalktım." Pe-peki." Gözleri dolu dolu olmuştu . Ani çıkışımı her ne kadar yumuşatmaya çalışsamda birer kalp kırıklığı olarak bana geri dönüyordu.
" Neyse , doydum ben. Kafana takma"
" Peki." Asla teselli etmeyi beceremeyen ben yine bu beceriksizliğim yüzünden kırılmasını istemediğim birini kırıyordum. Teselli cümleleri ile geçmezdi ki . Zaten bu tarz cümleler kursam sıçtın sıvadın kanki durumuna gelirdim, becermezdim. O yüzden ne sarıldım züzüme , nede. Seni suçlamadım sakın yanlış anlama dedim. Kapıdan dışarıya adımımı atıp İleyna'nın evine gittim. İçeri girer girmez şarjı bitmesin diye anca bayramdan bayrama açtığım telefonumu kulağıma dayadım.
" İleyna Samet'i bul işim düştü küçük bir merhaba diyeceğim kendisine."
Doğduğumdan beri değiştirmek elimde olmadığı halde ölesiye duyduğum tek pişmanlığıma en büyük sürprizi yapacaktım .
Selam canım ben amcanım...
Sanırım garip bir hikaye fikri geldi aklıma . Bu arada küfürden hazzetmeyenlerin okumasını önermem :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 25, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölü BalıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin