Oldukça çabuk yazmaya çalışıyorum ama telefondan yazıyorum buda benim için zor oluyor. Yinede okuyanlar için teşekkür ederim. İyi okumalar.
POYRAZ ' DAN
Köşeyi dönmemle vücuduma bir şeyin çarpması bir oldu ve yere düştü. Gözlerimi yere indirdiğimde görmeye muhtaç kaldığım o mavi gözlerle buluştum. Öykünün bu saatte burda ne işi vardı ?
"Senin burada bu saatte ne isin var öykü ? " Diye sitem ettim. Ayrıca bu üstündekilerle. Mini bi şort vardı üstünde de bi tane askılı badi.
Tam ağzını açtı konuşmaya başladı " poyraz pesimd .. " lafını bitirmeye kalmadan adamlar geldi. E yani bu saatte bu halde dışarı çıkarsa olacağı bu.
Adamlar öykü yu almak için direttiler ama onu asla vermezdim bunlara. Zaten iki kişilerdi. Biraz zorladılar ama işim kolay oldu sadece bir yumruk yedim oda canımı fazla yakmadı zaten.
Öykü' yü hemen kucağıma alıp arabama bindirdim. Zaten kucağıma aldığımda kollarını bana dolayıp uykuya daldı. Yorulduğu her halinden belliydi. Karşı çıkmamasından bile anlamıştım.
Evin önüne geldiğimde yan tarafa geçip öykü yu aldım. Binanın kapısını açmak 10 dakikaya yakın bi zamanımı almıştı. İki elimle onu tutarken ona zarar vermeden açmanın yolunu sonunda bulmuştum.
Eve geldiğimizde onu yukarı çıkartıp odamda yatağa yatırdım. Ve yanınaö oturdum. Çok güzel bir kızdı. Kendi kadar kalbide güzeldi. Çok masumdu.
Her yönüyle ilgi çekiyordu. İnsanları kendine çeken bir yapısı vardı. Daha fazla dayanamayıp aklımdan geçenleri söyledim. Duymamasını umarak.
"Gözlerin beni bitiriyo öykü. Hep seni istiyorum ama yakınlaşacak olursam kacacaksin diye korkuyorum. Sen benim olucaksin Maviş. Bana aşık olmayı öğretir misin ?"
Yavaşça yanından kalktım gitmeden son kez baktım ona ve anlına küçük bir öpücük kondurdum . Bunu yaptığım son insan annemdi. Onu çok özledim.
Herşeyden çok. En çokta bu kızın aynı onun gibi bakmasıydı. Mavileriyle bana annemi hatırlatıp kendine bağlıyordu. Ama rmin olduğum tek şey vardı bi mavimi kaybettim birdaha bulmuşken asla kaybetmeye niyetim yok.
Öykü'den
Sabah uyandığımda kendimi bitkin halsiz sanki bütün benliği elinden alınmış bi kız gibi hissediyordum. Başımın ağrısı beni öldürecek derecede fazlaydı.
Yavaş bir şekilde kendimi sarsmadan yataktan kalktım. Dün neler olduğu aklıma gelince kan beynime sıçradı. Ağrıyan başım iki kat daha fazla ağrımaya başladı.
Şu an Poyraz'ın evinde olmanın rahatlığı vardı üzerimde. Neden bilmiyorum ama kendimi güvende hissediyordum. Kapıyı açıp yavaşça odadan çıktım.
Çok büyük bir evdi. Bizimkide bu kadar olmasada yinede büyüktü. Gözlerim Poyraz'ı aradı ama bulamadı. Sağ çaprazımda duran oda ilgimi çekmişti. Çünkü diğer bütün odalardan farklıydı.
Kapısı diğer odalara nazaran siyahtı. Diğer kapılar krem rengine benzer bişeydi ama orası değildi. Ben uyandırdığı merakla adımlarımı o tarafa çevirdim.
Kapının önüne geldiğimde yavaşça kulpunu tuttum ve açtım. İçeriye girdiğimde yüzüme çarpan kokuyla huzur dolmuş gibi hissettim.
Neydi bu odanın özelliğide böyle farklıydı. Tam ortada bi yatak vardı . Oda bayağı büyüktü. Ve L şeklindeydi. Biraz ileride tam köşede aynalı bir komidin vardı. Önünde sırası hiç bozulmamış makyaj malzemeleri, ojeler, kremler, parfümler...