Geçmişin derinlikleri ne kadar da basit söylenebiliyor. Ancak asla öyle değildir. Çünkü geçmiş insanı zorluklarla zincirler. Sonra insan yaşadıkça öğrendikçe bu zincirleri teker teker söker. İşte İnsan tüm bunları çözmek için çabalar. Ve bir bakmışsın ki tüm ömrün bir yumaktaki ipin ucunu aramakla geçmiş. İşte insanlar sırf bu şekilde olmamak için hayatının son bir damlasına kadar yaşamak için çabalar. İnsanlar gelecekteki mesleği için hep bir merdiven daha yükselmek için hayatımı bir plana koyar. Çünkü hayatta eğer hep bir basamak daha diyorsanız ve daha başlamadan bitmek istemiyorsanız bu planın yapılması gerekiyor. Örneğin normal Bir bebek doğar, büyür ve ölür. Ama siz normal bir bebek olmayın. Sıradanlık toplumda filizlenemeyen bir ağaca benzer. Filizlenemediği gibi çevresine hem görüntü bakımından buruşmuş bir görüntü verir. Hemde insanlara nefes veremez. Bunu sıradan bir insan ile uyarlarsak bilgisiz bir insan çevresine ışık verip etrafına pervaneleri toplayamaz. İnsanları düşüncelerini ile ısıtmaz. Ancak farklı bir bebek doğar, büyür, kendini geliştirir, okur, merak eder, sorar ve soruşturur ve insanlara faydası dokunur, sonrada faydalı bir şekilde hayata gözlerini yumar. İşte insanlar böyle bir insan olarak tanınmak ister.Ve önlerine zorluklar çıksada, kendimi karanlığın boşluğunda değil, aydınlığın en üstündeymiş gibi davranmak ister.
Ve bu insanı gökte uçan, bulutların üstünde zıplayıp ama mutluluktan duramayan çift kanatlı bakışlarıyla uğur getiren uçuş böceğine benzetir. Rengarenk kanatları olan ama o kısacık hayatına o koskocaman mutluluğu sığdırdıklarından dolayı çok mutlu olurlar.