Nagehan'ın Bir Tutam Aşk'ı var bu defa ellerimin arasında.
''Ya ne öyle geliyorsun kalbime aniden, aklım gitti...'' cümlesiyle karşılıyor beni.
''Susuyorum artık çünkü bittin.'' diye bitiriyor diyeceklerini.
Bu iki cümle arasında ne keşkeler var bilir misiniz? Karşılıksız seven bir kalbin ağırlığı kaç tondur? Bazen karşılık beklemeden severiz. Ama gidenler dönsün diye aylarca bekleriz. İkisinin arasında çok fark varmış gibi! Sonra birkaç satır dökülür parmaklarımızdan ya da dudaklarımızdan. Beklediklerimin, bugüne kadar gelmedilerse bir daha da gelmeyeceklerini öğrendim. Beklemekten vazgeçtim. Bir umuttu insanları yarına çıkaran, umuda çok anlam yüklememeyi öğrendim. Zira umutlar tükendi, gecenin ardında yine gece var. Kapat ışıkları kaptan!
Oysa ben çok severim her gecenin bir sabahı var diyen insanları hem de ne! O ne güzel umuttur, nasıl inanmak... Ve özenirim aynı zamanda...
Ve aşk
güzel şey işte
her gecenin sabahı gibi güzel...
Hüzünlenmemek elde değil. O güzel anılardan avuçta kalan acıyla, hüzünlenmek. Hemen her gece olduğu gibi bu gecenin de konusu sensin sevgilim. Fonda sen ve anılar... Üzgün olduğum her an için kırgınım sana. Mesajlar yazıp sildiğim her an için, bahaneler aradığım. Nefes alışına anlam yüklediğim seni özlemekten vazgeçemediğim her an için... Anıların öldürmeyip süründüren cinsten.
Ve yine seviyorum birilerini, hayatımdan gelip geçen yolcular oluyor yüreğime değemeden...
Sen öyle güzel mesken etmişsin ki yüreğime, sokağından geçemiyorlar.
Sen öyle güzel mesken etmişsin ki yüreğime, sokağından geçemiyorlar.
Sence kimin için daha acı bu durum? Unutmak adına aylarını adamış, ayları yıllar yapmış, başaramamış, yaşadığından bile emin olamadığı bir adamı çaresizce beklerken davetsiz misafirleri kapısından kovan benim mi? Yoksa kırgın, yaralı birini onaracak bütün cesareti toplamış, onun bitmek bilmeyen inatçılığıyla savaşmayı göze almış, kapıdan kovulan davetsiz misafirlerin mi? Hepimiz için zor durum, sen hariç! Çünkü sen gittin!
Hayat elbet devam eder biri gidince bizden, çünkü iddia edildiği gibi kimse gidince nefes alıp verişimiz durmaz. Hayat da nefes alışlarımız da hatta mutluluklarımız da devam eder. Ama asıl sorun kendini açtığın ve tüm zayıf yanlarıyla kabul gördüğün kişinin seni, sanki dünkü yabancıymışsın gibi, tüm onları birlikte yaşamamışsınız gibi... arkasına bakma ihtiyacı bile duymadan bırakıp gidebilecek kadar gamsız olabilmesi!
Asıl zor olan yeniden sevmek. Haydi git, gidebilirsin tabii, hatta ben de giderim çok da büyütmeye gerek yok. Ama kendine şunu sor gitmeden önce...
Bir daha bu kadar sevilecek misin?
Bir daha beni sevdiğin kadar sevebilecek misin?
Cevabın her iki soruya da ''evet'' ise kalma sevgilim. Durma, git! Hiç anlamı kalmamış hatta hiçbir zaman anlamı olmamış gibi, git. Beni sevmemiş, tanımamış, hiç sevilmemiş gibi, git. Git ve dönme bir daha. Zira bana bundan daha büyük acı armağan edemezsin. Zamanında kutu kutu sunduğun mutluluklarımı da gönderirim ardından.
Bir de aklın kalmasın Her şeyim, senden sonra kimseye ''Her şeyim'' demedim...
Madem geldik bir yazının sonuna söylemeden edemeyeceğim;
Asıl Leyla yüreğindeki Mecnun'unu aramaktan vazgeçmiş ve küsmüş tüm aşk filmlerine!
Bu satır da kalsın burada böylece.
Yazan: Ezgi Akpınar