Pamuk eller oy vermeye, haydin bakalım ve bolcana yorum istiyorum.
Yayımlanma; 11.08.2024
1.BÖLÜM
Ben, Yeliz Doğan.
Dışarıda arkadaşlarımla fink atarken gecenin bir yarısına kaldığım için koşar adımlarla eve gidiyorum. Elinde sopayla bekleyen annem, beni nasıl bir şekilde dövmek için hayal kurduğuna eminim.
Gecenin bir yarısı olduğu için aklımda türlü senaryolar kuruyordum ve elimde takip ediliyorsam yüzüne boşaltacağım bir şişe papatyalı Emotion'ın deodorantı vardı. Biber gazı niyetine kullanıyorum çünkü zarar verebileceğim herhangi bir aletim yoktu ve sadece koltuk altıma sıktığım deodorantım vardı.
Kim zeki tartışmayalım isterseniz?
Elimde tuttuğum, saatler öncesi BİM'den aldığım cipsi yiyordum. Neden özellikle BİM derseniz eğer paranın ve cips paketinin içinde ki cipslerin hesabını yaptığım için BİM'den almıştım.
Ne yapalım, dolar almış başını gidiyor...
Mahallemizin popüler marketinin önünden geçerken Bim'e gittiğimi anlayan market sahibi Gazanfer amca öldürücü bakışlarını yolladı ve dişlerini gösterdi. "Buradan alışveriş yapsana." Bakışlarını atarken cebimdeki paraların kokusunu almıştı. "Bim' e gidiyom ben." Bakışlarını attım.
Daha güneş bile doğmadan, sabahın erken saatinde Gazanfer amca dükkanını açardı. Bazen düşünüyorum, bu adam hiç uyumuyor mu? Nasıl olabilir de her gün daha sabah bile olmadan işbaşındaydı?
Ama vampirler de uyumaz.
O zaman yıllardır bağrımıza koyduğumuz Gazanfer amca bir vampir miydi?!
Aklımda deli sorularla ara sokaklardan geçerken havanın karanlığı içime cuk oturmuştu. En olmadık zamanda aklıma izlediğim mankenler gelince Victoria's Secret havasına girdim. Sanki çekimlerdeymişim gibi yürümeye başlarken üstümde seksi bir kıyafet hayal edip podyumda yürüyormuş gibi kıvırtmaya başladım.
Göz kırpıp öpücük salladığımda karşımda kamera varmış gibi hareket ediyordum fakat balkondan eğilmiş yaşlı teyze bana kınayıcı bakışlar atarken mahallenin egzotik havasına giriş yapmıştım. Hızla doğrularak saçımı savurdum ve yürümeye devam ettim.
Sanırım, beni deli falan zannetmişti?
"Bakar mısınız?"
Ardımdan gelen kalın sesle durmak yerine devam ettim. Bana mı seslenmişti? Tabii bana seslenmişti çünkü bu sokakta, bu saatte başka kimse yoktu. Adamı duymamazlıktan gelerek ilerlemeye devam ettim çünkü biraz daha oyalanırsam annem evden cenazemi kaldıracaktı.
"Hanımefendi, bakar mısınız?"
Bakmıyorum işte, devam etsene yoluna! Göz devirip arkamı döndüm ve bana doğru yaklaşan adamı izledim.
"Bu adresi arıyordum da yardım eder misiniz?"
Sokak lambasının titrek ışığı adamın yüzüne gölgesini indirirken benimle aynı, yirmili yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim çekici yapısına maşallah çektim.
"Tabiiki."
Az önce adama kulak asmayan ben değilmişim gibi birden Sindirella karakterine bürünmüştüm. Gülümseyerek elinden kağıdı alıp incelemeye başladım ve en kısa yoldan tarif ettim.
"Eyvallah," deyip gülümsediğinde kaşlarım çatıldı. Herhalde beni askerlik arkadaşı falan sanmıştı?
İstifimi bozmadan "Rica ederim," dediğimde kaldırımın zayıf ışığı altında, prensesler gibi yalınarak önünden geçip gidecekken birden çantamın tutulmasıyla neye uğradığımı şaşırdım. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken çantamın sırtımdan çekiştirilmesiyle kaskatı kesildim.
Yakışıklı falan dedim, adam hırsız çıktı! Benimde bahtım böyleydi. Hayat, her yönden kıçıma tekme atıp sinsice gülmeyi seviyordu.
"Ayol komşular uyanın! Hırsız var!"
Adam çantamı benden almaya çalışırken bir yandan bağırıyordum, bir yandan da vermemek için mücadele ediyordum. Adam, elimden çekmeye çalışırken çantadaki elimi ittirmeye çalışıyordu fakat bütün cadalozluğumla asıldım.
"İmdaaat!"
Çantamı tutan elleri bir an duraksadığında yüzünü buruşturdu. Öyle bir bağırmıştım ki, fiziksel güç uygulamadan adamı alt etmiştim.
"Hırsızlık yapmaya pişman ettin beni."
"Sanki iyi bir şey yapıyormuş gibi birde söyleniyor," dediğimde iyice asıldı ve elimden kayan, kendi paramla biriktirip yüzlerce liraya aldığım çantamı alıp koşmaya başladı.
"Çantam..."
Param, cüzdanım her şeyim içindeydi ve en önemlisi ise, iş başvurusu için yaptığım mimari çizimlerim içindeydi! Hiç düşünmeden adamın peşinden koşmaya başladım eğer onlar çalınırsa, hayatım tepetaklak olurdu.
"Çantamı ver yoksa fena olur!"
İzini kaybettirmek için ara sokaklardan birisine girdiğinde peşinden ilerledim ve duraksadım. Nefes nefese kalmış bir şekilde karnımı tuttuğumda, bir an oksijen yetmezliğinden ahiret yolculuğuna çıkacağımı sanmıştım. Bu kadar şanssız olmak zorunda mıydım, şuan olduğum yerde oturup ağlayabilirdim.
Saat iyice geç olmuştu, umarım annem polise kayıp ilanı vermemiştir!
Karanlıkla harmanlanmış sokağın tehlikeli girdabına çekilirken elinde gazete kağıdına sarılmış içki olduğunu tahmin ettiğim birkaç adam gülüşerek yanaşmaya başladılar.
Bugün, daha ne kadar kötü olacaktı?
Yanlarından geçip gidecekken birisi koluma uzanarak köşeye sıkıştırdı.
"Nereye ya? Takılalım az, güzellik," dedi içlerinden biri. Güzellik kısmında adama katılıyordum. Kolumu tutan elini kavrayarak büktüğümde acı içinde inledi ve tekme atarak üzerimden ittirdim.
"Kaçma kız gel buraya."
Kemal abi misali bana yaklaşırken daha fazla zaman kaybetmeden koşmaya başladım.
Lanet hırsız nereye kaybolmuştu?
Geceye örtülen karanlık çarşaf görüş hâkimiyetimi kaybettiriyordu. Yol köprüsünün altından koşan adamı gördüğümde hızla koşmaya başladım fakat lanet adam, benden saha hızlıydı ve izini kaybettirmeyi başarmıştı.
En önemlisi ise nerelere gelmiştim ben?
Sanki, birazdan karanlığın içinden elinde testere, sivri dişli, orasından burasından kan fışkıran katil palyaço çıkacak ve arkasından gerilimli müzik araya girecekmiş gibi hissediyordum.
Korku, içime ateş gibi düşerken köprünün üstünden çıkarak yolda ilerlemeye başladım. Saat, epeyce ilerlemişti ve annem, kesinlikle beni odama kilitleyip bir daha dışarı çıkmamı yasaklayacaktı.
Çantamın çalınması mühim değildi, içinde kaderimi değiştirecek çizimlerim vardı. Düşüncelerin ağırlığıyla ezilirken, tekerleklerin asfaltta feryat eden boğuk sesini duyduğumda yerimde sıçradım. Karanlığı keskin bir şekilde yaran farlar görüş izimi kaybettirdi ve arabanın kaportası hafifçe bacağıma çarptığında zemine savruldum.
Bugünü ölmeden atlatabilirsem, büyük başarıydı!
Diğer hikayelerime bakmayı unutmayın.
Yorum yapında konuşak azcık
SEVGİLERLE....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımda Kal
Teen FictionMimar Yeliz Doğan; başarılı, güzel ve herkesin ilgisini çekebilecek kadar saf ve temiz kalpliydi. Ve bir o kadar da sakar! Arkadaşlarıyla buluştuğu gün evine dönerken birden çantasının çalınmasıyla kaderin taşları çatlamış, çarklar o zaman tekrar ç...