Üstümdeki siyah kısa, sade elbiseyi düzeltip saçlarıma son kez baktım. Evet, eski kocamın düğününe gidecektim. Onlara bakıp mutluluklarını izleyecektim. Acaba benim kadar sevebilir miydi o kadın? Benim kadar değer verip onu kaybetmekten korkabilirmiydi? Kalbim her saniye daha fazla atıp nefesimin sıkışmasına sebep olurken derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum. Aria 1 hafta önce duyduğum haberden hemen sonra ağlamıştı fakat neyse ki odasındaydı. Sadece beni görmemek onu korkutmuştu. Kızımın haberi olsaydı ve babasının evleneceğini duysaydı ne tepki verirdi bilmiyorum. Stefan'ı dün arayıp ne zaman ve nerede olacağını sormuştum. O geceden sonra dans okuluma bile gidememiştim. Ruhen bir ölü gibi ama fiziken diriydim. Zaten son 3 senedir de öyle değil miydim? Daha ne kadar üzülüp kendimi içten içe bitirebilirdim? Çalan telefonum odadaki sessizliği bastırırken arayanın kim olduğuna baktım. Rehberimde kayıtlı olmadığından kim olduğunu anlayamadım. İbreyi sağa doğru kaydırıp yanıtladım."Efendim?" Ses gelmezken kaşlarımı çatıp bekledim. Hâlâ ses vermeyip telefonu kapatmadığında nedensizce sinirli bir ses tonuyla konuşup suratına kapattım.
"Her kimsen defol git ve beni acılarımla yalnız bırak. Canın sıkıldı diye saçma sapan numaralar çevirip arayamazsın seni aptal!"
Bir anda gelen sinirime ben bile şaşırırken rehbere girip Stefan'ın numarasını buldum. Onu aramalı ve beni almasını söylemeliydim. Telefon 3-4 kez çalıştan sonra meşgule atıldığında sinirle yatağa fırlattım. Aniden gelen sinirimin sebebinin Zayn'in yaptıkları ve benim aptallığım olduğunu tahmin etmek zor değildi. Boşlukta gibi hissediyordum. O kadınla evlenirken izleyecektim. Gözlerimin içine bakarak 'Evet' diyecekti belki de. Pişman olmayacaktı. Beni ve bebeğimi bırakıp ortadan kaybolduktan sonra bir anda ortaya çıkmasındaki sebep neydi? Gidip her neredeyse orada da evlenebilirdi. Buraya gelme sebebi ne olabilirdi? Daha fazla canımı mı yakmak istiyordu? Ben daha ne hata yaptığımı bile bilmezken bu acıları hakedecek kadar ne yapmış olabilirim diye düşünmeden edemiyordum.
Aria kreşte olduğundan daha rahat bir şekilde evden ayrıldım. Beyaz Audi'min kilitleri açıldığında kendimi rahat koltuğa attım. Çalıştırmadan önce radyoya uzanıp açtım. Taylor'ın Out Of The Woods şarkısı arabaya dolarken evden çıkıp kiliseye doğru sürmeye başladım.
Gerçeklerle yüzleşecektim.
× × × ×
Kalabalığın sesi kulağıma dolarken yüzümü buruşturdum. Bu kadar gürültü yapacak ne konuşuyor olabilirlerdi? Kapıdaki korumalar ismimi sorduklarında es geçip kapıdan girdim. Onları umursamamış olmamı pek takmış halde değillerdi sanırım. Görmeyi beklediğim şey evlenmek üzere olan Zayn'di fakat düşündüklerimle uzaktan yakından alakası olmayan manzaraya şaşkınlıkla baktım. İleride sakinleşmeye çalışan ve ağlamaktan harap olmuş esmer bir kadın vardı. Zayn ortalarda gözükmüyordu. Yoksa... Ona bir şey olmuş olabilir miydi?
Kalbimin ritimlerini duymayı bırakırken gelinliğin içindeki kadının etrafta olan bakışları tesadüfen beni buldu. Gözlerini kısıp benim kim olduğunu anlamaya çalışırken bir anda ayağa kalktı ve sinirle yürümeye başladı. Etrafında onu sakinleştirmeye çalışanlar peşinden gelecek olsada sağ elini havaya kaldırıp sert bir dille gelmemelerini söyledi. Neye uğradığımı şaşırırken kıpkırmızı gözleriyle bana bakmaya devam ediyordu. Yanıma ulaştığında transtan çıkamadığımdan gözlerimi ayırmadan onu izledim.
"Sen, o-osun!" Nefretle gözlerimin içine bakarken kaşlarımı çattım.
"Adını sayıklayarak kabuslar gördüğü, sürekli düşüncelere daldıran, ağlamasına sebep olan o sürtük sensin! Zayn, senin yüzünden düğünü terk etti. O lanet Stefan geldi ve her şeyi mahvetti!" Ne olduğunu idrak etmeye çalışırken bu kadının beni ve Stefan'ı nereden tanıdığını anlamaya çalıştım. Arkamı dönüp koşarak arabama ilerlerken arkamdan savurduğu küfürleri duymazdan geldim. Zayn ne haldeydi hiçbir fikrim yoktu ve Stefan ne işler karıştırıyor bilmiyordum. Beynim patlayacak duruma gelirken gaza sertçe basıp motoru bağırtarak kiliseden çıktım. Uzun zamandır gitmediğim sahile giderken dolan gözlerimi kendimi zorlayarak daha fazla içimde tuttum. Ağlamayacaktım. 3 sene boyunca o kadının yanında benim adımı sayıkladıysa neden beni bulmamıştı. Sinirle direksiyona vurduğumda kalbime saplanan acıyla duraksadım. Önüme geçen araba aniden durduğunda frene ne kadar bassamda az da olsa arkadan vurmuştum. Hiçbir şey olmamış gibi birde bu eksikti. Sinirle arabadan inip öndeki arabaya ilerledim. İçindeki adam da arabadan inip arkasını döndüğünde sinirle çatılan kaşlarım ve dudaklarım düz bir hal aldı. Karşımda ağlamak üzere olan dolu ve ela gözler derin derin bakarken kafamı iki yana salladım. Bu o olamazdı. Karşımda başka biri vardı değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
× Little Aria × z.m
FanfictionKarşımda bana nefretten başka bir duyguyla bakmazken sulu gözlerimi tutmaya çalışıp ona bakmaya devam ettim. "Bunu neden yaptın?" Fısıltıdan ve kırgınlıktan ibaret olan sesim kendime acımama sebep olurken dünyanın en iğrenç şeyiymişim gibi baktı. C...