chapter 40

105 12 4
                                    

Dyan

Öylece yatağımda yatıp çocuklarla mesajlaşırken kulağıma birkaç kısık küfür ulaştı. Şaşkınlıkla alnımı kırıştırıp yattığım erden kalktım. Neler oluyordu? Başka zaman olsa ciara ayağını dahi çarpsa tüm evi yıkardı ancak bu sefer sesi farklı geliyordu. Merakla merdivenlere adımlarken daha aşağıya ulaşmadan sordum. '' her şey yolunda mı ciara?''

Ancak ben son basamağı da inip hol'e ulaşana kadar bir cevap alamadım. Tüm olayı anlamak için birkaç saniye öylece baktıktan sonra bu sefer de gülmekten merdivene oturmak zorunda kaldım. Tessa 'nın saç tutamları farklı yönlere bakarken derin nefesler alıp veriyordu. Şaşkın ve kızgın bakışlarına uygun bir de ağzında bir kumaş parçası vardı ve elleri sırtında bağlıydı.

Normalde böyle bir manzara ile karşılaşıldığında neler olduğunu sormak gerekirdi ancak söz konusu tessa olduğunda sormaya korkuyordum. Eminim hikaye şu an önümdeki görüntüden daha çılgıncaydı. Sesli kahkahalarım yüzünden tessa bana kızgınca bakarken bir yandan da içeri girmeye çalışıyordu. Ellerin arkadan bağlanması yürümeye engel değildi ki. Ciara da tessa'ya yardım edince birden gülmem kesildi. Tessa yaralanmış mıydı? Başına bir şey i gelmişti? Ciara 'ya da bir şey olmuş muydu?!

Hemen kızların yanına varıp tessa'yı kucağıma aldım. O şaşkınca cırlarken, uzun uzun düşünmeden bir şeyler söylemek için kıpraşıp duran tessa'yı umursamadan oturmasına taşıdım. ''ciara sen iyi misin?! Ne oldu? Ve tessa'nın elleri neden bağlı?''

Tessa'yı koltuklardan birine bıraktıktan hemen sonra arkamı dönüp peşimizden gelen ciara'yı kollarımın arasına aldım. Başına yine bir şey gelmiş olmamalıydı. Yine başarısız olmamalıydım! O da bana kısaca sarıldıktan sonra hemen geri çekildi ve hızlı adımlarla mutfağa gitti. Şaşkınca peşinden gittim. Beni fark edip sessizce iç çektikten sonra anlatmaya başladı. '' endişelenme bize bir şey olmadı.'' Buzdolabının önünde durup alt dudağını dişledi. '' daha doğrusu bana bir şey olmadı ve tessa'nın durumu bir kazaydı.''

Rahat bir nefes verdim. '' tessa'ya ne oldu?'' ciara bu arada buzluktan bir buz torbası almıştı ve gülerek bana döndü. ''bu biraz komik bir hikaye.'' Elimi sallayarak devam etmesini işaret ettim ancak o tessa'nın yanına gidip ona buz torbasını uzattı. Tessa elinden torbayı alıp üst bacaklarına bastırdı.

''bunu sana birazdan anlatacağım dyan. Ama önce gidip dolabımdan bulabildiğin en bol eşofmanı getirir misin?'' başımı sallayarak peşine gittim. '' neden en bol? Ne demek istiyorsun? Neler oluyor?''

Ciara sinirle homurdanırken tessa bana ne-kadar-aptalsın bakışını attı. Suçsuzca ellerimi havaya kaldırdım. ''gidiyorum!'' dedim ve bu iki çatlağın yanından kurtulmak için hızlı adımlarla uzaklaştım. Ancak ciara'nın dolabının önünde dikildiğimde benim için tam bir sınavdı. 'bol' dan kastı neydi? Ve kardeşimin ne zamandan beri dar kıyafetler haricinde giyinecek bir şeyi vardı ? doğru ya YOKTU Kİ.

Dolap dediği bu kargaşanın içinde taytlardan oluşan bir dağ , Dar kotlardan oluşan bir göl, ve bir karınca yuvası büyüklüğünde şortları vardı. Ancak bol bir eşofmana benzer hiçbir şey yoktu. Gerçi...şu arka tarafta pembe bir şeyler görünüyordu... yerde duran kıyafetlerin arasındaki boşluklardan zıplaya zıplaya kıyafet dolabının en arkasına ulaştım ve ...pembe bir eşofman çıkardım! Tam on ikiden !suratımda bir zafer gülümsemesi ile kıyafet dolabından çıkıp merdivenlere adımladım. Bu iki çatlağın ne yaptığını gerçekten merak etmeye başlamıştım. Elimdeki pembe eşofmana kısa bir bakış atıp düşünceli bir şekilde olduğum yerde durdum. Elimi havaya kaldırıp ciara'yı düşündüm. Eşofman sanırım birkaç senelikti. Yani biraz küçük gözüküyordu ve...belki de eşofmanı tessa için istiyordu. Ciara birdenbire daha rahat giyinmeye karar vermediyse pantolon büyük ihtimalle tessa içindi. Zaten az önce bacaklarına buz torbası koymamış mıydı o?

behind the screen (türkçe çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin