"Oha be. Bu çocuğun yaptıklarını Emre duysa çocuğu gebertir lan" diyen Gökçe'ye "Aynen" diyerek katıldı Selin.
Evet, herşeyi sonuna kadar, en ince ayrıntısına kadar anlatmıştım.Mesajı okuduktan sonra şok olup donup kalmıştım ve apartopar evden çıkıp kızlarla buluşmaya biraz erken gelmiştim. Herşeyi de az önce dediğim gibi anlatmıştım.
Siparişlerimiz geldiğinde Selin hunharca çikolatalı pastasına saldırmak için hamleye geçmişti ki telefonunun çalmasıyla çatalını aynı serilikle geri koydu ve telefonunu açıp konuşmaya başladı.
Konuşması bittiğinde tekrardan hunharca saldırıya geçmişti ve ilk lokmasını başarıyla ağzına götürmüştü.
Gökçe, üzerimde ki zorla giydirmiş olduğu siyah baya bi büyük olan göğüs dekoltesi, bel kısmında gümüş taşlar bulunan boyu ise popomun 3 cm aşağısında biten yani popomu zor kapatan bu elbiseyi almamda baya bi ısrarcıydı ama ben bu elbiseyi hem beğenmemiş tüm hem de alırsam en başta babaannem, annem,babam ve Emre beni öldürürdü. Tam tamına dörtlü cinayet olurdu vallahi. Mert kumaşı yetmemiş bu elbisenin deyip sadece bana ve elbiseye gülerdi.
"Çok yakıştı sana bu elbise gerçekten" deyip tekrar konuşmaya başladı Gökçe. Selin ise şuan kendine birşeyler bakınıp duruyordu.
"Ben bu elbiseyi hiç beğenedim ayrıca beğenmiş olup da alsam evde dörtlü cinayet oluşur biliyorsun ki" deyip Gökçe'nin birşey demesini umursamadan kabine girip bu çirkin ördek yavrusu elbiseyi çıkardım. Fiyatına baktığımda 1500 TL yı görmemle şoka uğradım resmen.Kabinden çıktığımda bu sefer Selin'in üzerinde sıfır kol siyah çok zarif omuz detayları bulunan diz kapaklarının 5-7 cm yukarısında biten bu elbisenin çok sade bir güzelliği vardı. Anlatıma göre saçma dursa da görünürde muhteşem bir güzelliğe sahipti.
"Oha çok güzel" dedim Selin'e bakarken. Gökçe ben kabinden çıkarken kabine girdiği için ortalıklarda yoktu.
"Ama çok sade değil mi ya. Ben bu kadar sade şeylere alışkın değilim biliyorsun" Gözlerimi devirdim.
"Bence yakışmış al bence ama istemiyorsan alma sen bilirsin"
"100 TL" diyen Selin'e fal taşı gibi açılmış gözlerimle bakıyordum. Ucuzdu. Benim az önce denediğimde elbiseden daha güzel ve daha daha daha ucuzdu.
"Oha çok iyi" dedim.
"Aynen alsam mı ki"
"Alın bence de arkadaşınızın dediği gibi çok yakışmış" arkadan gelen sesle Selin arkasını dönerek bunu diyen bizim yaşlarımızda görünen yakışıklı erkek çocuğuna bakmıştı. Çocuk yavaş yavaş yanımıza geldiğinde " Teşekkür ederim" diyerek gülümsedi Selin. Çocukta Selin'e karşılık gülümsemişti.
"Abi nasıl olmuştum?" diyen sesle"kardeşim" diyip çocuk arkasını dönmüş ve kardeşiyle ilgilenmeye başlamıştı.Gökçe kabinden nihayet çıktığında üzerinde az önce ki kıyafetleriyle karşımıza gelmişti.
"Elbise hatalıymış" derken Selin kabine girmişti.Alışveriş sonrasında sadece Selin birşeyler alabilmişti. Benim çok beğendiğim elbiseyi almıştı ama bence o çocuk olmasaydı almayacaktı pislik.
Apartman kapımıza geldiğimde Emre karşımdaydı. Onu takmayıp belki Mert'in yanına falan gelmiştir şimdi de gidiyodur düşüncesiyle anahtarımı çantamdan çıkarıp kapıyı açmak üzereyken bileğimi tuttu.
"Ne bu tavırlar?" demesiyle kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Ne varmış tavırlarımda?" dedim soğuk kanlılıkla.
"Bi soğuksun aramalarıma mesajlarıma falan cevap vermemeler. Hem nerden geliyorsun sen?" dedi şüpheyle bana bakarken.
"Ne alaka ya. Benim seni aldattığımı falan mı düşünüyorsun?" dedim gözlerinin içine bakıp.
"Başka açıklaması yok çünkü. Bunu düşünmemem için bir sebep yok."
Resmen benden şüphe ediyordu. Onu aldattığımı düşünüyordu. Oysa ki bi anda değişik davranan ta kendisiydi. Böyle davranmamın sebebi de ta kendisiydi. Dün gece arayan mesaj atan özür dileyen de oydu. Benim ondan şüphe duymam gerekirken o benden duyuyordu. Bana güvenmiyordu. Gözlerim dolmuştu.
"Böyle davramamam için bir sebep mi yok! İki günde değişik değişik davranan sensin. En başta canımı yakan acıtan sensin sonra mesaj atıp özür dileyen arayan yine sensin. Niye mi cevap vermedim mesajlarına aramalarına? Çünkü o gün üzgün olduğumdan erkenden uyumuştum ve telefonum sessizdeydi hepsini sonradan gördüm. Şimdi gelip burda bana hesap soran şüpheyle bakan da sensin. Benim senden böyle değişik değişik davranmana rağmen şüphe duymam gerekirken sen benden duyuyorsun. Sen bana güvenmiyorsun." dedim gözlerimden yaşlar süzülürken.
"Nerden geliyodun o zaman?" devam ediyordu.
"Bu dakikadan sonra seni hiç ilgilendirmiyor" diyerek bileğimi elimden çekip kapıyı açarak son kez yüzüne baktım ve kapıyı kapattım.
Bir iki adım attıktan sonra duvardan destek almaya başlamıştım. Bana bunu nasıl derdi bunu nasıl düşünürdü aklım hayalim almıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güven Bana #wattys2016
Teen Fiction"Sana güvenmediğimi ne zaman anlayacaksın?" sıkılmışlığımı artık sözlerime de yansıtmaya çalışıyordum. "Hiçbir zaman. Düşünsene ben seni deli gibi severken senin bana inanmadığın düşüncesi... Ah bu beni deli ediyor." inanmayın buna yine yalan söylüy...