Black Angel: Bölüm-1 "FELAKET"
Bultıcı hava, yoğun trafik ve iş stresi sonucun da yağlanmış olan saçlarımı geriye doğru attım. İşe geç kalıyordum. Bu çok önemli bir meseleydi, benim için fazlasıyla önemli!
Önümde ilerlemek bilmeyen, binbir çeşit, farklı renk ve modellerden oluşan araba kalabalığına bakıp, iç çektim.
Keşke trafik olmasa.
Biraz ilerdeki, trafik lambasında yeşili bulan gözlerimin parıldadığına kalıbımı basabilirdim.
Keyifli bir gülümsemeyle önümdeki karmaşanın yokolmasını bekledim. Ama hiç bir değişiklik olmadığını gördüğümde istemsizce kaşlarım çatıldı. Çeşit çeşit, ses ses öten araba kornalarının içine benimki de eklenmişti.
Sorun neydi?
Bunu öğrenmenin tek yolu otabana çıkmakken, bu fazlasıyla tehlikeli gibi göründü gözüme. Biraz daha bekleyebilirdim belki.
Bu düşünceleri toz misali, zihnimden uçuran şey, kulağımdaki feryat sesleriyle, gözümün önündeki insan kalabalığıydı.
Yavaş denemeyecek tavırlarla arabadan indim. Soğuk yüzüme yapıştığında, içten bir titreme hissiyle uyanmıştım.
Montumun ucunda bulunan metal fermuarı çekerken, yürüme mesafem aynı zamanda azalmıştı şimdi çığlıklarla dolu ağlama sesleri daha netti. Merakla oraya baktığım da, bir çocuğun yerde yattığını gördüm.
Etraftaki insanların çoğu olayı hayretle izlerken, içlerinden yok denecek kadar az olan bir kaç kişi annesi olduğunu düşündüğüm kadını teselliye boğuyorlardı. Babası ise, arabanın ardında olanları izliyordu.
Şaşkındı, olayı idrak etmeyen beynine isyan ediyor gibiydi. Sanki ağlamak için; karısının çığlıklarına ses katmak için hazırlanıyor gibi.
Çocuğa baktım. Yerde cansız gibi yatıyordu. Yerlere bulaşan kan lekeleri, fazlasıyla kırmızıydı. Pıhtılaşmış bir sıvıydı bu. Çocuğun hali ise içler acısı gibi duruyordu. Sanki, mağaza da örnek kıyafetleri giydirilmiş manken düşmüş, kimse onu kaldırmıyor; kaldıramıyor havası vardı.
İçim acımıştı.
Annenin yanına bende geçtim. Trafiğin kapalı olma sebebi, çocuğun babasının kaza yaparak, kamyonetin altında kaması olmalıydı. Çünkü gözler önüne sürülen bu görüntü sadece bunu akla getiriyordu. Araba pert edilmiş gibiydi. Anne daha çok ağlamaya başladı. Onun her damla göz yaşı, benim kalbimde bir boşluk oluşturuyorken; onunla birlikte ağlamamak için kendimi sıkıyordum.
"Yüce Tanrım! Sen benim ömrümden al, onunkine kat!"
Annenin sarf ettiği cümleler bile beni benden alıyordu. Ona sakin ol diyemezdim; çünkü onun yerinde kim olsa, bunu belki de daha fazlasını yapardı.
"Lütfen böyle söylemeyin. O iyi olacak." Benim sarf ettiğim cümlerde ki ses tonu, onun baykırışlarının yanında fısıltı gibi kakmışken, ben bu durumu umursamıyordum.
"Ambulansı arayın!" Dedi kadın bağırarak. "Telefonum... telefonum arabadaydı, Tanrı aşkına yardım edin!"
Oradan, genç sayılabilecek sarışın bir çocuk cevap verdi;
"Aradık... gelecek." Bunu söylerken sonlara doğru sesi kısıllmıştı genç çocuğun. Kadının isyanla dolu sözleri artmaya başlamıştı. Çocuğun kelimelerindeki imadan sonra çömeldiği yerden kalkarak, yerde yatan çocuğuna sarıldı.
Kadının her kelimesi bana doğruymuş gibi geliyordu. Ya çaresiz olduğundan ya da... gerçekten haklı olduğundan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ANGEL
Ficção CientíficaBu gizemlerle dolu hikayenin içine dalıp; kendinizi Ashley'in yerine koymaya ne dersiniz ?