bu sabah, sarhoş bi balıkçıyla bulutlardan konuştuk
ıssız bir çölde,
oltalarımızı mavi kumlara yolladık
yemlerimizi yılanlar yedi
güneşin alnında durduk saatlerce
uzak diyarlardan gelen güvercinlere selamlar yolladık
kovalarımızı doldurup kürek salladık hırçın denizimize
evet,
ıssız bi çölde oldu hepsi
bana limanlarını anlatmaya başladı birer birer
ve onu ulaştıran kutup yıldızını
o gün herkesin bir kutup yıldızı olduğunu farkettim
böylece sustu sarhoş balıkçı
amansız bir valse başladı kumlarla
izlemeye başladım kumların aşığı sarhoş çöl balıkçısını
ve çöl rüzgarı eserken üzerimize
dev dalgalara karıştı balıkçı
o kadar güzeldi ki
martılar kondu üzerine
yuttu onu kumla kaplı denizi
işte o gün yıldızımı buldum
sessiz limanıma çektim küreğimi
kaktüslerden iskele yaptım sahilimin en dibine
yıldızıma dair şiirler yazdım
ve ben beklerken hüzünlenmek için karanlıkların ardındaki gecemi
kendimi buldum dalgaların sesinde
kimse bilmezdi sarhoş balıkçımın hikayesini
oysa ki sarhoş olmak için ne balıkçı gerekirdi
ne denizi