Deniz kenarında bir bankta Kayranın göz hapsindeydim. Kayranın nelerden hoşlanıp neleri sevmediğini öğrenmiştim. Ama içimde bir sıkıntı vardı. Kayrayı seviyordum ama sanki ayrılacakmışız gibi bir his vardı içimde. İçimdeki seste böyle söylüyordu.
K-Ada ne oldu?
-Yok bir şey.
K-Sorun ne?
-Kayra seni seviyorum.
K-Bende seni bebeğim. Nereden çıktı bu?
-İçimden söylemek geldi.
Kayranın telefonu çalmıştı. Arayan Hakandı.
K-Tamam orda buluşalım.
K-Hadi Hakanlar bizi bekliyormuş.
Arabada hiç birbirimizle konuşmadık. Fark ettim ki biz hala sarılmamıştık. Kayra benden uzaklaşıyordu. Bu her halinden belli oluyordu. Ama neden? Oda mı benimle aynı düşünceyi paylaşıyordu. Daha yeni 1 hafta olmuştu. Kayra ile bu konuyu konuşmak istiyordum ama sonunun ayrılık olma ihtimali içimi parçalıyordu.
Arabayı yeşil çimenliklerin olduğu bir alana bıraktıktan sonra Kayra elimi tuttu. Bu hareketiyle beni o kadar çok rahatlatmıştı ki. Etrafıma baktığımda yeşillikler vardı ve çok sessiz, sakindi.
-Burada olduklarına emin misin?
K-Neden ki?
-Ölüm sessizliği var. Ayrıca burada insanların olduğunu belirten bir işaret yok.
K-Sen… korktun mu?
Kahkahası dağ gibi taşların arasında yankılandı.
-Ah! Saçmalamayı kes Kayra.
Her tarafa büyük taşlarla doluydu ve aralarından su akıyordu. Bir çukurda gibiydik. Taşlar çok büyüktü. Her taraf yeşildi. Yan yatmış ağaçlar, suyun içinde olduğu için ahenkle dans eden uzun çimenler. Burası şehir gibi sıcakta değildi. Rüzgar titrememiz için emir veriyordu.
-Daha ne kadar yürüyeceğiz?
K-Az kaldı.
-Ha daha yürüyeceğiz yani.
Tekrar sessizliğe büründük.
-Nerede buluşacağız?
K-Sürpriz.
-Onların buraya geleceğine inanıyor musun?
K-Ada çok mızmızsın!
Bu sert tepkisinden sonra bir daha konuşmak için ağzımı açmadım. sonunda durmuştuk. Burası harikaydı. Deniz kenarı gibi küçük bir alan vardı. Uzun dağ gibi taşlardan kurtulamamıştık. Taşların en arkasında bir ağaç ev vardı. Küçük penceresi vardı. Çok ama çok şirindi.
-Kayra! B-bu mükemmel!
K-Hadi gel.
Düşmemek için değişik hareketler yaparak taşların üzerinden kurtulduk. Tam ağaç evin önünde gelmiştik ki tahtadan penceresi açıldı. Hakan ve Selin büyük bir sevinçle bağırdılar.
H-S-Hey hoşgeldiniiiiz! Hadi yukarı gelin boynunuzun ağrımasını istemeyiz.
S-Hey Ada burası harika!
Hakan ile Selinin sesleri yankılanırken Kayra ile tahtadan merdivenlere doğru yol almıştık. Gerçekten çok güzel bir ortamdı. Garip olan tek bir şey vardı. Neden burada bizden başka insanlar yoktu. Arabayı bıraktığımız yerde kapı vardı. Yani buraya herkes giremiyordu. Yukarıya çıktığımızda bir şok daha yaşadım. Küçücük yer ne kadar mükemmeldi. Yerlerde çok rahat gözüken 4 döşek vardı. Ve aman tanrım bunlarda ne böyle! Ağaç evin tahtaları tamamen fotoğraflarla doluydu. Selin ve Hakanın fotoğrafları, Hakan ve Kayranın fotoğrafları, ne! Kayra ile Selinin fotoğrafları da vardı. Gözlerim kendi fotoğraflarımı aradı ama ben yoktum. Daha yeni tanışmıştık ve hiç fotoğraf çekinmemiştik. Ortada minik bir masa vardı ve köşede küçük bir buzdolabı. Kayranın elini bırakıp pencereden dışarı baktım. Sular, yeşillik, her şey mükemmeldi. Tekrar fotoğraflara bakmak için fotoğrafların yanına gittim. Birde ne göreyim elimi bir fotoğrafa uzattım ve diğerine, diğerine. Bu… bu kişi bendim. Kayra ve ben deniz kenarında bizi habersiz çekmişlerdi. Ve benim çantamdan hiç çıkmayan kendime ait 2 tane fotoğrafımın burada ne işi vardı? Hakana dönerek.
-Sana inanmıyorum. Çantamı mı karıştırdın?
H-Karıştırmadım. İhtiyacımız vardı.
-Burası kime ait?
H-Selin, Kayra ve bana aitti. Ama şimdi artık seninde evin. Yani bizim.
-Burayı siz mi yaptınız?
K-Benim ve Hakanın fikriydi. Babalarımızda bizim düşüncelerimize saygı duydu ve onların yardımıyla yaptık.
-Girişteki kapı… yani sadece sizin mi?
K-Evet Ada sadece bizim. Hadi gel.
Elimi tuttu ve bir pufun üzerine oturduk.
K-Ada seni seviyorum ve her ne olursa olsun ayrılmak diye bir şey olmasın aramızda. Bana söz vermeni istiyorum.
H-Buda ne demek? Sen bir şey mi yaptın?
K-H-hayır tabi ki de sadece Adayı kaybetmekten çok korkuyorum.
H-Bir şey yapmamışsan seni neden bıraksın dostum?
S-Hakan sen karışmasan. Ne yani sen bana söz vermeyecek misin?
Kayranın gözlerinde ki kaybı ve korkuyu gördüm. Bu mutluluğu bozmak istemiyordum.
-Söz veriyorum.
H-Ne! Ada iyi misin?
S-Hakan sus lütfen!
K-Hepiniz susar mısınız? Bu beni ve Adayı ilgilendiren bir konu.
Hakan ve Selin oturarak bize katıldılar. Havadaki gerilim sakinleşmişti. Şimdi sadece limonatalarımızı yudumluyorduk. Selin ve Kayranın birbirlerine olan garip hareketleri gözümden kaçmamıştı. Bunlar ne karıştırıyordu. Belki bana bugün gibi bir sürpriz hazırlıyorlardı. O yüzden fazla kurcalamak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Umutları
Teen Fictionİnsan öz kuzenine aşık olur mu? Evet ben oldum. Fakat şıp sevdi aklım buna izin vermedi ve iki kişiden hoşlanmaya başladım. Bu inanılması zor aşk üçgenine hoş geldiniz.