KÜAYBE 1 (YAĞMURDA ISLANMAK)

5 1 1
                                    


KÜAYBE 1 YAĞMURDA ISLANMAK

Küaybe , o akşam çok yorulmuştu. Evlerinde yapılan kutlama yeni bitmiş. Misafirler tek tek evden ayrılmışlardı. Az önceki şen şakrak ortam, akşamın ilerlemiş saatlerinden dolayı, yerini huzurlu bir sessizliğe bırakmış, her kes odasına çekilmişti. Küaybe 'nin ablası Kübra, yatağına uzanmıştı. Akşam yaşadığı her kare zihninde tekrar canlanıyor, kalbinin ritmi hızlanıyordu. Başucunda bekleyen uyku ne kadar sabırsızlansa da Kübra'nın göz kapaklarını kapatmaya niyeti yok gibiydi. Kendisine söylenen sözler, geleceğinin en güzel biçimde şekillenmesi adına edilen dualar, alınan hediyeler defalarca zihninde canlanıyordu. Her canlanma kalp atışlarını hızlandırıyor, nefesi kesilecek gibi oluyordu. Bu düşünceler içerisinde gece uzayıp duruyordu. Annesi ve babası gecenin kritiğini yapıyor, Kendilerine böyle bir gece yaşattığı için Allah'a şükrediyorlardı. Küaybe ise kafasına takılan sorulardan dolayı karmakarışık düşünceler içerisindeydi. Bu sorulara bir türlü cevap bulamıyordu. Bu düşünceler içerisinde uyuya kaldı. Uyur uyumaz da rüyalar aleminde bir yolculuğa başladı. Rüyasında kendini bir portakal ağacının altında oturuyorken buldu. Yanında soyulmuş, sulu, lezzetli, çok güzel görünen bir portakal duruyordu. Dayanamadı. Portakaldan bir dilim almak için elini uzatmıştı ki

- Dur yapma. Diye bir sesle irkildi. Şaşırdı sadece

-Ne, diyebildi. Aynı ses

-Ne yapıyorsun? Diye sorunca Küaybe sesin portakaldan geldiğini fark etti.

- Çok güzel görünüyorsun. Bu halinle iştahımı kabarttın. Bir dilim alayım dedim. Diye cevapladı.

Portakal:

- Hoşa giden her şeyi almak mı lazım? Beğendiğin şeylerin bir sahibi olabilir. Hem hoşa giden her şeyin faydalı olduğunu nereden biliyorsun? Diye sorunca Küaybe;

-Kusura bakma bir an kendime hakim olamadım. Düşünmeden hareket ettim özür dilerim, dedi. Böylece aralarında bir sohbet başlamış oldu. Sohbetleri ve arkadaşlıkları gayet keyifli devam ederken saatlerin nasıl geçtiğini fark edememişlerdi. Saatler ilerledikçe portakal yavaş yavaş cazibesini ve güzelliğini kaybetmeye başlamıştı. Artık ilk baştaki gibi göz alıcı görünmüyordu. Küaybe:

- Sana ne oldu böyle? Neden pörsüdün? Diye sorunca portakal:

- Çünkü beni koruyan ve uzun süre taze kalmamı sağlayan, beni örten kabuklarım yok. Eğer sahibim kabuklarımı soymasaydı. Seninle daha uzun süre arkadaşlık edebilirdim. Şimdi yavaş yavaş çürüyeceğim, diyerek üzüntüsünü Küaybe ile paylaştı. Küaybe:

-Demek seni örten kabukların bu kadar önemli öylemi? Diyerek portakalın üzüntüsüne ortak oldu. Bu sırada konuşmalara uzaktan kulak misafiri olan portakal ağacı kendini tutamayarak söze girdi.

-Önemli tabi ki, eğer kabuklarımız olmasaydı birçok zararlı etkene karşı kendimizi nasıl koruyabilirdik ki? Deyince Küaybe gayri ihtiyari sesin geldiği yöne baktı. Karşısında birbirinden güzel portakallarla süslü yemyeşil yapraklarla güzelliğine güzellik katan bir portakal ağacı duruyordu. Dallarında taşıdığı her portakal olimpiyatlarda kazandığı madalyaları andırıyordu. Bu portakallar kendisine olimpiyatların tüm dallarını kazanmış bir şampiyon havası veriyordu. Portakal ağacı ona gülümsedi.




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 06, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KÜAYBE 1 YAĞMURDA ISLANMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin