insan hep en 'tamam' hissettiği anda korkmaya başlamalı, hayal bir yerden sonra eksilmeye başlıyor çünkü.
parçalarımı toparlarım sandım, savurduklarımı ve durmadan yitip gittiğim hikayelerden bana kalanları . acılarımı, anılarımı, var sandığım her şeyi toparlarım gibiydi. sarhoşluğun, aylaklığın , darmadağınıklığın elbette bir sonu olmalıydı. yok olmak ihtiyacı insanı bir anda ele geçiriyor. her şeyi güzel görmekle, her şeyi sevmekle başlayan aldanma büyük bir kinle, büyük bir yenilgiyle sonlanıyormuş.
-insanın, insana yenilgisi.
her anının bir kokusu var. hani yolda yürürken sizi beyninizden vuran, kurşun gibi ağır kokular. sizi zamandan, mekandan soyutlayıp o anın hissine götüren kokular. ben en çok yenilgimin kokusunu sevdim. en çok onu sahiplendim.onu doğurdum, büyüttüm. onun kokusu hafif yanıktır, dibi tutuk. yarattığım zırvalıkların altında kalışımdır en öz anlatımla. insanın en büyük yenilgisi de kendine değil miydi zaten? öğrendiklerimiz acılarımızdan kısa sürüyor müzeyyen. yokluğumuzu bile kattığımız o uzun o sonu gelmeyen yaratmalarımız nasıl çarçabuk hiç olabiliyor.
insan mı çok gösteriş meraklısı, yoksa gerçekten dünya mı çok karmaşık bilemiyorum.